Kemal CAN
Yerel seçimlerde muhalefet partilerinin ortak sayılabilecek hedefi, iki önemli sonuçla işaret ediliyor. Birincisi iktidar partilerinin toplam oy oranının ciddi biçimde geriletilmesi, ikincisi de bazı önemli ve sembol belediyelerin iktidarın elinden alınması.
Salı günü Gazete Duvar’daki “İttifak hikayesinde güncel tablo” yazısında, yerel seçim öncesinde, AKP ve MHP’nin aldıkları pozisyonlardan bahsetmiştim. MHP’nin daha net ve nispeten rahat, AKP’nin ise henüz belirsiz ve hayli rahatsız pozisyonuna işaret etmiştim. İki partinin ayrı ayrı gireceği anlaşılan seçimde, genel ittifak tercihinin aynı kalacağı defalarca teyit edilmiş durumda. Yani bu blok, iç dengesi yeniden kurulmak üzere, şimdilik yerinde duruyor. Siyasi gündemin güncel tablosunu tamamlamak için, elbette muhalefet cephesine de bakmak gerek. Peşinen söylemek gerekirse, bu tarafta zaten kararlı biçimde hiç oluşamayan blok görüntüsünden yine eser olmadığı anlaşılıyor. Belki temas ve pazarlıklar, bazı nokta hedeflere dönük ayrıntılı görüşmeler konusunda yoğun bir hareketlilik var ama bir ortak muhalefet stratejisinin izi görülmediği gibi, niyetin varlığına ilişkin bir kanıt da yok.
Önce, üzerinde siyasi gündemin şekilleneceği zemine bir bakalım. Ekonomik krizin rakamlara ve hayata yansıyan sonuçları giderek belirginleşiyor. Mevcut duruma ilişkin tespitler ve yakın geleceğe ilişkin öngörüler sert bir durgunluğa ve küçülmeye işaret ediyor. Buna karşılık, iktidarın sorunla baş etmek yerine etkileri kontrol altına alma konusunda şimdilik başarılı olduğu görülüyor. Bu stratejinin seçime kadar değişeceğine dair bir işaret de görülmüyor, hatta başta inşaat sektörü olmak üzere, bazı seçilmiş alanlarda kurtarma, kollama hamleleri için gevşemeler yapılacağı anlaşılıyor. Dış politika gerilimlerinde, özellikle ABD-AB ilişkilerinde de iktidar hayli rahatlamış gibi. Yıllardır bir efsaneye dönüşen “siyasi yumuşama”, normalleşme beklentisi ise yine gündemde. Ancak, KHK’lıları mesleklerini yapamayacak ve açlığa mahkum edecek düzenlemelerin mecliste görüşülüyor, gözaltıların hız kesmeden devam ediyor olması, bu iddia ve beklentilerle pek uyumlu durmuyor.
İkinci olarak, yerel seçimler hakkındaki genel inanışların bu seçim özelinde ne kadar geçerli olduğuna bakalım. Çok yaygın ve haklı gerekçeleri olan inanışa göre, Türkiye’deki mevcut dengede ve bilinen örneklerde muhalefetin yerel seçimlerde iktidar partilerine nazaran daha avantajlı olduğu düşünülür. MHP’nin geleneksel olarak büyük şehirlerde zayıf olması, AKP’nin de son seçimlerde belirgin biçimde büyük şehirlerde gerilemesi bu kanaati güçlendiriyor. Ayrıca, yerel seçimlerde genel seçimlerden farklı olarak blok siyasetini kıran yerel dinamiklerin daha belirleyici olması da muhalefetin avantaj hanesine yazılıyor. Fakat, bazı örneklerle doğrulanmış olsa da, bunlar garanti içeren durumlar sayılamaz. En başta, yerel dinamiklerin ve parti teşkilatlarının daha belirleyici olduğu yerel seçimlerde ittifaklar, muhalefet ortaklıkları yaratmak çok daha güç. CHP’de parti içinde büyük bir yarışa neden olacak hareketliliğin şimdiden başlamış olması, ittifak işinin zor olacağını gösteriyor.
Muhalefet partilerinin birlikte davranması, genel olarak veya bazı noktalarda ittifak kurabilmesi ve daha önemlisi ortak bir siyasi gündem yaratabilmesinin önündeki engeller de azalmadığı gibi, giderek artıyor. İktidar partileri tarafından yürütülen kampanyalara direnemeyen, olası suçlamalardan bile aşırı ürken muhalefetin yan yana durmak konusundaki mahcubiyeti hiç azalmıyor. Özellikle HDP’nin yalnızlaştırılması konusunda, sertleşme de, yumuşama beklentisi de benzer sonuç veriyor, muhalefet cephesinde bozulmaya yol açıyor. Nasıl davrandıklarına bağlı olmaksızın hiç kurtulamadıkları “şer cephesi” suçlamasının gölgesinden çıkamayan muhalefet partileri, her biri ayrı ayrı “uçuruma sürüklenen ülke” tarif etse de, ortak – en azından yakın – bir muhalefet dili kuramıyor. İttifak ve ortak davranma zeminlerine darbe vuran manipülatif haber ve bilgi akışında da, iktidar sözcülerine iş bırakmayacak hamleler muhalefet partilerinden çıkıyor.
