Melih ALTINOK
Geçen salı, Hopa’da ölen Metin Lokumcu için düzenlenen protestolara katılan ve tutuklanan öğrencilere destek için bir yazı yazdım.
Sabah gazeteye geldiğimde interneti açınca bir baktım ki ortalık yıkılıyor. Küfürler, akla ziyan çıkarsamalar gırla gidiyor.
Yo Metin Lokumcu’dan bahsetmeme ya da “anarşik” gençleri desteklememe kızan “bildiğimiz” faşistler değildi hoplayanlar.
Enerjilerini Hopa olaylarının kamuoyunda hatırlanmasına vakfeden ve bu olaydan bahsetmeyenleri “yandaş” olarak lanetleyen solcumsular var ya, işte onlardı kızanlar. Tabii her zamanki gibi aralarında, artık Taraf’a ve yazarlarına saldırmak için uyandıklarına enikonu inandığımız zavallılar da vardı.
Kimi rahat klavyesi başında cezaevindeki mağdurlar için söz alıp “size mi kaldı devrimcileri desteklemek” diye haykırıyordu.
Çoğunluğu ise yazımda tutuklu öğrencileri sayarken yanlışlıkla Metin Hoca’nın adına yer vermiş olmamı eleştiriyordu.
Evet, hata yapmıştım. Artık dikkatsizlik mi dersiniz, yoksa yazarken aklımda Metin Lokumcu olduğu için yazıda yanlışlıkla Metin Hoca’nın da adına yer vermeme neden olan bir lapsus mu, neticede hataydı işte. Twitter’da da hatam için özür diledim.
Ama ne olmuştu da savundukları bir konuda kendilerine destek veren bir yazara, fahiş sayılabilecek bir hatasından ötürü gençlerin tutuklanmasını savunan devletlûlardan esirgedikleri kinlerini kusuyorlardı?
Nasıl, bu hatayı daha fazla okunmak amacıyla reklam mevzuuna getirecek kadar alçalıyorlardı.
Metin Lokumcu’yu tanımadığımı “bile” iddia edebilecek yüzü nereden buluyorlardı? Lokumcu’yu kaybettiğimizde tv programlarında ve yazılarımda, Vali’nin ve Emniyet Müdürü’nün görevden alınmasını istediğim halde sırf Başbakan’ın istifa etmesi saçmalığını dillendirmediğim için beni devlet ağzıyla konuşmakla itham edenler yine kendileri değil miydi?
“Teknik” dedikleri halde hatamı, gazetedeki “fikrî şeflerime” (Belge saygı duyduğum bir isimdir ancak ne şefimdir ne pirim) ya da “orta sınıf” ailemden (anne duyuyor musun) sirayet eden özlemlerimle ilişkilendiren makaleleri ise mizahçılara havale ediyorum. Ama peki şu yorumun muhatabı hangi meslek sınıfıdır Allah aşkına, bir bakın.
“Size göre Lokumcu, Ankara’da tutuklanan öğrenciler kadar suçlu bir kişi. Yanlış falan yok, düşmanlıkta eşitleme var!”
Çıkarsamasıyla, Eco’nun yıllardır dalga geçtiği “post hoc, ergo ante hoc” (bundan sonra, demek ki bunun nedeni) ilkesiyle tescilli Rönesans hermentiklerini bile kıskandıran tapınak şövalyesi bu arkadaş şunu diyor özetle:
Destek verdiğinizi söyleseniz de, tutuklu öğrencilerle Lokumcu’nun adını yanlışlıkla olsa bir arada zikretmeniz, onun da “suçlu” olduğuna dair bilinçaltınızın ve politik tutumuzun bir yansımasıdır.
Vay arkadaş, ne diyeyim. Hay bedavadan psikanalizine kuvvet, dedenin aşırı yorumuna da rahmet!
Konuşmacı kürsüye çıkarken sendelediği için kıkırdamak, konuşmasının içeriğini de bunun üzerinden değerlendirmek gibi ahmakça bir şey bu. Ama fazlasıyla “kötülük” içermediği anlamına da gelmiyor.
Bahsettiğim kişisel bir mağduriyet hikâyesi de değil. Bırakın Taraf yazarlarını, okurlarının bile maruz kaldığı akla ziyan kuşatmanın karakteristik bir örneği olduğu için üzerinde duruyorum.
Çünkü Ahmet Altan’ın, Yasemin Çongar üzerinden Taraf’ı yıpratmak üzere hazırlanan sahte maillerinAydınlık’ta ele geçirilmesi üzerine söylediği gibi “Sahte mailden, sahte dürüstlüğe kadar her şeyin sahtesi mebzul miktarda dolaşıyor çevremizde”.
Yine Altan’ın dediği gibi, “Allahtan bu ülkede kötülüğe eşdeğer bir zekâ yok” ama yine de bu ahmakça linç kampanyasına dikkat çekmek zorundayız. Zira “Eğer öyle bir zekâ olsaydı, bu kötülük potansiyeli bizi mahvederdi”. Buradaki “biz”in, şeffaflık, adalet, özgürlük ve refah isteyen Türkiyelilerin büyük çoğunluğu, kısacası reform süreci olduğunu hatırlatmamıza gerek yok sanırım.
Hakikaten, sahte mailler yayımlansaydı kaç tane solcumsu bu iddianın ahmaklığını sorgulamadan “Yaaa, bakın Başbakan’dan mail yoluyla talimat alıyorlarmış” diye üstüne atlayacaktı bir düşünün.
Son yıllardaki yaşan yarılmada solun büyük kesiminin tuttuğu safın yegâne ideolojik dayanağı işte anlattığım bu örnekteki gibi kolektif bir delilikten başkası değil.
Gelecek nesiller, darbecilerin, statükocuların yani işkencecilerin gazeteleri ve internet siteleri bürolarında üretilen akla ziyan komploları, dedikodularını konuşacaklar.
Tarih, müzmin muhalifliğin esrikliğiyle, “çevredekilerin” yani kendilerinin yanında saf tutan dostlarına karşı bunları kullanmakta gözünü bile kırpmayan, solcumsuların sefaletini farelerin kemirici eleştirisine de bırakmayacak kuşkusuz.
Bu linçten sakınmak, cemaatin çirkin ördek yavrusu ilan ettiklerinden sayılmamak için kırk dereden su getirip karnından konuşan ve yiğidin hakkını veremeyen dilsiz şeytanları da elbette.
O güne dek demokratlara en çok lazım olan şeyse, alçakça bel atı vuruşlara ve bu kolektif deliliğe karşı durmalarını, gün gibi ortada olan gerçekleri bıkmadan usanmadan tekrar edebilmelerini sağlayacak sabır.
Ya sabır.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019