Vahap COŞKUN
Sahada takımın tel tel dökülüyor. Nereye elini atsan elinde kalıyor. Gol atmaktan aciz forvetlerin, üretkenlikten uzak bir orta sahan, hallaç pamuğu gibi atılan bir defansın var. Her yerinden vasatlık akıyor. Maç değil 90, 180 dakika olsa, bırak gol atmayı, pozisyona gireceğin yok. Sahadaki 11 oyuncundan bir tanesi olsun, derman niyetine de olsa, futbolu hatırlatacak tek bir hoş hareket yapmıyor. Sıradan
Rakip ise idmanda dahi bulamayacağı bir rahatlık içinde. Kendini sıkmaya ihtiyaç duymuyor. Elini kolunu sallayarak oynuyor. Senin defans yapmanın ne olduğundan bihaber oyuncularının eskortluğunda güle oynaya dört gol atıyor. Takımın hem fiziksel, hem de zihinsel olarak çökmüş durumda. En küçük bir direnme emaresi de yok, futbolcular arasında bir gerginlik de. Herkes kaderine razı, bir an önce bitiş düdüğünün çalınmasını bekliyor.
Peki, sen ne yapıyorsun? Metrelerce yükseklerden sahaya atlıyorsun. Arkası sana dönük hakeme saldırıyorsun. Kendini koruma olanağı olmayan birini tekmeliyorsun. Yerde nefessiz kalana kadar vuruyorsun. Takımına duyduğun bütün hıncı, hakemden almaya çalışıyorsun.
Eminim kendini çok cesur, çok “mert”, çok “delikanlı” olarak görüyorsun. Oysa yaptığının bırak cesurlukla, bırak, “mertlikle” bırak “delikanlılıkla”, insanlıkla alakası yok. Kusura bakma ama eğer az buçuk insani değerlerden nasibin almış olsaydın, böyle rezil bir hareketin içinde olmaz, senden habersiz birine saldırmazdın.
Seni yönlendiren, sana gaz veren biri mi var mı bilmiyorum. Çok da ilgilenmiyorum. Senin yaptığına bakıyorum, bir takıma bundan kelli daha ne kadar büyük zarar verilir bilmiyorum. Bu sezon zaten bitmiş, formalite maçları oynuyor takım ama sen gelecek sezonu da karartıyorsun.
Futbolcularının gözünü korkutuyorsun. Hepsi bir yolunu bulup bu cehennemden kurtulmanın yolunu arıyor. Kaptanın Onur formasını çıkarıyor, eldivenini bırakıyor,“Benden bu kadar” diyor. Sıraya diğerlerinin gireceğinden emin olabilirsin. Futbolcu, Avni Aker’de top oynamaktan zevk almıyor. Kendisini baskı altında hissediyor, ürküyor. Top sürerken, pas atarken, top tutarken bacakları titriyor, “Aman bir yanlış yapmayayım da tribünlerin tepkisini üzerine çekmeyeyim” korkusu altında hepsi.
Hem yabancıları, hem de yerlileri canından bezdiriyorsun. Başını yiyebileceğin eski bir efsane kalmadı. Yenilerini de daha doğmadan boğuyorsun. Bir yıl önce yere göğe konulmayan kendin evladın Yusuf’u, bu yıl oynadığı maçlarda sahada olduğuna pişman ediyorsun. Seneye yeni bir takım talep ediyorsun. “Kaliteli futbolcular gelsin, takım başa güreşsin” diyorsun. İyi de söylesene kim böyle bir korku atmosferinde oynamak ister ki? Başına ne geleceğini bilmediği bir ortamda kim, nasıl başarılı olabilir ki? Kendi stadını kendi takımı için cehenneme çeviren bir taraftardan kime ne hayır gelir ki?
Doğrudan sana seslendiğime bakma! Derdim sen değilsin. Derdim, bir bütün olarak futbolu öldüren ve kendi takımını bitiren taraftar tavrı. “Birkaç kendini bilmez ”in işi değil bu! Her vakayı bir kişinin üstüne yıkmak, olan-bitenin nedenini hep dışarıda aramak hiçbir meseleyi çözmedi. Aksine yarayı daha da kanattı. Bugün TS tribünleri kendi takımını yakıyor, yıkıyor, çökertiyor. Bu, genel bir tavır ve bunu ciddi bir sorgulamaya tabi tutmadan bir çıkış yolu bulmak zor.
TS her anlamıyla dibe vurmuş durumda. Yeniden yükselmek için her yönüyle yeniden yapılanmak mecburiyetinde. Futbolcuların, hocanın, yönetim anlayışının radikal bir değişime uğraması şart. Ama herhalde en ivedi sorun taraftarın değişmesi. TS taraftarının da yeniden yapılandırılması lazım.
Barbarlık
Amedspor, Ankara’da oynana maçta Ankaragücü’nü 2-1 yenmiş. Maçtan sonra ise, Ankaragücülü yöneticiler ve taraftarlar, Amedesporlu yöneticilere demir çubuklarla vahşice saldırmışlar. Amedspor kafilesini taşıyan otobüs de Ankaragücülü holiganların taşlı-sopalı saldırısına maruz kalmış.
Fotoğraflar basına yansıdı. Diyarbekir’e gelen her takım Amedspor tarafından en üst düzeyde misafirperverlikle karşılanır. Yöneticiler, konuk takımın rahat etmesi için gayret eder. Tribünlerden küfür gelmemesi için bile azami bir hassasiyet gösterir. Şimdi, rakibin kılına zarar gelmemesi için mücadele eden bu insanların kafaları kırılıyor, gözleri patlatılıyor, ağızları-burunları dağıtılıyor. Kelimenin tam anlamıyla utanç verici! Kelimenin tam anlamıyla barbarlık!
Amedspor sahada yense de yenilse de kazanıyor. Ona saldıranlar ise her halükarda kaybetmeye mahkûm.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.07.2025
22.07.2025
15.07.2025
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025