Vedat Bilgin
Ekonomide meydana gelen dalgalanmaların ne kadar süreceğinin merek edilmesini anlamak gerekir. Bazı çevrelerin şimdiden ellerini ovuşturup ‘nihayet beklediğimiz kriz geldi, geliyor’ diye sevindiklerini görmek kimseyi şaşırtmıyor. Bütün ümitlerini bir krize bağlamış müzmin muhaliflerin nerdeyse zil takıp oynayacak psikolojik halde olmaları, sadece üzüntü vericidir. Meseleyi ciddiyetle ele alanlar ise, dövizdeki dalgalanmanın reel sektörde büyük bir tahribata yol açmadan, üretim yapısında bir krize dönüşmeden nasıl sonuçlandırılacağının üzerinde konuşup tartışmaya çalışmaktadırlar.
“Ekonomide yaşanan olayların operasyonel bir boyutunun olduğunu, bugün döviz üzerinden ekonomik saldırının devam ettiğini, bunun da ‘döviz-faiz-enflasyon’ sarmalı şeklinde bir dalgalanma meydana getirdiğini göz önünde tutarak bu konuda gerekli adımların atılması, yapısal bir dönüşüm gerçekleştirecek reformların arka arkaya devreye sokulması gerektiğine şüphe yoktur.”
DÖNÜŞÜM FIRSATI
Ekonomi yönetiminin uygulamaya soktuğu ve sokacağı politikaların mutlaka belli bir süre içerisinde de olsa bu saldırıyı etkisizleştirecek neticeleri ortaya çıkacaktır. Dahası ekonominin kendi bünyesinde yıllardır devam eden ‘cari açık’ diye bilinen asıl kaynağında büyük bir kısmı zorunlu enerji ithalatından kaynaklansa da küresel düzende uzun süre devam eden döviz ya da para bolluğu döneminde yerleşen, alışkanlık halini alan ‘ithalata dayanan’ yaklaşımın yol açtığı sorunların bulunduğu açıktır.
2008’de başlayan küresel krizin Türk ekonomisini teğet geçmesinin arkasında, büyümenin ekonominin üretim gücünü ‘harekete geçme aşamasına’ taşımış olması, iktisadi aktörlerin ortaya çıkan dinamizmi sürdürecek girişimciler haline gelmeleri ve elbette ki siyasal istikrar vardır. Bunlara ‘demokratikleşme’ konusunda sürdürülen reformlarının yarattığı olumlu atmosferi de eklemek lazımdır.
Döviz üzerinden harekete geçen ekonomik saldırının, muhtelif negatif etkilerinin olması bunların enflasyon başta olmak üzere pazara yansıyan sonuçlarının ortaya çıkmasını gözlemlemek mümkündür fakat bu dalgalanmanın yol açtığı sorunları ortadan kaldırmak için uygulamaya sokulan tedbirlerin netice itibarıyla iki olumlu dönüşüme fırsat yaratmış olduğunu da görmek gerekir.
GERİYE GİDİŞ YOK
“Bunlardan biri, artık ithalatın cazibesinin fiili olarak ortadan kalkmasıyla bazı sektörlerde ithalata dayalı büyümenin ‘sektörel dış ticaret açığına’ rağmen sürdürülemeyecek olmasının ortaya çıkmasıdır. Diğeri daha önemlidir; döviz fiyatlarının artmasıyla kaçınılmaz olarak dış ticarette ithalata dayalı kâr oranları ortadan kalkarken, ihracata dayalı kârlılık rasyonel olarak somutlaşmıştır. Bu durum ‘ihracata dayalı yeni büyüme modelini’ zorunlu hale getirmiş olmaktadır ki bunun fiili bir durumun ötesine geçerek bir ‘reform siyaseti’ halinde, konjonktür değiştikten sonra da sürdürülmesi ancak bu dönüşümü tamamlayacak, gerçekleştirmiş olacaktır.”
‘Ekonomi nereye gidiyor’ sorusuna verilecek en gerçekçi cevabı Türkiye reel sektörü verecektir. Ekonominin, ithalata dayalı unsurların meydana getirdiği dış açıklardan, ayak bağlarından kurtularak ihracat dinamizmiyle bütünleşen üretim yapısı, bu ortamdan daha güçlü bir şekilde çıkmanın habercisi olacaktır. Sorunu fırsata çevirmek her zaman mümkündür.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.03.2020
27.05.2019
20.05.2019
9.05.2019
6.05.2019
2.05.2019
30.04.2019
22.04.2019
18.04.2019
15.04.2019