Kemal CAN
Bugün yaşadıklarımız, ne sadece "yetmez ama evet denmesi", ne de "AKP'nin derin devlet tarafından ele geçirilmesiyle" açıklanabilir. Her pozisyonun çizdiği sınırda kötü niyetliler, kandırılmışlar, kullanılmışlar, inanmışlar veya aymamışlar bulunabilir, her tavrın sayısal olandan daha büyük etkileri de olabilir. Fakat, özel bir anda dondurulmuş pozisyonları kullanan klişeler, "bugünün sorumluluğunu" yok etmemeli.
Klişeler, anlatım kalıpları, aşırı kullanımda çok sıkıcı olabilir. Hatta, klişelerden sıkılmak da çok kuvvetli bir klişe haline gelebilir. Ama klişeler aynı zamanda uzun bir deneyimin sonucunda üretilmiş merak, izleme ve sonuç garantili formüller. Edebiyattan sinemaya, politikadan reklamcılığa, gazetecilikten spora kadar her alanda kullanılıyor, çoğu zaman da tıkır tıkır işliyor. Hatta bazen klişeleri kullanmamak eksiklik yaratıyor. Çünkü, belirgin türlerin “müşterileri” bu kalıpları özellikle bekler, arar oluyor. Fazla kullanımdan hırpalanmış olanlar da yeni formlarda tazelenerek tekrar üretiliyor. Bazen en alışılmadık, en yeni çıkışların ardında bile örtülü bir klişenin olduğu hayretle fark ediliyor. Çoğu klişe, büyük anlatılar, destanlar, mitoloji, tarihi hamaset öyküleri gibi derin kodlara gönderme yapan hassasiyetlerin üzerine oturuyor. Önemli bir kısmı da, bilinçaltına uzanan psikolojik köklere tutunuyor. Sosyolojik trendlerin ayrılan kollarında başka pencerelerle yeniden hayat buluyor.
Özetle, klişeler ve anlatım kalıpları öyle kolay dışında kalınabilinecek şeyler değil. Üstelik iletişimin hızlanması ve yoğun enformasyon saldırısı, maruz kalınan klişeleri ve dolayısıyla etki alanlarını-sürelerini fazlasıyla artırıyor. Hayat karmaşıklaştıkça, eskiye göre daha karmaşık gibi gibi gelmeye başladıkça, klişe ihtiyacı da ve etkisi de artıyor. Yaşananları kolay anlaşılır hale getirmek; zorlu pozisyonlarda öncelikle kendini, sonra da başkalarını ikna edebilmek için başvurulan kalıplar çoğalıyor. Ancak bu yaygınlık çoğu zaman bir zenginleşmeye, gelişmeye değil basitleşmeye, hatta kabalaşmaya doğru ilerliyor. Anlaşılma veya daha önemlisi kabul görme ihtiyacı, çok daha iyisini yapabilecek olanları bile tatsız bir kalıbın, klişenin içine sığınmaya zorluyor. Bir sürü insan aklına, birikimine, donanımına hiç uymayacak kabalıkta bir sloganın, bir tanımlamanın arkasından kafasını uzatıyor. Daha önce yine Gazete Duvar’daki “Hastaya hasta demek lazım“ ve “Acayip zamanlar“yazılarındaki rahatsızlıklar ve tuhaflıklar yüzünden belki de.
Türkiye’de yaşananları ve özellikle de siyasi süreçleri açıklamak için kullanılan çok sayıda klişe var. Hatta bunların çoğu, birbirine tamamen zıt çevrelerin ve alakasız sonuçlara varan yaklaşımların ortak kullanımında. İsimler ve bağlamlar değiştirilerek aynı kalıp, farklı suçlamalar için kolayca dolaşıma sokulabiliyor. Komplo teorileriyle de ilişkilenerek en çok kullanılan kalıplardan biri, Türkiye’nin içinde veya dışında örtülü faaliyet yürüten birilerinin, bazı çevreleri kullanarak sosyal ve siyasal süreçleri etkileyebildiği, hatta belirleyebildiği fikri. Yaşanan bütün siyasi meselelerin bir tarihi süreklilik içinde anlaşılması gerektiği iddiası da, bir başka yaygın kalıp. Birbirinin tamamen karşısında yer alan düşman kamplar tarafından aynı iştahla kullanılabilen klişeler bunlar. Aslında bu iki mesele de, bütün klişelerde olduğu gibi son derece kuvvetli gerçeklere, gerekçelere dayanıyor. Zaten bu kadar kolay ve etkili kullanım da, bu gerçekler ve gerekçelerden besleniyor. Ancak, yine bütün klişelerde olduğu gibi meraklıları bunların yokluğunda büyük arıza çıkartıyor.
Siyasi süreçleri açıklamada kullanılan klişelerin meraklılarının, genel kamuoyu üzerinde yüksek bir etki gücü var. Türkiye’de yaşanmakta veya yaşanmış bir olayın içeride ya da dışarıda örtülü bir çevreyle ilişkisini kurmamış veya olanları bir tarihi süreklilik içine tanımlamamış olmak, bir yetersizlik alameti sayılıyor. Maksatlı bir tavır, açık bir kötü niyet gibi algılanıyor. Bu klişelere müracaat etmek de, tutarlılık, mantıklılık ve açıklayıcılık sorumluluğunu büyük ölçüde kaldırdığı gibi, ahlaki zaafları da örten bir konfor sağlıyor. Ayrıca sıhhati son derece tartışmalı ve çoğu zaman aşırı keyfi çalışan sicil ofisleri, sabıka kayıtları için de kolay erişim mevcut. Türkiye’nin güncel tartışmalarında, bazen Cumhuriyet Gazetesi operasyonunda, bazen ekonomik kriz tablosunda, bazen de Suriye’de olup bitenlerde, bütün aktörleri bu şablonlara yerleştirip bir büyük resim imal etmek mümkün. Suçlanacak kişi için uygun, kendisine iddialı bir sıfat bulan herkes, kalıba uygun biçimde hikayeyi tamamlama hakkını kazanmış oluyor.
