Mehmet Ali ALÇINKAYA

Mehmet Ali ALÇINKAYA
Mehmet Ali ALÇINKAYA
Tüm Yazıları
Barış, Demokratik Toplum ve Ortak Geleceğimiz...
7.09.2025
28

İçinden geçtiğimiz tarihsel süreç, halklara yalnızca ağır bedeller dayatmıyor; aynı zamanda tarihi bir fırsat da sunuyor. Ya savaşın, otoriterliğin ve sömürünün karanlığında kaybolacağız; ya da barışa, özgürlüğe ve demokratik topluma dayalı yeni bir yaşamı kendi ellerimizle kuracağız. Bu tercih, iktidarların değil, halkların örgütlü iradesiyle belirlenecektir.

Bugün Rojava’ya yöneltilen düşmanlık, yalnızca bir bölgeye ya da tek bir halka karşı değildir. Rojava’da kadın özgürlüğü temelinde gelişen toplumsal inşa, halkların kardeşliği ve demokratik öz-yönetim deneyimi, tüm Ortadoğu halklarına barış ve eşitlik yolunu açmıştır. Bu nedenle Rojava’ya saldırmak, halkların ortak geleceğine saldırmaktır. Hedef alınan model; yalnızca Kürt halkının değil, Arapların, Süryanilerin, Türkmenlerin ve tüm inanç topluluklarının özgürlük umudunu karartmayı amaçlamaktadır.

Barış çağrılarına savaşla, demokratik toplum taleplerine despotizmle karşılık verilmesi, halkları emperyalist ve siyonist hesapların esiri haline getirmektedir. Oysa bu planları boşa çıkarmanın tek yolu, halkların öz gücüne, ortak iradesine ve örgütlülüğüne dayanmaktadır. Ankara da, Şam da yüzünü Rojava’ya dönmeli; halkların kendi kendini yönetme deneyimine saygı göstermelidir. Çünkü gerçek çözümün ve kalıcı barışın adresi, iktidar masaları değil; halkların ortak iradesidir.

Türkiye’de ise iktidar, halkların demokrasi ve barış talebini bastırma yolunu seçmiştir. Kayyum politikaları, muhalefetin kriminalize edilmesi, seçim iradesinin gasp edilmesi; toplumun en geniş kesimlerine yöneltilmiş saldırılardır. CHP’ye ve diğer muhalif güçlere dönük baskılar da aslında tüm halklara yönelmiş baskılardır. Ancak bu saldırılar, halkların mücadele azmini kıramamış; tam tersine barışa ve demokrasiye olan inancı büyütmüştür.

Bugün görevimiz açıktır:

Umutsuzluk yerine umudu büyütmek,

Teslimiyet yerine direnci örgütlemek,

Savaşın karanlığı yerine barışın aydınlığını yükseltmek.

Demokratik toplumun inşası; kadınların öncülüğüne, gençlerin dinamizmine, emekçilerin mücadelesine ve tüm farklı kimlik ile inançların eşit temsiline dayanır. Barış, iktidarların bahşettiği bir lütuf değil; halkların örgütlü mücadelesiyle kazanılacak tarihsel bir haktır.

Barış Süreci İçin Temel Hukuksal Güvenceler

Barış sürecinin güven verici, kalıcı ve halkların ortak çıkarına dayalı olabilmesi için hukuksal güvenceler yaşamsal önemdedir. Çünkü hukuksal güvenceler oluştukça, sürece güven de artar. Bu bağlamda:

1. Kayyum uygulamalarına son verilmelidir. Halkın seçim iradesine saygı gösterilmeden barıştan söz edilemez. Yerel yönetimler halkın özgür iradesiyle belirlenmeli ve bu irade hukuken güvence altına alınmalıdır.

2. İfade, basın ve örgütlenme özgürlüğü güvence altına alınmalıdır. Fikirlerin özgürce tartışılmadığı, demokratik muhalefetin kriminalize edildiği bir ortamda barış sürdürülemez.

3. Eşit temsiliyet anayasal güvenceye kavuşturulmalıdır. Kadınların, gençlerin, farklı kimlik ve inanç topluluklarının eşit ve özgür temsili, barışın en sağlam dayanağıdır.

4. Anayasal demokratik güvence sağlanmalıdır. Tüm kimlikler, diller ve inançlar anayasal güvence altına alınmalı; eşit yurttaşlık hakkı tartışmasız kabul edilmelidir.

5. Siyasi partilerin kapatılmasına son verilmelidir. Demokratik siyasetin daraltılması, halkın siyasal temsil hakkının yok sayılması barış sürecini sabote etmektedir.

6. Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı güvence altına alınmalıdır. Adalet mekanizması halkların güvenini kazanmadıkça barış süreci kalıcı olamaz.

7. Silahların değil, diyalog ve müzakerenin dili hâkim olmalıdır. Barış süreci; hukuksal güvencelerle desteklenmiş, şeffaf ve tüm toplum kesimlerini kapsayan bir müzakere sürecine dayanmalıdır.

Unutmayalım:

Barış kazanırsa, halklar kazanır.

Demokratik toplum kazanırsa, kadınlar, gençler, emekçiler ve ezilenler kazanır.

Gelecek, savaş politikalarıyla değil; hukuksal güvenceler, dayanışma, özgürlük ve ortak mücadeleyle kurulacaktır.

Bu nedenle

Tüm demokratik güçler, toplumsal muhalefet, kadınlar, gençler, emekçiler, inançlar ve halkların tüm kesimleri, barışın sesini yükseltelim; hukuksal güvenceleri birlikte inşa ederek demokratik toplumu birlikte kuralım. Çünkü ortak geleceğimiz, yalnızca halkların örgütlü iradesi ve hukuksal güvencelerle güvence altına alınabilir.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar