Hüseyin ÇAKIR
Yakın tarihte işlenen bazı siyasi cinayetler ve doğal ölümler, toplumun zihniyet dönüşümüne ve tarihsel gelişmeye yön verdi. Paris Cinayeti ve cenazelerin Türkiye getirilmesi, Diyarbakır cenaze töreni, siyasilerin yaptığı barışçı açıklamalar bir zihniyet dönüşümünün yönünü işaret etti.
Cenazede ve bayramda, küskünlük ve düşmanlık unutuluyor, vicdanla baş başa kalınıyor. “Acıyı bal eylemek” sözü böylesi günler için söylenmiş olmalı. Ölüm acısı ve bayram sevinci, insanî olmayan her şeyi üstümüzden uzaklaştırıp, “insanı, insanla” yüz yüze getiriyor. Ölümün “hiç”liği, bize yok olacağımızı anımsatması gibi, bayramlarda, yaşamanın keyifliliğini anımsatıyor. Bu iki duygu, insanı “araçsal” insan olmaktan çıkartıp, hakikat dünyasının öteki derinliklerine taşıyor.
Öfke, şiddet ve ölüm acısının çepeçevre sardığı gerilimli günlerden, cenaze merasimi sessizliğinde, ölenlerin ruhlarıyla kucaklaşarak, yaşamanın ve yaşatmanın ne kadar değerli olduğuyla yüzleşip, yürekler yumuşuyor, sinirler gevşiyor. “Allah bu acıyı kimseye göstermesin” temennisi; acıdan öfke, kin doğmasını engel oluyor. Ölüm acısından şu yada bu için, öfke, kin, nefret üretilerek insanın üstüne boca edilmediği zaman, insan kendi vicdanıyla karar verdiğinde doğru olanı yapıyor.
Başta belirttiğim, “Bazı siyasi cinayetler ve doğal ölümler”, siyasete ve toplumsal gelişmeye olumlu veya olumsuz yön veriyor. Yakın tarihten üç tipik örnek: Birincisi, Behice Boran’ın ölümü. Boran, Türkiye İşçi Partisi (TİP) ile Türkiye Komünist Partisi’nin (TKP) Türkiye Birleşik Komünist Partisi (TBKP) adı altında birleşme toplantısı için Brüksel’de düzenlenen basın toplantısından iki gün sonra, 10 Ekim 1987’de, Brüksel’de hayata veda etti.
Türkiye’de ANAP’lı yıllar ve Özal’ın ekonomik ve siyasi liberalleşme hamleleri yaptığı, 141-142’nin kaldırılacağının sık sık söylendiği, Komünist Parti kurmanın yasak olduğu bir dönemdi. Behice Boran 12 Eylül sonrası yurtdışına çıkmış, siyasi sürgün ve mülteciydi. Hakkında açılmış davalar vardı. Behice Boran’ın cenazesini Türkiye’ye getirmek için diplomatik girişimlere olumlu yanıt verildi. Boran, 1965 seçimlerinde Urfa’dan milletvekili seçilmişti. Boran için 16 Ekim 1987’de Ankara’da, TBMM’de resmi tören yapıldı. Boran, 18 Ekim 1987’de İstanbul’da, özgürlük ve demokrasi şöleni niteliğinde mitingle, Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verildi. TBMM cenaze töreni düzenlemesi, siyasal sürecin yönünü demokratikleşmeye yönelten, rejimin 12 Eylül’cü yapısında bir yırtılmaydı diyebiliriz. Boran’ın ölümü sonrası, TİP Genel Sekreteri Nihat Sargın, TKP Genel Sekreteri Haydar Kutlu ( Nabi Yağcı) yasal Komünist Parti kurmak için, politik sürgün oldukları Avrupa’dan Türkiye’ye dönüş yaptılar. Ardından 141-142, 163’üncü maddeler kaldırıldı.
