Murat Sevinç

Kayyım ihtimaline sevinecek kadar süflileşmiş bir CHP'li var mıdır?
1.06.2025
102

Sade yurttaşın ‘mutlak butlan’ kavramı hakkında da yeteri kadar bilgi sahibi olmasının ardından, haziranda bir şeyler olabileceği, CHP kurultayının geçersiz sayılabileceği, kaybeden yönetimin yeniden parti yönetimine geçebileceği konuşulmaya başladı. İktidarın yapmak istediği, bir çocuğun kavrayabileceği ölçüde açık. Yurttaş olarak beni ilgilendiren, CHP’dekilerin derdi tasası.

Bir CHP’li çıkıp “Seni ne ilgilendiriyor parti içi tartışmalar?” sorusunu yöneltebilir kuşkusuz. Yanıtı pek karmaşık olmayan bir sorudur bu…

1961’den bugüne siyasi partiler, anayasalarda güvenceye alınan, ‘demokrasinin vazgeçilmez unsurları’ olduğu hükme bağlanmış, ayrı yasaları bulunan birer hukuksal kişiliktir. Partilerin gerek iç işleyişleri, gerekse genel siyasetleri yalnızca partileri değil, herkesi ilgilendirir, ilgilendirmesi gerekir. Partiler kamu kurumu değildir, buna mukabil kamusal bir iş görürler. İktidarı hedefledikleri için, iç işleriyle de kamunun ve kamuoyunun ilgi alanındadır. Bu bir.

İkincisi, eğer bir parti en az üç seçmenden birinin oyunu alıyorsa, ilk seçimde iktidar ya da birinci parti olma ihtimali varsa, herhangi bir etkinliği yalnızca parti üyelerinin değil her yurttaşın ilgi alanındadır. Belli bir oy oranına sahip partilerin aldığı ‘devlet yardımı’nın, bir başka söyleyişle ‘vergilerimiz’den partilere ayrılan payın nedeni de budur. Siyasi partiler düşünce kulübü, dernek değildir, hukuksal bakımdan da siyasi bakımdan da.

Üçüncüsü, hâlihazırdaki Türkiye koşullarında iktidar namzeti bir partinin her eylemi-söylemi ve iç işleri, yalnızca o partinin değil ülke demokrasisinin geleceği bakımından yaşamsal önemde kabul edilmelidir. ‘Biz’i yönetme iddiasında bulunan bir örgütlenmenin iç işi, salt bir ‘iç’ iş değildir.

İyi bir TV ve tartışma programı seyircisi değilim. Bağımsız internet medyasından haber alıyor, TV’yi açınca Halk TV’ye bakınıyor, eğer hafta sonu ise bizim Mülkiyeli Ozan Gündoğdu’nun haber bültenini seyrediyorum. Fakat internet haberleri sayesinde, kimi CHP’li siyasetçilerin yandaş kanallardaki konukluklarından haberdar oluyorum. Boyalı saçlı tekaüt erkek siyasetçiler, yeni CHP yönetimini kıyasıya eleştiriyor. Eleştirilerinin kamusal bir yarar amaçlamadığı ve dertlerinin ‘Neden biz değil de onlar’ olduğu açık.

Birkaç gündür, kamuoyunun tanıdığı kimi gazeteciler, önümüzdeki ay verilecek karar hakikaten ‘mutlak butlan’ niteliğinde olursa Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin başına geçme ihtimalinden, ötesi, bu ihtimalden yüksünmeyeceğinden söz ediyor ve Kılıçdaroğlu ve destekçilerinin tepkisini çekiyor.

Buradaki temel mesele, Kılıçdaroğlu’nun konuya ilişkin derli toplu, ne dediği tam olarak belli bir açıklama yapmaması.  Eğer Meral Akşener gibi bir yol seçseydi, anlaşılabilirdi. Ancak 2023 seçimi sonrasında pek çok konuda açıklama yapmayı sürdürürken bu konuda sessiz kalması, zaman zaman çıkardığı sesin ise pek anlaşılamaması haklı kuşkular uyandırıyor ve bunu gidermenin yolu belli. Konuşmak. Açık konuşmak. Kayyım ‘atanma’ ihtimalini külliyen reddetmek ve daha da önemlisi partinin yeni ‘yönetim’ine omuz vermek…

Bu yazı kaleme alınırken Kemal Kılıçdaroğlu sosyal medya hesabından hayli öfkeli bir açıklama yaptı. Yayınladığı metinde 20 Kasım 2023 tarihinde kaydettiği kısa videoya atıf yapıyor ve gerekeni o gün dile getirdiğini belirtiyor. Ancak söz konusu açıklamanın bugünün gündemiyle doğrudan bir ilgisi olmadığı gibi, Kılıçdaroğu affetsin, sert ifadeleri ‘çok yazan, sorunun çevresinde dolaşan, ancak beklenen yanıtı vermeyen’ öğrenci sınav kâğıdına benzemiş. Oysa endişeli/tepkili insanlar, örneğin Hikmet Çetin’inki gibi bir tutum beklentisi içinde; kısa, açık, dolambaçsız ve yönetimine destek çıkan.

CHP’nin cumhurbaşkanı adayı ve çalışma arkadaşları tutuklu. Genel başkanı, yönetimi ve örgütleri marttan bugüne takdiri hak eden olağanüstü bir çaba sergiliyor. CHP bir süredir ‘seçmeninin partisi’ olmaktan çıktı ve toplumsal muhalefeti toparlayan bir siyasal örgütlenmeye dönüştü, dönüşüyor. Milyonlarca insanın katıldığı mitinglerdeki herkes CHP’li değil.

Dolayısıyla CHP’nin başına gelenler, getirilmeye çalışılanlar ve söylemi, bu kez, belki de daha önce olmadığı ölçüde herkesi ilgilendiriyor. İmamoğlu’na yönelik iltifat da artık yalnızca İmamoğlu sempatizanlarının tutumuyla sınırlı ele alınamaz. Kaygı, demokratik bir seçim görecek miyiz görmeyecek miyiz kaygısı. Kılıçdaroğluculuk, Özelcilik, İmamoğluculuktan ziyade ülkenin, yurttaşın, çoluk çocuğumuzun, Cumhuriyet’in geleceğinden söz ediyoruz. Taraftarlıktan değil.

Gelişmeler karşısında ola ki ellerini ovuşturan, bugüne dek hangi yaralı parmağa işediği meçhul, devrinin çoktan geçtiğini idrak etmekte zorlanan ve ‘işbirlikçilik’ten medet uman boyalı saçlı erkek siyaset esnafı varsa bunları göz önünde bulundurmak zorunda. Onların hafızasındaki ülkede yaşamadığımız gibi, seçmen de ‘bıraktıkları’ seçmen değil. Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu’nun üç-beş ay önceki siyasetçiler olmayışı gibi.

Yorgun, yoksullaşmış, canı burnunda milyonlarca yurttaşa, ‘Canım ne yapalım yani, partiyi başsız mı bırakalım, ne yazık ki böyle bir karar çıktı‘ cinliğini kabul ettirmenin ‘artık’ mümkün olmadığını fark etmeliler. ‘Üç gün tepki olur, sonra herkes alışır‘ zırvasını hazmedecek durumda değil canından bezmiş halk kesimleri. Herkes, kurultay hakkındaki olası olumsuz bir kararın başat nedeninin, ‘suskunluk’ ya da ‘karnından konuşma’ olacağını anlayabilecek akla fikre sahip.

CHP’nin yeni yönetimine muhalif olup da kendisini ve partisini bu duruma düşürmeyi göze alacak ölçüde bayağı bir CHP’li siyasetçi olmadığını umuyor, ummak istiyorum. Yaşamda bir ‘dip’ olmadığını düşünmekle birlikte, ‘şaşkınlık’ ve ‘ölçü’ duygularını bütünüyle kaybetmemek için çaba harcayan bir yurttaş sıfatıyla.  

Kitap önerisi: Philipp Sarasin’in ‘1977 – Bugünün Kısa Bir Tarihi’ kitabını, özellikle tarih seven okura hararetle öneririm. (Çeviren Tanıl Bora, İletişim, 2025).

Yazı önerisi: Yıldırım Türker’in ‘Osman Kavala’nın Hükmü’ başlıklı yazısı.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar