Ümit KARDAŞ

Şiddetin sarmalında!
22.08.2015
1859

 Mim Kemal Öke, “İlahlarla Dans- Ritim, Raks ve Afrika Ruhu” isimli sohbet tadındaki kitabında, şunları söylüyor: “Zencilerin köleliği ‘seçilmiş travma’ olarak belleklerinde her dem canlı tutma saplantısı, bu kez ‘agrasörle özdeşleşme’yi içeren bir kulvara kayınca, Afrikalının ruhuna şiddet kültürünün nasıl sirayet ettiğini anlamamız kolaylaşacaktır. İşte, kaderin bir cilvesi olarak sömürgeciler, bu kez Afrikalının ruhunda yaşamaktaydılar artık.. Afrikalı, düşmanını ‘içine çekmişti’ de diyebilirsiniz, bu sendroma.” Aslında bu tespit, sadece Afrika özelinde değil, tüm “öteki”nin elinden mağdur edilip, kurbanlaştırılanlar açısından da geçerli. Kurbanlaştırılanlar bu olguya duygusal ve zihinsel olarak yönelmekte, bir süre sonra şiddet kullanan ötekinin ruhunu içselleştirerek bilinçsizce mağdur olandan mağdur edene dönüşmekte.

Buradan hareketle diyebiliriz ki; Türkiye’de Kürtlere karşı uygulanan inkâr ve imhaya dayalı ırkçı, asimilasyoncu şiddet politikaları karşısında Kürt toplumu içinden şiddet yöntemini benimseyen bir örgütlenmenin çıkması hiç beklenmedik bir gelişme değildi. Şiddete dayalı ırkçı, asimilasyoncu politikalar Batı’nın lanetlenmiş deneyimi ve Batılılaşmanın bir başka veçhesiydi. Türkiye, Kürtler özgürlüklerini ve haklarını talep ettiklerinde, onları Batı’nın kolonyal anlayışıyla şiddetle susturuyor, varlıklarını inkâr ederek, asimile etmeye çalışıyordu.

Türkiye’nin 1921’den bu yana geldiği bir arpa boyu yol Kürt denen bir etnik kimliğin varlığını kabul etmekten öteye geçemiyor, açılan bir TV kanalı ile övünülüp duruluyordu. Kürtlerin inkâr, imha ve asimilasyon uygulamalarına maruz kalmaları yanında Gayrimüslimlere ilişkin imha politikaları, Alevilerin ibadethanelerinin kapatılıp, unvanların yasaklanarak asimilasyona uğratılmaları, İslam dininin Diyanet kurumunda resmileştirilip dindarların milliyetçi ve laikçi bir politikayla baskılanması zulüm uygulamalarıydı.

Hukukun regülatif (ayarlayıcı) ideleri hakikat, özgürlük ve adalettir. Bu değerlerden ayrılındığı durumlarda geriye sadece kanun görüntüsünde bir irade, kaba bir güç kalır. Devleti idare edenler bugün basit siyasi ihtirasları uğruna devleti hukuktan soyutlayarak kaba, çıplak bir güç hâline getirdiler.

Cumhurbaşkanı Rize’de yaptığı konuşmada cezası ağırlaştırılmış müebbet hapis olan Anayasa’yı ihlal suçunu (TCK 309/1) işlediğini ikrar etti. Erdoğan, millet tarafından doğrudan seçilmesini referans göstererek şunları söyledi: “Artık ülkede sembolik değil, fiilî gücü olan bir cumhurbaşkanı var. İster kabul edilsin ister edilmesin, Türkiye’nin yönetim sistemi bu anlamda değişmiştir. Şimdi yapılması gereken, bu fiilî durumun hukuki çerçevesinin anayasal olarak kesinleştirilmesidir.” Erdoğan bugüne kadarki konuşma ve eylemleriyle bu fiilî durumu bulunduğu konumun sağladığı maddi ve manevi cebirle hayata geçirmiş bulunmakta. Konuşmasında da Anayasa değişinceye kadar bu suçu işlemeye devam edeceğini korkusuzca beyan etmekte. Cumhurbaşkanı’nın Anayasa’yı ihlal ederek fiilî durum yarattığı yerde kendisi dâhil kimsenin can, mal ve hukuk güvenliği olamaz. Asıl şiddetin kaynağı bu tavırdır.

Hukuksuz devlet en güçlü silahlara sahip gücüyle şiddete başvururken, PKK de şiddet kullanan devletin ruhunu içselleştirerek siyasetçilerin ihtiraslarına alet olacak şekilde şiddet eylemlerinde bulunuyor. Böylece, şiddet tekelini hukuk içinde kalarak kullanma yetkisine sahip devlet hukuksuz güç kullanarak, hukuka ihtiyacı olmayan şiddet örgütüyle aynı kulvarda buluşuyor. Devlet kaba güçle örgütü daha çok şiddete kışkırtıyor. Şiddet sarmalı bu şekilde oluşuyor. Siyaset sorunları çözme, gerilimi uzlaşmaya dönüştürme işlevini kaybetmiş durumda. Tek bir kişi etrafında kümelenmiş bir zümre korkularıyla hareket ederek, kurumsallaşamamış bir parti olduğu anlaşılan AKP’yi de araçsallaştırarak ülkeyi bir çıkmaza götürüyor. Devam edeceğim.

[email protected]

www.umitkardas.com

twitter.com/umit_kardas

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar