Mehmet Ali ALÇINKAYA
İçinden geçtiğimiz tarihsel süreç, halklara yalnızca ağır bedeller dayatmıyor; aynı zamanda tarihi bir fırsat da sunuyor. Ya savaşın, otoriterliğin ve sömürünün karanlığında kaybolacağız; ya da barışa, özgürlüğe ve demokratik topluma dayalı yeni bir yaşamı kendi ellerimizle kuracağız. Bu tercih, iktidarların değil, halkların örgütlü iradesiyle belirlenecektir.
Bugün Rojava’ya yöneltilen düşmanlık, yalnızca bir bölgeye ya da tek bir halka karşı değildir. Rojava’da kadın özgürlüğü temelinde gelişen toplumsal inşa, halkların kardeşliği ve demokratik öz-yönetim deneyimi, tüm Ortadoğu halklarına barış ve eşitlik yolunu açmıştır. Bu nedenle Rojava’ya saldırmak, halkların ortak geleceğine saldırmaktır. Hedef alınan model; yalnızca Kürt halkının değil, Arapların, Süryanilerin, Türkmenlerin ve tüm inanç topluluklarının özgürlük umudunu karartmayı amaçlamaktadır.
Barış çağrılarına savaşla, demokratik toplum taleplerine despotizmle karşılık verilmesi, halkları emperyalist ve siyonist hesapların esiri haline getirmektedir. Oysa bu planları boşa çıkarmanın tek yolu, halkların öz gücüne, ortak iradesine ve örgütlülüğüne dayanmaktadır. Ankara da, Şam da yüzünü Rojava’ya dönmeli; halkların kendi kendini yönetme deneyimine saygı göstermelidir. Çünkü gerçek çözümün ve kalıcı barışın adresi, iktidar masaları değil; halkların ortak iradesidir.
Türkiye’de ise iktidar, halkların demokrasi ve barış talebini bastırma yolunu seçmiştir. Kayyum politikaları, muhalefetin kriminalize edilmesi, seçim iradesinin gasp edilmesi; toplumun en geniş kesimlerine yöneltilmiş saldırılardır. CHP’ye ve diğer muhalif güçlere dönük baskılar da aslında tüm halklara yönelmiş baskılardır. Ancak bu saldırılar, halkların mücadele azmini kıramamış; tam tersine barışa ve demokrasiye olan inancı büyütmüştür.
Bugün görevimiz açıktır:
Umutsuzluk yerine umudu büyütmek,
Teslimiyet yerine direnci örgütlemek,
Savaşın karanlığı yerine barışın aydınlığını yükseltmek.
Demokratik toplumun inşası; kadınların öncülüğüne, gençlerin dinamizmine, emekçilerin mücadelesine ve tüm farklı kimlik ile inançların eşit temsiline dayanır. Barış, iktidarların bahşettiği bir lütuf değil; halkların örgütlü mücadelesiyle kazanılacak tarihsel bir haktır.
Barış Süreci İçin Temel Hukuksal Güvenceler
Barış sürecinin güven verici, kalıcı ve halkların ortak çıkarına dayalı olabilmesi için hukuksal güvenceler yaşamsal önemdedir. Çünkü hukuksal güvenceler oluştukça, sürece güven de artar. Bu bağlamda:
1. Kayyum uygulamalarına son verilmelidir. Halkın seçim iradesine saygı gösterilmeden barıştan söz edilemez. Yerel yönetimler halkın özgür iradesiyle belirlenmeli ve bu irade hukuken güvence altına alınmalıdır.
2. İfade, basın ve örgütlenme özgürlüğü güvence altına alınmalıdır. Fikirlerin özgürce tartışılmadığı, demokratik muhalefetin kriminalize edildiği bir ortamda barış sürdürülemez.
3. Eşit temsiliyet anayasal güvenceye kavuşturulmalıdır. Kadınların, gençlerin, farklı kimlik ve inanç topluluklarının eşit ve özgür temsili, barışın en sağlam dayanağıdır.
4. Anayasal demokratik güvence sağlanmalıdır. Tüm kimlikler, diller ve inançlar anayasal güvence altına alınmalı; eşit yurttaşlık hakkı tartışmasız kabul edilmelidir.
5. Siyasi partilerin kapatılmasına son verilmelidir. Demokratik siyasetin daraltılması, halkın siyasal temsil hakkının yok sayılması barış sürecini sabote etmektedir.
6. Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı güvence altına alınmalıdır. Adalet mekanizması halkların güvenini kazanmadıkça barış süreci kalıcı olamaz.
7. Silahların değil, diyalog ve müzakerenin dili hâkim olmalıdır. Barış süreci; hukuksal güvencelerle desteklenmiş, şeffaf ve tüm toplum kesimlerini kapsayan bir müzakere sürecine dayanmalıdır.
Unutmayalım:
Barış kazanırsa, halklar kazanır.
Demokratik toplum kazanırsa, kadınlar, gençler, emekçiler ve ezilenler kazanır.
Gelecek, savaş politikalarıyla değil; hukuksal güvenceler, dayanışma, özgürlük ve ortak mücadeleyle kurulacaktır.
Bu nedenle
Tüm demokratik güçler, toplumsal muhalefet, kadınlar, gençler, emekçiler, inançlar ve halkların tüm kesimleri, barışın sesini yükseltelim; hukuksal güvenceleri birlikte inşa ederek demokratik toplumu birlikte kuralım. Çünkü ortak geleceğimiz, yalnızca halkların örgütlü iradesi ve hukuksal güvencelerle güvence altına alınabilir.
Yazarlar
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENTam 70 yıl öncenin 6-7 Eylül komünist avı... 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENHangi akılla? 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTÜRKİYE’NİN HUKUK GÜNDEMİ 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP kayyım krizini aşıyor 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBeklentiler ve gerçekler… 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKYeni devlet kurulurken 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış, Demokratik Toplum ve Ortak Geleceğimiz... 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasŞeyh uçmaz müritleri uçurur 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCHP ‘mahkeme kararını tanımıyorum’ dediğinde… 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPanoptikon’dan Palantir’e: İnsan kalesi nasıl düştü 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKanun tiyatrosu 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanBugün göreceğiz, Ankara’da hakimler var mı, yok mu? 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı sopası her sorunu çözemiyor 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURYüksek Seçim Kurulu artık o kadar yüksek değil mi? 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAhlâki Üstünlük 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuksal doğrular-yanlışlar… 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMuhalefetin defterini dürelim ekonomimiz batarsa batsın 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRİhale şartnamesi skandal! Moda’daki milyarlık vakıf arazisi kime peşkeş çekilecek? 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveci2001 krizinden daha ağır 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun‘Türk olmaktan niye rahatsız oluyorsunuz ki?’ 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZRojava gerilimi: Kim gerçekçi, kim baltalayıcı? 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Barışı yapay zekâ anlatıyor… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçMeslektaşlarımız bir KHK ile atılalı dokuz yıl oldu! 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTerörsüz Türkiye CHP'siz uçar mı? 4.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.09.2025
31.08.2025
27.08.2025
24.08.2025
21.08.2025
18.08.2025
14.08.2025
11.08.2025
4.08.2025
28.07.2025