Ümit KIVANÇ
Necmettin Erbakan’ın 10. ölüm yıldönümü anma toplantısına bütün muhalif partilerin katılması tartışmalara yolaçtı. Tepkiyi yayan ve büyüten, özellikle CHP’nin ve HDP’nin anma toplantısına katılmakla yetinmemesi, partileri temsilen yapılan konuşmalarda Erbakan’ın ölçüsüz ve isabetsizce övülmesiydi.
Necmettin Erbakan Türkiye siyasî tarihinin kendine has figürlerinden. İslâmcı siyaseti ete kemiğe büründürdü, yerleşik nizama kabulünü sağladı, hattâ iktidar ortaklıklarına ve kendi şahsında başbakanlığa taşıdı.
Bu anti-demokrat, anti-semitist şark siyasetçisini yalnız din sosuna bulanmış siyaset üzerinden anmak ve konuşmak doğru olmaz. Zira Erbakan, 1980 sonrasında, adalet duygusunun ezildiği hoyratlık, vicdansızlık, yolsuzluk, acımasızlık ortamında, itilen kakılan, yok sayılan ahalinin akabileceği bir “adil düzen” kanalı açmış, iktidara uzanmasını sağlayan halk desteğini yalnız din istismarından değil, buradan da kazanmıştı. İslâmcı yasal siyaset teşebbüsünün vücut bulduğu Millî Nizam Partisi de, 1970’lerin Milliyetçi Cephesi’nde koalisyon ortağı olan Millî Selamet Partisi de esasen taşra küçük sermayesine, esnaf-zanaatkâra dayalıyken, 1995’te her beş seçmenden birinin oyunu almayı başaran Refah Partisi, öyle görünüyordu ki, epeyce emekçiyi de cezbedebilmişti.
Yoksulları akın akın Refah Partisi’ne yönlendiren 1980 sonrası ortamını bugün gözümüzde canlandırmamız kolay değil. Yoksulluktan bahsetmenin “köhnelik-dinozorluk” sayıldığı, soğuk bir kılıcı andıran vicdansızlık, hoyratlık ve salgın misâli yayılan şımarıklıktı bu ortamı belirleyenler. Köşeyazarlarının bıyıklarını kesip 7/24 gülümsemeye giriştikleri, ceketleri fora edip pırıl pırıl beyaz gömleklerini sıvayıp kollarını göğüslerinde kavuşturdukları, iş çıkışında gurmelik yarışında buluştukları o ortamın yoksul ahali üzerinde yarattığı itilmiş-kakılmışlık hissini anlatmaya romanlar yetmez. Allah-peygamber garantili “adil düzen” sloganıyla yoksul kitlelere yaklaşan, sempatik, yer yer komik, yumuşak tavırlı bir lider, tam da sahipsizlik haleti ruhiyesine sokulmuş büyükşehir varoş ahalisinin sığınabileceği bir figürdü. Erbakan ve Refah Partisi’nin o dönemde doldurduğu bu boşluk muarızlarınca genellikle konu edilmez.
“Adil düzen” sloganı ne kadar hakikiydi? Erbakan her istediğini yapabilecek kudreti elde etse, sahiden yoksulun hakkını mı gözetecekti? Yoksa alıştığımız-bildiğimiz sağ kitle siyaseti âdetlerini takip ederek, yandaşlarını ihalelerle zengin eden klasik sağcı politikacıya mı dönüşecekti? Muhtemelen öyle olacaktı. Üstelik, yine muhtemelen, monolitik-homojen zihniyet-kültür inşasına kafayı takmış, baskıcı bir yönetim kurmaya çalışacaktı. Bunları çeşitli zamanlarda takındığı çeşitli tavırlardan, kendini güçlü hissettiği anlarda söylediği kimi sözlerden çıkarabiliyoruz. Demokrasiye lüzum yok, diyordu, çünkü herkes zaten günün birinde bizden olacak! Her fırsatta, “Bu ülkenin yüzde doksan dokuz virgül dokuzu Müslümandır!” diye haykırıyordu; İttihatçı pratiğine adını koymadan sahip çıkarak.
Size Erbakan’ın siyasî kişiliği ve macerasını derli toplu sunan bir yazıyı tavsiye ederim. Ayşe Hür’ün 2014 Mart ayında Radikal’de yayımlanan yazısını okursanız, Necmettin Erbakan hakkında yeterli fikir edinebilirsiniz. (Yazının uzun versiyonu daha önce, 2011’de Taraf gazetesinde çıkmıştı, Radikal’deki bazı değişiklikler içeriyor.)
Siyasî miras
Benim kuşağımdan insanlar için Erbakan, her şeyden ama her şeyden önce, solcu gençleri üçer beşer, Alevileri ellişer yüzer katletmeyi misyon edinmiş bir koalisyonun ortağıdır. Ayrıntıya girmek bu yazıyı saptırır ve uzatır. Belki sadece Erbakan’ın 1980 ertesinde de, MHP’nin o sıradaki kılıfı olan MÇP ile seçim ittifakı yaptığını hatırlatmak uygun düşer.
Eğer Erbakan’ın siyasî mirası diye bir şey üzerine konuşacaksak, tereddütsüz şu tesbiti öne sürebiliriz: Zaman zaman insanları tebessüm ettiren, durduk yerde gerginlik çıkarmayan, dolayısıyla istişareye açıklık vaat eden üslûbu dışında, Necmettin Erbakan’ın Türkiye siyasî kültürüne herhangi bir olumlu katkısından sözedemeyiz. Ama aksini, yani olumsuz katkılarını, genel olarak dindar sağcılığın zihniyet dünyasına yerleştirdiği önyargıları, başkalarıyla birlikte yaşamayı imkânsızlaştıracak takıntıları, şark kurnazlığını dindar siyasetçilerin hayat tavırlarına enjekte ederek, art niyeti meşru, mübah göstererek ahlâkın dindar siyasetle bağını koparışını uzun uzun konuşabiliriz. Bu bağlamda da Levent Gültekin’in sahici ve kapsamlı bir derleme-toparlama niteliğindeki yazısını hararetle tavsiye ederim. Gültekin burada Erbakan’ı, “toplumsal bütünlüğü tahrip eden, liyakati bütünüyle devre dışı bırakan, dinî inanç temelli… ‘biz ve onlar’ ayrımına dayalı yönetim anlayışı”nın, “akla, bilime önem veren özgür bireyler yerine esas amacının dindar nesil yetiştirmek olduğunu söyleyen… siyaset anlayışı”nın, “ahlâktan, dürüstlükten, nezaketten uzak, içi boşaltılmış din anlayışı”nın “fikir babası, kurucu lideri, hocası” olarak niteliyor. Gültekin’in -kendi ifadesiyle- “Erbakan Hoca ile kişisel olarak tanışmış, erken gençlik yaşlarında ona büyük hürmet, saygı duymuş, dahası onun evinde, onunla günlerce başbaşa sohbet etmiş, bir kısım eleştirilerini, öfkelerini, yaşadığı hayal kırıklıklarını onun yüzüne karşı söylemiş, bu nedenle de onun arkasından konuşmamaya özellikle dikkat eden biri” olduğunu unutmayalım, bu hükümleri kafamızda tartarken.
Gelelim mâhut soruya: Bu nitelikteki bir siyaset adamı için düzenlenen anma toplantısına muhalefet partilerinin katılmasının anlamı var mı, varsa ne?
Ayarsızlık
Bu anlam arayışını azıcık ayrıntılandırarak sürdürmeyi öneriyorum: Başlıbaşına katılmaları mı sorun yoksa katılımı davete icabetle, nezaketle sınırlı tutmayıp, gerçekdışı düzlemde, üstlerine vazife olmayan methiyelere girişmeleri, işgüzarlıkla siyasî bulanıklık yaratmaları mı?
