Şöyle buyurdu Şehrül-Emin’imiz, X hesabından Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’a verdiği cevapta, kendinden çok emin olarak:

“Mesele basın özgürlüğü değil… Mesele ihale takipçiliği. Şunu bilin ki, mesleği ve sıfatı ne olursa olsun herkesin kanunlara uyma mecburiyeti var.”

Ve ekledi, haşmetlimiz: "Konu siyasi değil, teknik."

**

Önce ağzına doladığın “ihale takipçiliği” iddiasına gelelim; sen savcı mısın, yargıç mı? Ne adına, kim adına hüküm veriyorsun?

Bu millet, çöpümüzü al, kanalizasyonumuzu temizle, toplu taşımayı düzenle ve çeşmelerimizde temiz su akıt diye seni belediye başkanı seçti; kanun koyucunun önüne geçip peşimizde hafiye gibi dolaşıp hüküm ver diye değil!

Sen işini yapacaksın, biz de işimizi yapacağız.

**

Gelelim şu basın özgürlüğü meselesine:

Kimin kanunlara uyup uymadığını yasalar açıkça emrediyor.

Şöyle ki:

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 28. Maddesi,

5187 Sayılı Basın Kanunu’nun 5. Maddesi, gazete veya dergi gibi süreli yayınlar için belediyeden ruhsat alınması gerekmediğini hükme bağlar.

İş Yeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına Dair Yönetmelik, belediyelerin verdiği ruhsatları düzenler. Ancak basın kuruluşları, ticari işletme olarak kabul edilmediği için, belediyelerin iş yeri açma ruhsatı zorunluluğu bu alanı kapsamaz. Ruhsat almak matbaa ve basımevleri için geçerlidir.

**

Sayın Özlü;

Vekillik yaptın,

Bakanlık yaptın,

6 yıldır da belediye başkanısın.

Defalarca çayımızı içmeye geldin.

Sohbete geldin,

Oxijen TV’de yayın konuğu oldun.

Sormazlar mı adama; bugüne kadar aklın neredeydi?

2019 yılında, belediye başkan adayı olduğun ilk seçim kampanyası öncesi, kampanya süresince haberini yazacak, fotoğrafını ve videonu çekecek gazeteci bulamadın da, ekip arkadaşımızı yanına alıp ofisine götürdün. Gidiş o gidiş, hâlâ yanında…

Sen bunları unutmuş olabilirsin ama biz unutmadık.

Unutursak, kalbimiz kurusun!