Yerel seçimlerde muhalefet partilerinin ortak sayılabilecek hedefi, iki önemli sonuçla işaret ediliyor. Birincisi iktidar partilerinin toplam oy oranının ciddi biçimde geriletilmesi, ikincisi de bazı önemli ve sembol belediyelerin iktidarın elinden alınması. Bu hedefler, Bahçeli tarafından açıkça dile getirildiği gibi, iktidar açısından da bir meşruiyet tartışması açacağı için engellenmesi gereken riskler olarak görülüyor. Elimizde en güncel veri olan 24 Haziran seçim sonuçları, sayısal (teorik) olarak bu hedeflerin ve risklerin gerçekçi olabileceğini söylüyor. Örneğin, AKP ve MHP’nin ayrı ayrı seçime giriyor olması yüzünden İstanbul ve Ankara’da AKP’nin tek başına çoğunluk sağlaması artık mümkün değil. Fakat, herhangi bir muhalefet partisinin de, tek başına bu yarışı kazanması neredeyse imkansız. Yani, bir tür ittifak formülü oluşturulamadığında teorik ihtimal aslında yok hükmünde. Genel oy tablosu açısından da, AKP ve MHP’nin ayrı ayrı seçime girmesi – MHP’nin kendisini biraz iktidardan ayrıştırarak aldığı pozisyonla birlikte – blok tercihine yansımayan bir tablo üretebilir. Veya iktidarın desteğindeki erime, yeni bir tartışmayı tetikleyecek dramatik sınırın altında kalabilir.
Son seçimlerde, hep “şapkadan yeni bir tavşan çıkartması” beklenen iktidar, bu beklentinin tam tersini yaparak, ortaya sadece boş şapkasını koymakla yetindi: “Yeni tavşan filan beklemeyin, şapka bu ve başka da seçeneğiniz yok” diyerek seçimleri aldı. Bütün eleştirilere rağmen – ki hemen hepsi son derece haklı ve aslında ortada bir beceri yok – biraz da kendiliğinden muhalefet cephesi, sonuç alamasa bile şimdiye kadar daha hareketliydi. Şimdi, hem yenilgi yorgunluğundan, hem de daha dar ihtiyaçlara odaklanıldığı için ortak bir muhalefet hareketliliği pek görülmüyor. Uzun zamandır teşkilatlarda birikmiş ikbal yatırımlarını cevaplama sıkıntısı yaşayan ve motivasyon krizinden hâlâ çıkamamış CHP’nin, muhalefet ortaklığının lideri olup olamayacağını ve kalan zamanın bunu örgütlemeye yetip yetmeyeceğini göreceğiz. İktidarın kendi seçmenine uyguladığı “seçeneksizlik” baskısını, muhalefet seçmeni için tekrar etme hevesi de, hüsrana neden olabilir. İlk seçimini ucuz atlatan ama ikincisinde varlık mücadelesi verecek olan İYİ Parti, ağır kuşatma altındaki kan kaybını durdurmak zorunda olan HDP, beklenen ivmenin ve “dip dalga” beklentisinin çok gerisinde kalan SP’nin de, kendi önceliklerini bir kenara koyabilecek dirayeti göstermesi kolay değil. Kağıt üzerindeki avantajlara, yerleşik kabullere fazla bel bağlayanlar için sürprizler yaşanabilir. Tek başına kazanmayı deneyenler, birlikte yenilgiyi tadabilir.
Yazarlar
-
Taha AkyolTürk-Rus-Çin ittifakı? 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTektonik Kırılmalar: Liberalizmin Tasfiyesi ve Müslümanlar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDemokrasinin içerideki ve dışarıdaki dinamikleri 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERBolsonaro’nun tarihi mahkûmiyeti 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayÇin yoksulluk tuzağından nasıl çıktı? 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKültürel hegemoni savaşı: Türkiye’ye bak, Amerika’nın geleceğini gör 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet farkında mı? 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞUR“Bize bir ömür daha lazım…” 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCHP’liler için bir seçimlik başarı mı, Türkiye’nin demokratik dönüşüm mü? 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunStalin ‘Huzur Türklükte’ demiş! Cidden mi? 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCHP’ye kayyım davasında AK Parti’nin eli var diyen yok ki… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖzgür Özel ve siyasi drama… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanTopunuz bir İspanya Başbakanı kadar olamadınız... 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluZeytine ağıt 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünyayı çılgınlar yönetiyor; akıllı olmak gerek… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciKalıcı fakirlik ve pahalılık 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYeni Diyanet İşleri Başkanı 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAltın ve boksit madenleri, elektrik, kahveci… Yeni bir el koyma mı geliyor? 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİç Sömürge: Gücün İçeriye Yöneldiği Karanlık Düzen 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANTürkiye kötüye gidiyorsa AKP’nin oyu neden yüzde 30 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan’ın bütün akbabaları aşkına 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTeflon siyaset 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Al sana misilleme”… 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEskinin Öldüğü, Yeninin Henüz Doğmadığı Bir Dönem.. 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSınırsız küstahlığın sınırları; acziyetin sınırsızlığı 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluHukuksuzluktan daha pahalı bir nesne yok 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“BACASIZ SANAYİ” ALARM VERİYOR… 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalCharlie Kirk cinayeti ve ‘radikal sol’ 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANGerilimle yönetmek ya da gerilimi yönetmek 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKKıyamet saatini durdurmak 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUTürkiye’nin Kürt Sorununu çözecek yaklaşım neden Suriye’de uygulanmasın? 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞGürsel Tekin konusunun pek konuşulmayan tarafı 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'nin umudu eğitim: Cumhuriyet’in en önemli başarısı, bugün sınav usulsüzlüğü ve fırsat eşitsi 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.08.2025
17.08.2025
17.08.2025
21.07.2025
6.07.2025
30.06.2025
27.05.2025
6.04.2025
23.02.2025
16.02.2025