İkincisi, Uğur Mumcu cinayeti. 24 Ocak 1993 yılında Ankara’da arabasına yerleştirilen bomba ile öldürüldü. Suikastı, İran bağlantılı, İslâmî Kurtuluş Örgütü, İBDA - C, İslami Cihat gibi çeşitli örgütlerin işlediği açıklandı. . Mumcu’nun öldürüldüğü yıllar, “karanlık yıllar” olarak anılan, faili meçhullerin ve savaşın yoğun yaşandığı dönemdi. İktidarda, DYP-SHP hükümeti, askeri vesayetin her şeye egemen olduğu, Milli Siyaset Belgesinde, irtica’ın iç tehdit olarak büyüdüğünü “tespit edildi bir dönem. Uğur Mumcu’nun cenaze töreni, “lâik Türkiye’yi savunma” askeri vesayete destek mitingine dönüştürüldü. Cenaze töreninde askerler üniformalarıyla yürüdü.. Özal’ın başta Kürt sorunu, yeni anayasa ve demokratikleşme adımlarında karşı, “Cumhuriyeti koruma, lâikliğe sahip çıkma” adına, Demirel’in deyimiyle, “Devletin rutinden çıkması” olarak tanımladığı karanlık dönem başladı. Sonra neler oldu anımsayalım. 17 Şubat 1993, Eşref Bitlis’in uçağı düşürülüyor, 17 Nisan 1993, Özal’ın sır dolu ölümü, 24 Mayıs 1993, Bingöl’de 33 askerin infazı, 2 Temmuz 1993 Sivas’ta Madımak Oteli katliamı ve 1993- 1995 yılları arasında Kürt işadamları öldürüldü, binlerce faili meçhul cinayet işlendi. TBMM faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu bu cinayetlerin “Devlet politikası” olduğunu saptadı. Uğur Mumcu cinayetiyle başlayan süreç 28 Şubat’a uzandı ve sonrasında da devam etti. Uğur mumcu cinayeti, Türkiye demokratik değişimine karşı direncin işaret fişeği olarak kullanıldı.
Üçüncüsü, Hrant Dink cinayeti, 19 Ocak 2007. Hrant Dink cinayetinin Uğur Mumcu cinayetini organize edenlerin uzantısı olduğu MİT raporuyla ortaya çıktı. Ancak Gladio’nun oyunu bozuldu. Hrant, bu toplumun vicdanın sesiydi. Resmi ideolojinin Ermeni düşmanlığına karşı, bu toprakların ayrılmaz parçası olarak kardeşlik diliyle buz kıran gibi yürüdü. Hrant, barışın, kardeşliğin, demokratik direnişin, özgürlüğün sembolü oldu. Gladio’nun bütün parçalarının, Hrant cinayetinin üstünü örtme çabalarına karşın, 6 yıl sonra “ bilinen” gerçekler ortaya çıktı.
Paris’te PKK’li üç Kürt kadınının öldürülüşü sonrasında ortaya çıkan durum, Kürt Türk, toplumsal zihniyetin nasıl değişebileceğini gösterdi. Devlet ve siyasi iktidar- siyasiler, Medya olumsuz müdahalede bulunmadığı zaman, acının acı gibi yaşandığı, toplumun vicdanıyla hareket ettiğini gördük. Kürtler, cinayete kurban giden üç Kürt kadını, onların siyasi kimlikleriyle, siyasi simgeleriyle uğurladılar. Diyarbakır cenaze töreni, ölenlere saygının yanı sıra, barışın nasıl bir şey olduğunun somut göstergesi oldu. Barış içinde, özgür ve eşit birada yaşamanın “işte böyle bir şey” olacağını gösterdi.
Yazarlar
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKimmiş bakalım devlete saldıran? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasPara vermeden diploma alanlarımız da bunlar 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBüyük eşik atlandı, sıra mayınlı alanda… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSistem çürümüş ki nasıl çürümüş 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHayır, bu Türklük Sözleşmesi değil! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.05.2018
13.05.2018
6.02.2018
29.04.2018
22.04.2018
8.02.2018
1.02.2018
25.03.2018
19.03.2018
11.03.2018