Erbakan’ın -tam da alay eder gibi gülen- fotoğrafı önünde sıralanmış ezcümle muhalefet temsilcileri görüntüsü, tabiî, memlekette sahici demokrasi, hukuk devleti, insan hakları isteyenlerin moralini bozan bir manzara. Öte yandan, iktidar koalisyonunun bizzat cumhurbaşkanı eliyle kanca attığı Saadet Partili “nüfuzlu” şahsiyet Oğuzhan Asiltürk’ün bir yanında CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, öbür yanında HDP Eşbaşkanı Mithat Sancar ile göründüğü fotoğrafın huzursuz edici tesiri yalnız bu kampa yönelik değil. Şurası açık: Muhalefet nâmına kim varsa ya en üst düzeyde ya fena olmayan bir seviyede temsil edildiği böyle bir topluluğun, hangi vesileyle olursa olsun biraraya gelişi önemli siyasî adım sayılır.
Ancak biraraya geliş vesilesinin bizzat muhalif saflarda doğuracağı şüphe ve endişelerin böylesine umursanmayışı da, Ekrem İmamoğlu’nun Alparslan Türkeş’i anmasına rahmet okutturacak şuursuzluk ya da hoyratlık. Tabiî bu sadece üslûp sorunu da değil. Çok kişi, haklı olarak şu soruyu sordu: Tamam, biraraya geliyorsunuz da, nerede, hangi zeminde, ne için geliyorsunuz?
Şüphesiz, tam da bu esnada CHP’li belediyelerdeki grevler karşısında takınılan tavır yüzünden muhalefetin sol ve solcana saflarında tedirginlik, memnuniyetsizlik, giderek tepki doğuyor, büyüyorken bu Erbakan’a methiye müsameresinin sergilenmesi hem bir tür siyasî beceriksizliğe yoruldu hem de muhalefetin toplu siyasî hedefinin ne olduğuna, şayet bugünkü iktidar koalisyonu def edilebilirse oluşturulacak devlet-toplum ilişkisinin hangi zemin üzerine oturtulacağına dair bolca tereddüt yarattı.
Şahsen, muhalefet partilerinin ilk bakışta pek de anlamlı görünmeyen işler de dahil olmak üzere, her vesileyle biraraya gelmesini, tartışmasını, birbirini varsaymasını yalnız elzem değil kaçınılmaz, onsuz edilmez görenlerdenim. Ancak bu diyalog havası, Erbakan’ın siyasî mirasını kucaklamaya varacak bir apolitiklikle oluşturulacaksa bundan kimin nasıl bir sonuç umabileceği belirsiz. Ortak siyasî hedefin bulanıklaşması, bugün muhalefetin karşı karşıya kalabileceği en ciddî handikaplardan. Bizde siyasetin büyük kısmı sadece bazı başka işlerin -meselâ ihale işleri, meselâ savaşımsı işler- yürütülmesi için sarf edilmesi zarurî laftan ibaret görülüyor; ama maalesef fikirler ve hedefler de anca lafla tarif edilebiliyor ve edilen her laf önemli. Ayrıca şu anda milyonlarca insan, çapları üstlerine düşen göreve pek de münasip olmayan siyasetçilerin ağzından çıkacak lafa bakıyor; çaresizlikle, umutla.
