Melih ALTINOK
Son dönemde Türkiye'de "barış" kadar içi boşaltılan bir kavram yoktur sanırım. Bir dönem adında "barış" da geçen partinin yöneticileri ve vekilleri, ellerine aldıkları siyasi temsil kabiliyetini buruşturup çöpe atıveriyorlar. Savaşı, silahlı mücadeleyi, taleplerini, hedeflerini gerçekleştirmek için meşru bir araç gibi pazarlıyorlar.
Kimi Kandil'in komutanlarının bir rest uğruna ölüme gönderdiği militanın cenazesine katılıp "tüm seçmenleri için de aynı akıbeti arzuladığını" göğsünü gere gere ifade ediyor. Alkış bile alıyor. Bir diğeri seçmenlerine, meşruiyetini borçlu olduğu sandığı kuran ve iradesine saygı gösteren demokratik sisteme karşı sokakta örgütlenmesi için açıkça çağrı yapıyor.
Haydi, iradesini doğrudan hareketin silahlı kanadına teslim ettiğini gizleme gereği bile duymayan mazbatalı askerlerin emir komuta zincirine uygun bu tavırlarına şaşırmıyoruz diyelim. Peki, sivil alanın göbeğinde yer alıp varoluşunu insanlığın ortak birikimi evrensel değerlere borçlu olanların barışı sinsice araçsallaştırmalarına ne buyrulur? Kamu yayıncılığı yaptığını söyleyen bir gazeteci, insan hakları aktivisti ya da akademisyen için bu durum affedilecek bir suç mudur?
Yo gemi azıya alıp, çocuk yaştaki kızların, erkeklerin canını açıkça savaşa pazarlayanlardan bahsetmiyorum sadece. Asıl tehlikeli olanlar, insanlık tarihinin savaşa karşı soylu ve asil mücadele yöntemlerini kullanarak, barışı ideolojilerinin zaferi için bir kalkan gibi kullanan "canlılar!"
Katile lojistik destek
Evet, barış mücadelesinin önemli direnişlerinden biri olan "canlı kalkanlardan" bahsedeceğim. Bu kavramı duyunca, aktivistlerin bir çatışma ya da savaş ortamında, okul, hastane gibi yaşam alanlarında sivillerin zarar görmesini engellemek için bedenlerini siper ettikleri pratikler akla geliyor. Gandi'nin ya da 1 milyondan fazla insanın hayatını kaybettiği ABD'nin Irak işgali sırasında enternasyonalistlerin bu konudaki pratikleri insanlık onurunu yücelten eylemlerdi.
Son dönemde Türkiye'de yaşanan çatışmalar esnasında kimi zaman telaffuz edilen canlı kalkan eylemleri ise adeta çatışmanın taraflarından birinin lojistik gücü olarak vazife görüyor. Örneğin PKK'nın geçtiğimiz günlerde zaman ayarlı mayın patlatması sonucu hayatını kaybeden 13 yaşındaki Fırat Sımpıl'ı ya da örgütün yol kontrolünde öldürdüğü 26 yaşındaki hekim Abdullah Biroğlu'nu düşünelim.
PKK bu iki cinayeti de açıkça üstleniyor. Devlet de hâkimiyet alanındaki bu terör saldırılarının ardından sorumluları yakalama görevini yerine getirmek için güvenlik güçlerini harekete geçiriyor. İşte bu noktada birileri inisiyatif alıp faillere ve bağlı bulundukları örgüte yönelik, yargısal soruşturma sürecinin bir parçası olan operasyonları engellemek için "araya" giriyor.
Allah aşkına söyleyin, dünyanın neresinde biri çocuk diğeri genç iki sivilin katillerine yönelik devletin yasal ve meşru operasyonunu engellemeye çalışmak "canlı kalkan inisiyatifi" olarak tanımlanabilir.
İnsan hakları literatüründe tanım da net, pratikler de. Canlı kalkan, siviller ve onların yaşam alanları hedef alınınca devreye girendir. Güpegündüz, çocukların, yaşlıların, kadınların dolaştığı kent merkezlerine roketlerle, kalaşnikoflarla, el bombalarıyla gelenlere yataklık eden değil. Doğru, bedenlerini, sivillerin kullandığı sokakları, caddeleri kapatan, halka hizmet veren kamu binalarını sarıp ateş altına alanlara siper edenlere kalkan denir ama insan, hatta canlı denilemez.
Sahi, neden PKK'nın saldırdığı sivil hedeflere de canlı kalkan olacak gerçek barış aktivistlerini göremiyoruz?
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019