Vedat Bilgin
Son yıllarda Suriyeliler meselesi zaman zaman yükselen bir biçimde kamusal alanlarda çatışma problemi ya da siyasi mesele haline getirilmek istenmektedir. Bunun meydana getirebileceği nefret, başka insanlara karşı duyulan tepkisel tavırlar ve onların şiddete dönüşmesi gibi insanlık dışı davranışlar kadar, bunu bir duygu olarak taşımak, düşünce planında ifade etmek dahi nasıl bir marazi ruh halidir, bunu ele almak gerekir.
Irkçılık bir hastalıktır fakat sıradan bir rahatsızlık değil, Batı uygarlığının yükseliş döneminde ortaya çıkan bir hastalıktır. Bunun arkasında Batı’nın kendisine biçtiği ‘uygarlaştırıcı misyonun’ önemli bir payı vardır; Batı’nın ‘aşağı ırklar’ diye tanımladığı Batı kültürüne yani kendisine yabancı ve uzak kültürleri yok etme projesi, kendisine bağımlı kılma mücadelesi yeni değildir. Bununla beraber meselenin ‘ırk’ ekseninde somutlaşması Batı’nın sömürgecilik çağında medeniyetini dünyanın başka alanlarına taşıma sürecinde şekillenmiştir. Antropolojinin buradaki rolünü ise tartışmıyorum.
ÖTEKİ KİM?
İşin tuhafı bu anlayışın Batı dışı toplumlarda farklı kültür alanlarında da yankı yapmış olmasıdır; Batı sömürgeciliğinin icat ettiği bu hastalığın bir anlamda yaygınlaşmasına yol açan bir durum söz konusudur. Dolayısıyla meselenin siyasi boyutundan önce sömürgecilik, batılılaşma Batı emperyalizmine yol açma gibi meseleleri üzerinde durmak gerekmektedir. Söylenenlere hemen itiraz edeceklerin ‘bu meseleyi de hemen Batı’ya nasıl bağladınız’ diyeceklerini tahmin etmek zor olmadığı gibi ‘ırkçılığın her kültürde görülebilecek bir olay olduğunu’ söyleyenler olabileceği gibi, ırkçılığı bir hastalık olarak görmeyenler de olabilir.
Önce meseleyi doğru belirlemek gerekir. Her kültürde görülebilecek olan öteki, yabancı olana karşı mesafeli tavır, tanımlanamamış olan topluluklarla çatışma da dâhil farklı ilişki tarzları ile ‘ırkçılığı’ birbirine karıştırmamak gerektiği gibi bunlarla, tamamen başka kültürleri başka halkları ‘medeni olmayan’ dolayısıyla medenileştirilmesi gereken ‘medeniyet öncesi yaratıklar’ olarak gören Batı arasında fark niteliksel olduğunu görmek gerekir.
ZOOLOJİ Mİ SOSYOLOJİ Mİ?
Bizim klasik düşünce geleneğimizde ırkçılık yoktur; farklı olana karşı tavır ise tamamen başka tarihsel kültürel etkileşim biçimleri yaratmıştır. Bunun en güzel ifadesini ‘insanları ırk olarak gören anlayış geçerli olsaydı bize sosyoloji değil zooloji lazım veya yeterli olurdu’ diyen yaklaşımda bulamak mümkündür. Evet, ırk tasnifleri, davranışın ırksal olduğu bir alan vardır ve adı üzerinde bu âlem hayvanlara aittir ve zoolojinin konusudur.
Türkiye’de şimdilerde Suriyeliler üzerinden gösterilen tepkilerin, onları bu ülkeden kovmak isteyenlerin, ‘göndereceğiz’ diyenlerin tamamına yakını, bunu medyada dile getiren kendisini solcu, sosyalist hatta milliyetçi gibi sıfatların arkasına saklayarak ifade edenlerin hepsi bu ırkçılık hastalığının bulaştığı kimselerdir. Her türlü hastalığın tedavisinin mümkün olduğunu düşünen biri olarak, bu hastalıktan kurtulmanın ilk adımının da insan sevgisinden geçtiğine inanıyorum.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.03.2020
27.05.2019
20.05.2019
9.05.2019
6.05.2019
2.05.2019
30.04.2019
22.04.2019
18.04.2019
15.04.2019