Türkiye’nin yakın siyasi tarihinde ve özellikle son on yılında yaşananların, bu klişelerle ilişkili anlatısı çok revaçta, hatta aşırı kullanımdan hayli eskimiş ve sası bir tat bırakmaya başlamış durumda. Bir tarafında derin devlet ve Ergenekon, diğer tarafında da “yetmez ama evet” ve liberaller olan bir madalyonla sürekli yazı tura atılıyor. Memleketin yüz yılı aşkın kadim çatışmaları, dünyanın ezel-ebet gerilimleri, çok temel politik farklar, kritik ve önemli ama ne her şeyin başı, ne de sonu olmayan vakalarla açıklanıyor. Bugün yaşadıklarımız, ne sadece “yetmez ama evet denmesi”, ne de “AKP’nin derin devlet tarafından ele geçirilmesiyle” açıklanabilir. Elbette, tarihi süreklilik içinde bu olayın bir yeri var ve elbette bu süreçte etkili olmaya çalışan çeşitli çevreler mevcut. Her pozisyonun çizdiği sınırda kötü niyetliler, kandırılmışlar, kullanılmışlar, inanmışlar veya aymamışlar bulunabilir, her tavrın sayısal olandan daha büyük etkileri de olabilir. Fakat, özel bir anda dondurulmuş pozisyonları kullanan klişeler, “bugünün sorumluluğunu” yok etmemeli.
Cumhuriyet eski Yazıişleri Müdürü Faruk Eren, Diken’de yayınlanan röportajında, her tartışmanın geçmiş tutumlarla ilişkilendirilmesine, günah keçileri yaratılmasına itiraz ederek şöyle diyor: “Politik bir tutumu politik olarak eleştirirsiniz, o kadar. Dövecek misiniz insanları?” Klişeler, düşmanlıkları süreklileştirerek meşruiyet yaratma yanında, bugünün sorumluluğunu, mevcut pozisyonların ahlaki ağırlığını yok etmek için çok sık kullanılıyor. AKP’nin iktidarını bazı çevrelerin talepleri uyarınca pekiştirme iddiasıyla birilerini suçlayanlar, yine aynı çevrelere karşı mücadele ettiği gerekçesiyle bugün iktidarın yanında, yakınında. Derin devlete karşı mücadele ettiği gerekçesiyle iktidarı destekleyenler, bugün AKP’nin Ergenekon’a rehin düştüğünü söyleyebiliyor. Ve her iki taraf da aynı klişeleri ve başkaları için tuttukları abartılı sicil kayıtlarını kullanarak bugünlerini kurtarmayı deniyor. Oysa hiçbir siyasi tutum, bugünün sorumluluğunu almadan, kendisine ait olmayan bir geçmişe ve başkaları için yaratılmış suçlamalara yaslanarak meşruiyet sağlayamaz.
Yazarlar
-
Taha AkyolTürk-Rus-Çin ittifakı? 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTektonik Kırılmalar: Liberalizmin Tasfiyesi ve Müslümanlar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDemokrasinin içerideki ve dışarıdaki dinamikleri 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERBolsonaro’nun tarihi mahkûmiyeti 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayÇin yoksulluk tuzağından nasıl çıktı? 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKültürel hegemoni savaşı: Türkiye’ye bak, Amerika’nın geleceğini gör 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet farkında mı? 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞUR“Bize bir ömür daha lazım…” 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCHP’liler için bir seçimlik başarı mı, Türkiye’nin demokratik dönüşüm mü? 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunStalin ‘Huzur Türklükte’ demiş! Cidden mi? 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCHP’ye kayyım davasında AK Parti’nin eli var diyen yok ki… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖzgür Özel ve siyasi drama… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanTopunuz bir İspanya Başbakanı kadar olamadınız... 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluZeytine ağıt 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünyayı çılgınlar yönetiyor; akıllı olmak gerek… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciKalıcı fakirlik ve pahalılık 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYeni Diyanet İşleri Başkanı 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAltın ve boksit madenleri, elektrik, kahveci… Yeni bir el koyma mı geliyor? 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİç Sömürge: Gücün İçeriye Yöneldiği Karanlık Düzen 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANTürkiye kötüye gidiyorsa AKP’nin oyu neden yüzde 30 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan’ın bütün akbabaları aşkına 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTeflon siyaset 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Al sana misilleme”… 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEskinin Öldüğü, Yeninin Henüz Doğmadığı Bir Dönem.. 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSınırsız küstahlığın sınırları; acziyetin sınırsızlığı 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluHukuksuzluktan daha pahalı bir nesne yok 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“BACASIZ SANAYİ” ALARM VERİYOR… 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalCharlie Kirk cinayeti ve ‘radikal sol’ 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANGerilimle yönetmek ya da gerilimi yönetmek 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKKıyamet saatini durdurmak 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUTürkiye’nin Kürt Sorununu çözecek yaklaşım neden Suriye’de uygulanmasın? 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞGürsel Tekin konusunun pek konuşulmayan tarafı 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'nin umudu eğitim: Cumhuriyet’in en önemli başarısı, bugün sınav usulsüzlüğü ve fırsat eşitsi 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.08.2025
17.08.2025
17.08.2025
21.07.2025
6.07.2025
30.06.2025
27.05.2025
6.04.2025
23.02.2025
16.02.2025