Meselâ CHP lideri Kılıçdaroğlu, lafa, “Türkiye’nin ihtiyacı olan ezgiyi bir kez daha bu salonda seslendirmeye başladığımıza inanıyorum,” diye başlıyor ki, o salonda bulunulmasının uygunsuzluğunu kenara itmemizi talep eden, bunu ne uğruna yapacağımızı imâ eden, siyaseten meşru bir cümle bu. Fakat hemen “kırgınlıklarımızı ve acıları gidermek”ten girip, mevzuyu “bütün geçmişi geride bırakarak helalleşme”ye bağlıyor. Bari “bütün” demese ya! Üstelik bunların ardına şunu ekliyor: “Merhum Erbakan Hoca’dan öğrendiğimiz de budur”!? Niye böyleymiş: Çünkü “lideri olduğu siyasi partiler kapatıldığında dahi Cumhuriyet’e olan bağlılığından geri adım atmamış, ülkeyi kutuplaştırmamış”! Bak sen! Yapmadı, çünkü yapamadı. Çünkü korkaktı. Üstelik Susurluk Skandalı ertesindeki tavrıyla resmen devletin derinliklerine mesaj yollamıştı, “ben fırsatı değerlendirip size dokunmayacağım, siz de beni kabul ediverin” diye. Sivil siyasetçinin yapacağının tersini yaptı, Susurluk ertesinde devlet içi temizlik fırsatı doğduğuna sevinen ve bunu zorlamaya çalışanlara cephe aldı, onlarla alay etti, karanlıkta iş gören zorbalara el uzattı. Onlar da dalgalarını geçtiler. Birkaç ay sonra 28 Şubat’ta o ele cetveli indiriverdiler.
Erbakan’ı anma toplantısında HDP Eşbaşkanı Mithat Sancar da hayret uyandıran sözler etti. Sancar, Necmettin Erbakan’ın, “Kürt sorununda (…) barışçıl, demokratik çözüm arayışları”nda “çok önemli ve özel bir yeri olduğunu hatırlamak lazım” geldiğini -neye dayanarak, bilemiyorum- söyleyiverdi. Sancar’a göre Erbakan, “samimiyetle çaba harcıyor, cesaretle girişimlerde bulunuyordu. Kürt sorununa yaklaşımı meseleyi diyalog, siyaset ve bu topraklarda kardeşlik hukuku içinde çözme esasına dayanıyordu. Eğer Erbakan Hocanın çabaları sonuca ulaşsaydı, müdahaleyle karşılaşmasaydı şu an çok farklı bir ülkede yaşıyor olurduk.” Nasıl yani? “Müktesebatının bu çok kıymetli tarafı,” dedi Sancar, “öne çıkarılmıyor, biraz gölgede tutuluyor.” Böyle bir Erbakan’la biz rastlaşmadık. Sahiden gölgede kalmış olmalı.
Yine belirtmeliyim: Vesile uygunsuz olsa da, hele HDP’nin öbür muhalefet partilerinin temsilcileriyle eş muamele göreceği bir platforma katılmasını anlıyorum. Başka hemen hiçbir platformda böyle bir eşit muamele imkânı bulamıyorlar ve her gün beş-on, bazen daha fazla yöneticileri, üyeleri hapse atılıyor, hüküm giyiyor, şu veya bu şekilde baskı görüyor, il-ilçe binaları basılıyor, nefessiz bırakılmaya çalışılıyor bu parti. Bu yüzden her diyalog ortamını değerlendirmek istemelerini -içimize sinsin sinmesin- anlıyorum. Peki, ama, şu yukarıda aktardığım sözlerin söylenmesi mecburî miydi? Sanmıyorum.
Önemli bir ayarsızlık problemi olarak gözüken şu işgüzarlıkla bezeli koşulsuz angajman tutumunun muhalif saflardaki asabiyeye faydası olmuyor. Çünkü buluşmalar hep demokrasi, hukuk devleti, insan hakları perspektifine uzak zeminlerde gerçekleşiyor, değişim-dönüşüm enerjisinden, moral birikimden yiyor.
Belki bu büyük siyasî meselelerin arasında garip görünecek, ama şu ayarsızlık sorununa yolaçan bir başka etkeni de araya sıkıştırayım: Nezaket deyince tek bir şey anlıyoruz. Nezaket kendini iptal edip muhatabına saygılı davranmak değil. Fikrine, siyasetine hiç katılmadığın bir şahsiyet için yapılan anma davetine, seni sen yapan şeyi kapı dışında bırakmadan da, başkasının kılığına girmeden de katılabilirsin. Nezaket, işte, hem o mesafeyi hem de teması sağlar. Nezaket, ailede, mahallede, Türk Millî Eğitimi’nde öğretilmeyen erdemlerin başında geliyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024