Mensur Akgün
Dünya siyasetini anlamak ve anlamlandırmak için ille de uzman olmak gerekmiyor. Herkes gördüklerinden, bildiklerinden hareketle kestirimde bulunabilir, alınan kararlara veya uygulanan politikalara anlam yükleyebilir. Türkiye’nin ya da başka bir ülkenin politikasını başarılı ya da başarısız bulabilir. Deneyimlerinden hareketle gelecek hakkında bir şeyler söyleyebilir. Hatta bazen tespitleri alanın uzmanından daha isabetli bile olabilir.
Siyaset ister yerel ister küresel olsun, ister içe ister dışa dönük yapılsın doğası gereği anlam yüklenmeye, yorumlanmaya açık bir alan. Mühendisin, doktorun sahip olduğu bilgi tekeli siyaset bilimcinin elinde yok. Kaldı ki siyaset bilimcinin gözlem alanında tek bir doğru da yok. Gözlemlenen her olayın farklı boyutları var. Bütünü kavramak, bir olayın, bir kararın doğurduğu ya da doğuracağı sonuçların hepsini bilebilmek, görebilmek mümkün değil.
***
Siyaset bilimcinin alanın eğitimini alamamış birinden temel farkı veriyi bilgi haline dönüştürebilmesinden, sistemli çıkarsamalar yapabilmesinden, devlet davranışını, dünya siyasetinde olanları farklı düzeylerde inceleyerek hipotezler üretebilmesinden, hipotezlerini tarihten aldığı örnekler üstünde test edebilmesinden kaynaklanıyor. Ama bu tabii ki tek yöntem değil. En çok kullanılanı ve sanırım hala en muteber olanı.
Dünya siyasetinde olanı-biteni takip etme, savaşların olmamasını sağlama iddiasıyla ortaya çıkan bilim alanı böyle ilerliyor. Tartışmayla, eleştiriyle, yeni yeni verilerin, farklı soyutlama biçimlerinin devreye sokulmasıyla gelişiyor. Öğretisi eski Yunan’a, Çin’e ve daha pek çok yere dayansa da eğitimi yeni. İlk uluslararası ilişkiler bölümü 1919 yılında Galler’de kurulmuş. Onu aynı yıl Georgetown Üniversitesi ve bir sonraki yıl LSE’de kurulan bölümler takip etmiş. Bu bilim alanına destek veren ve ondan destek alan düşünce kuruluşlarının geçmişi de aşağı yukarı aynı tarihlere tekabül ediyor.
Türkiye’de ise ilginç bir şekilde eğitimin tarihi daha eskilere dayanıyor. Devlete memur yetiştirmek için Mekteb-i Mülkiye 1859’da kurulmuş. Önce İstanbul’da, sonra Ankara’da devlet kadar alanın gelişimine de katkıda bulunmuş. 1950’li yıllardan başlayarak yeni yöntemleri, yaklaşım biçimlerini öğrenmeye, uygulamaya başlamışız. Teori derslerinin okul programlarına girişiyse 1970’li yılların sonuna, 1980’lerin başlarına denk geliyor.
Günümüzde Türkiye’de 119 üniversitede uluslararası ilişkiler bölümü bulunuyor. Bine yakın, ilintili konuları da dahil edersek çok daha fazla sayıda akademisyen bu alanda çalışıyor. Yayınlar yapıyor, kitaplar çıkartıyor, konferanslara tebliğler sunuyor. Artık Ortadoğu’dan Orta Asya’ya, Afrika’dan Rusya’ya kadar farklı bölgelere ilişkin saha çalışması yapan uzmanlarımız var.
Konular, karar verme süreçleri antropolojisinden mülteci hukukuna kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Teoride söyleyecek sözü olan akademisyenlerimizin sayısı hiç az sayılmaz. IPSA, APSA, MESA gibi meslek örgütlerinin toplantılarına katılıyor, yönetimlerinde yer alıyoruz. Düşünce kuruluşlarının sayısında da önemli artış var. Bugün eğitim amacıyla kullandığımız kitaplar, yayınlar ve materyaller derecelendirmelerin en tepesinde yer alan ve seçkin addedilen üniversitelerden çok farklı değil. Telefon aplikasyonlarından yaralanmaya, sosyal medya kanallarını eğitim için kullanmaya başladık.
***
Hepsinden önemlisi de meslek örgütlenmeleri vasıtasıyla birbirimizi motive edebiliyor, daha kaliteli yayının, daha iyi eğitimin nasıl olabileceğini tartışıyoruz. Mesela Kadir Has Üniversitesi’nden Mustafa Aydın’ın yönetim sorumluluğunu üstlendiği Uluslararası İlişkiler Konseyi Derneği’nin geçtiğimiz hafta sonunda Side’de düzenlediği kongresine 56 üniversiteden 208 öğretim üyesi katıldı. İki buçuk günde 34 panelde 129 konuşma yapıldı. İlk Kongre’nin 2005’de Ilgaz’da düzenlenmesinden bu yana önemli niteliksel ve niceliksel sıçramalar yaşandı. Ustalar teşekkür, gençlere teşvik ödülleri verildi.
Daha yapılacak tabii ki çok şey var. Kalitemizi arttırmamız, eğitim ve yayın standartlarımızı yükseltmemiz, kendimizi önyargılarımızdan mümkün olduğunca arındırmamız, analitik yeteneklerimizi geliştirmemiz gerekiyor. Devlete de, üniversite yönetimlerine de sorumluluk düşüyor. Araştırmaya daha çok kaynak ayrılması, özgürlük alanın genişletilmesi şart. Türkiye içinde ve dışında çok sorun yaşasa da her anlamda küreselleşiyor, uluslararası ilişkiler alanına olan ihtiyaç alanın mensupları her zaman en doğruyu yapamasa, en gerçekçi kestirimde bulunamasa da artıyor…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.06.2025
11.05.2025
12.02.2025
29.01.2025
8.01.2025
25.12.2024
15.12.2024
27.11.2024
6.11.2024
20.10.2024