Ümit Fırat
16 Nisan 2017 referandumu Tayyip Erdoğan’ın istediği şekilde neticelendiğinde, bir erken seçime gidileceği net olarak anlaşılıyordu. Şahsen ben de, referandum gecesi sonuçlar belli olduğunda, Al Jazeera Türk’ün sorularına verdiğim cevaplarda, bazı uyum kanunlarının meclisten geçirilerek bir erken seçime gidilmesinin kaçınılmaz olduğunu ısrarla belirtmiştim.
Tayyip Erdoğan, referandum sonuçlarını muhalefet partilerinden çok daha iyi değerlendirmiş. Düşüşe geçmiş olan AK Parti’nin, normal sürede gidilecek bir genel seçimde parlamento çoğunluğunu kaybedeceğini, mevcut düşüşün çok daha vahim bir rakama varmasına zaman bırakmadan, bir erken genel seçimin hem kendisi, hem de partisi için kaçınılmaz olduğunu görmüş.
Ama bunu nasıl ve ne zaman gerçekleştireceğini uzunca bir zaman düşünmüş olmalı ki, uyum yasalarını bile meclisten geçirmeyi göze alamayıp, senaryo gereği Devlet Bahçeli’nin önerisi ve kendisinin de son kararıyla, sahneye konulmasını uygun buldu. AK Parti yöneticilerinin, seçim kararından 2 gün öncesine kadar erken seçim ihtimalinden söz edenleri, “vatan haini” ilan etmesine rağmen, 24 Haziran gibi çok erken bir tarihte alelacele bir seçim karar almaları tam bir baskın seçim kararıydı. Yeni sistemin olmazsa olmazı olan uyum yasaları meselesini bile, kanun gücünde kararname yetkisi çıkartılarak kazasız belasız hallettiler.
1995 Ekim ayı sonlarında, Deniz Baykal ile Tansu Çiller, kendi partileri içerisindeki muhalif milletvekillerinden kurtulmak amacıyla anlaşarak, 24 Aralık 1995 tarihi için bir baskın seçim kararı almışlardı. Meclis görüşmelerinde söz alan DSP lideri Bülent Ecevit, bu tarihin, yalnız Anayasa’ya, adalet ve eşitlik ilkelerine aykırılığı değil, karakış nedeniyle doğal şartlara da uygun olmadığını belirtmiş ve Çiller’i kastederek, “Hepimizin gözü önünde, bir mertlik namertlik atmosferi içerisinde, bir hodri meydan atmosferi içerisinde, Meclis’i ve Türkiye’yi peşine taktı, sürüklüyor” demişti.
İktidarda olan bir parti liderinin, partisinin oylarının düşüşe geçtiğini sezerek, çareyi baskın bir erken seçime gitmekte görmesi normaldir; ancak muhalefetin bunu görememesi veya görmezden gelmesi de hiç normal değildir. Bu seçim kararı alındığında, muhalefetin “Nereden icabetti bu aceleniz, nedir bu telaşınız?” demesi gerekirken öyle yapmadılar. Her geçen gün oy kaybetmekte olan iktidar partisinin kararına tepki göstermek yerine, “hodri meydan” demeyi ve kaybetmeyi tercih ettiler.
AK Parti, seçimlerin en fazla oy kaybeden partisi olmasına rağmen, Tayyip Erdoğan’ın açık farkla Reisicumhur seçilmesi sonucu, bir anlamda seçimlerin de galibi oldu. Sonuçta tam 1 yıldır bağıra bağıra geliyorum diyen erken seçim için hiçbir hazırlığı olmayan muhalefet partilerinin başarısızlıklarının en önemli nedenlerinden birinin, erken bir seçim kararı karşısında tamamen hazırlıksız olmalarından kaynaklandığını düşünüyorum.
Hiçbir şekilde doğru dürüst muhalefet yapamayan CHP’nin yüzde 3 oy kaybının birazının İYİ Parti’ye, birazının da HDP’ye gittiği söylense de, oy kayıplarının en önemli nedeninin kendileri olduğu açık. Önce 7 Haziran sonrasında Tayyip Erdoğan’ın erken seçim tuzağını göremedi. Ardından 1 Kasım sonrasında üstlendiği ana muhalefet rolünü bile beceremeyip, Anayasa’ya aykırı olduğunu söylediği halde, milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması, 7 Ağustos Mitingi, OHAL uzatmaları ve savaş kararlarına sağladığı destekler gibi affedilmez hatalardan sonra, adalet yürüyüşüyle, İYİ Parti’ye verdiği Milletvekili desteğiyle falan oy kazanacağı beklenmemeliydi. Oy kaybetmesine rağmen milletvekili sayısındaki artış ise, milletvekili sayısının 600’e çıkmasından kaynaklanmakta.
Peki, seçimlerin kârlı çıkan tarafı yok mu?
MHP’ye Genel Başkan olursam, oylarını yüzde yirminin üzerine çıkarırım diyen Meral Akşener, MHP’ye Genel Başkan yaptırtılmadı, ama kurduğu İYİ Parti, biraz CHP’den, biraz AK Parti’den, biraz da MHP’den oy çekerek, MHP’ye ilave edeceği yüzde on oyu kendi başına alıp 43 milletvekili ile Meclis’e girdi.
