Yıldız Ramazanoğlu
Birkaç vasıta değiştirerek sergi için Gülhane Parkının sağında kalan Darphane-i Amire’ye vardığımda açılışın iptal edildiğini öğrendim. Fakat çalışmaları görmek serbestti. Kadın ve Demokrasi Derneği tarafından gerçekleştirilen “Böyle Daha Güzelsin” başlıklı çalışma başörtülü kadınların siyasetin tamamen dışından seslendiği bir kuytu. Kendi hikayelerinden yola çıkan sanatçıların en dipte sakladıkları hissiyata nüfuz etmeye, yavaşlayıp başımızdan geçene yeni araçlarla farklı metaforlarla bakmaya, hatırlamaya çalıştıkları bir uzay. İçinizde sözleri olmayan, o an ilhamla gelen bir ezgiyi mırıldanarak gezebileceğiniz ıssız bir gemi gibiydi ortam. Benim gibi iptalden haberi olmayanlarla, eserlerin önünde hüzün içinde düşüncelere dalarken sevgili küratör Yasemin Darbaz Karaca’ya içimden geçeni söyledim; keşke iptal etmeseydiniz, acıların hepsi birbirinin içinden çıkıyor, hiyerarşiler bizi yanıltıyor belki de, az çok, önemli önemsiz, önce sonra ayrımları nice göze görünmeyen kırımların sinsice devamına yol açıyor. Orta Doğu’da emperyalizme karşı verilecek mücadelenin bir parçası başörtü meselesi. Kimlikler zenginlik duygusuyla karşılanacağına her kimlik bir yaraya dönüşüyor, tersinden her yara insanı hapseden bir kimlik cehennemine evriliyor. Darbe kadınların fiziki varlığına kastetmedi diye azımsanan, oysa milyonlarca kadının geleceğini, hayallerini kırıma uğratan ağır hak ihlaliydi. Sırası değil, mağdur edebiyatı yapmayın, şunu niye söylemiyorsun, hala orada mısınız diyenleri şimdiden duyuyorum tabii. Unutmayın ki unutmak suçtur bazen. Şu an bir yazı yazarken şerh düşme ihtiyacı da büyük kötülüğün bir parçası aslında.
Mekanın girişinde paslı demirden yapılmış, Pavillion/”Scar” adı verilen devasa yarayı gördüm ilkin. Eserin sanatçısı mimar Melek Zeynep Bulut’la görüşmeden, katalogdaki açıklamayı okumadan kabuğa dokunmak istedim. Gözlerimi kapatıp kabuğun içinde biraz dolaşınca, derinlerden tırmanarak gelen sayısız arkadaşımla buluştum. Hep birlikte paslı çalışmanın bir yerlerindeki toprakta yeşeren küçük bodur yeşil uçları açık taze filizlere dokunduk. Çalışmasını tüm yara almışları kapsayan bir çatıya dönüştürmeyi başaran sanatçı “ışık sızdıran, yeşeren ve seni yeniden doğuran” diye tanımladığı bir yara murat etmiş. Başörtü yasaklarının bizi taşıması gereken en kıymetli yer, başkasının acısını görmeyi, duymayı, bilmeyi, adaletin oylumlu yollarında şaşmadan ilerlemeyi bahşetmesi olurdu. Aksi halde kendimiz için bile bir hayatiyet çıkmaz yaşadıklarımızdan.
Bünyamin Atan’ın Kara Kutu çalışması bir ikna odası simülasyonu. Muktedir olan megafonla, buyuran sese maruz kalan ise düzensiz dağılmış uçuşan metal kağıtlarla temsil ediliyor. Yerleştirmede psikolojik şiddet kırmızı ışığın büyümesiyle izleyeni içine alıp empatinin yolunu açıyor. Aramızdaki Şey’de ise yönetmen Elif Eda’nın sanal gerçeklik tekniğiyle ürettiği video, uzay boşluğunda nötr sayılabilecek bir eylemin, katılımcının bakışıyla farklı anlamlara bürünmesinin özneyle fiili arasında bir uçurum oluşmasının dışavurumu. Diğerinin bakışıyla üretilen anlamın, eylemin bizzat sahibi olanın hikayesini hiçe saymasını idrak etmek çok önemli. Bir yandan kendinden kaçma ya da açma eyleminin de sonsuzca gerçekleşmeme hali seziliyor ve bunu hiç konuşamıyoruz bile. Bütün yönlerden itham edilirken bir yandan da susturulmanın sözü kesilmiş olmanın izi var. Kişi ile temel tercihleri arasına giren, bireyi ortadan kaldıran, mahkum eden, özne olma hakkını elinden alıp maruz kalan nesnelere dönüştüren süreçleri hatırlattı çalışma.
Aslıhan Ergün ve Fatih Ergün’ün Görünmezlik Kutusu’na giren herkes hatırlar; nasıl görmezden gelindiğini, hiç sayıldığını, üzerinin aşağılayan bir karanlıkla örtüldüğünü, fakat şunu da hatırlar, nasıl yitip gitmek istediğini. Başka ve farklı olanı yutan, eleyen, ortadan kaldıran, kamusal alan denilen o zamanlar içi şiddetle dolu kelimenin dışına atan kutu, aynı zamanda kendini görünmez kılarak saklanmanın, korunmanın bir yoludu. Şu binaya girerken beni görmeseler, derste hocanın dikkatini çekmesem, birileri beni fark etmese, işaretlemese, itham etmese dediğimiz, hacmimizi azalttığımız zamanlar. Piyanist Büşra Kayıkçı’nın Madde 42 adlı minimalist bestesinde ise sayı, anayasadaki “kimse eğitim ve öğrenim hakkından mahrum bırakılamaz” ilkesine yaslanıyor. Piyanoyu çalan parmaklardan biri bu madde üzerinde sabitken, diğer elin parmakları bu hukukun etrafında gezinmekte, çırpınmakt, yer ve yön arama, çaresizlikle umut iç içe geçmekte.
Sergiye adını veren “böyle daha güzelsin” söylemi ise tesellinin içindeki demirden tahakküm. Eserlerin hepsine değinmek mümkün değil, anlam yüklü, özenle düşünülmüş, örülmüş çalışmaları gidip görmek, yaşamak, hatırlamak, yaradan hiç kimseyi dışarıda bırakmayacak bir çatı oluşturmak en iyisi.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.12.2020
23.12.2020
16.12.2020
9.02.2020
25.11.2020
11.11.2020
4.01.2020
28.10.2020
14.10.2020
30.09.2020