MHP ise, Meral Akşener’in İYİ Parti’sine kaptırdığı oylarını, AK Parti’den biraz oy çekerek telafi etti ve oy yüzdesini fazla artıramasa da, seçim en büyük sürpriz sonucunu elde etti. Kürt seçmenden demeyeyim ama Kürt şehirlerinden bile devlet personeli ve güvenlik görevlisi olarak görevlendirilen seçmen taraftarlarının oylarıyla küçümsenmeyecek oylar aldı.
HDP’nin 7 Haziran seçimlerine yakın bir oy alacağı tahmin edilirken, beklenenin altında oy alması, seçimlerin diğer sürprizi oldu. Demokrat ve liberal eğilimli olup, hiçbir partiye bağlı olmayan önemli sayıda seçmenden oy aldı. Keza başkanlık için Muharrem İnce’ye oy verip, genel seçimler için de HDP’ye oy veren bazı CHP’li seçmenlerden oy aldı. Ne var ki, 1 Kasım seçimlerine göre oy yüzdesinde ve sayısında biraz artış olmasına rağmen, Kürt seçmenden beklediği desteği bulamadı ve toplam yüzde 11,7 oranında oy alabildi. Kürt seçmenlerden aldığı desteğin kaybı hakkında elbette bazı bilimsel saha çalışmaları yapılacak ve daha net veriler ortaya çıkacaktır, ama ben ilk akla gelen belli başlı birkaç ihtimali sıralamak istiyorum.
PKK’nin 2015 Temmuz ayında, “devrimci halk savaşı süreci” olarak adlandırıp ilan ettiği silahlı eylemlere yeniden başlaması, ilkin 1 Kasım seçimlerinde etkisini göstermişti. 7 Haziran seçimlerine göre 900 bin oy kaybetmiş ve 10,76 oranıyla oy sayısı 5 milyon 146 bine düşmüştü. Bu rakam genelde yüzde 2,5 olarak gözükse de, kendi oyunda yüzde 17 oranında bir düşüş demekti.
1 Kasım sonrasında ise, şehir ve kasabalarda binlerce insanın ölümü ve yerlerinden edilmesinin yanı sıra, bir daha telafisi mümkün olmayan çok sayıda tarihi ve kültürel mirasın da yok edilmesine yol açan “Hendek Savaşları” başlatıldı. Genelde PKK’nin çağrılarına olumlu karşılık veren veya vermek zorunda bırakılan halk, bu süreçte PKK’nin eylemlerine ilk kez açıkça uzak durup, destek vermedi. Bu olaylar sonrasında büyük çapta olmasa da,HDP’nin oy kaybı olduğunu düşünüyorum.
Başta Selahattin Demirtaş olmak üzere pek çok kişinin halen hapiste olması, seçmen üzerinde hiçbir heyecan verici bir kabiliyete sahip olmayan parti sözcülerinin ve yönetiminin zayıflığı, eş-başkanlarının eğretiliği ve siyasi yetersizlikleri, küçük oranda da olsa bir oy kaybına yol açmış olabilir.
Önceki genel seçimlere nazaran daha belirgin olarak göze çarparak tekrarlanan milletvekili adaylarının tespitindeki isabetsizliğin de oy kaybında rolü olması mümkündür. Her birinin şecerelerini incelemedim, ama seçilen 67 milletvekilinden sadece 25’inin Kürt olduğu söyleniyor. 5 milyonun üzerinde bir Kürt seçmenden oy istenirken, seçilme ihtimali yüksek yerlerden gösterilen adayların çoğunun radikal Türk sol gruplarından gelen ve Kürt seçmen nezdinde itibarlı ve sevilen kişiler olmadıkları, hatta içlerinde Kürt değerlerine hakaretlerde bulunan şahısların bile olması, olumsuz bir faktör olarak değerlendirilebilir.
Bir diğer önemli husus ise OHAL ve devletin baskı politikaları. Her ne kadar Türkiye genelinde yürürlükte olsa da,OHAL’in Kürt şehirlerindeki uygulamaları, günlük hayattaki zorbalıkları ve baskıcı etkileri elbette batı illerinden çok farklıdır. Kürt şehirlerinde yıllarca OHAL şartlarında genel seçimler yapıldı, ama bölgeden gelen bilgilere göre, seçimlerin hiçbir genel seçimde yaşanmayan bir baskı ve tehdit ortamında geçtiği iddiaları savunulmakta. Seçim sonuçları üzerinde etki yaratacak sayıda güvenlik görevlisinin bölgede oy kullanması, bunların özellikle MHP taraftarı olmaları dikkate değer bir husus. Keza sandık birleştirme adı altında, muhalif seçmenlerin yoğun olduğu köylerdeki seçim sandıklarının, korucuların ve güvenlik güçlerinin yoğun olduğu köylere nakledilmesinin de, sonuçlar üzerinde etkisi olduğu bir gerçek.
İyi haftalar dilerim.
*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları

























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2019
26.12.2018
18.12.2018
15.12.2018
29.11.2018
20.11.2018
14.11.2018
6.01.2018
30.10.2018
23.10.2018