Abdurrahman Dilipak
Dolar tırmanışını sürdürüyor. Herkes soruyor, şimdi ne oldu da Dolar ve Euro ve bu sisteme bağlı dövizler çıldırdı. Gerçek şu ki, Türkiye uluslararası sitemin saldırısı altında. Bu saldırıların daha bir süre devam etmesi bekleniyor. Yönetim ve toplum direniyor.
Restleşmeler devam ederken, bir yandan da gerilimin daha fazla artmasını engellemek için dirsek teması korunuyor. Önümüzdeki günlerde Türkiye’den Adalet, İçişleri ve Enerji Bakanlıklarını temsilen bir heyet ABD’ye gidecek. Telefon diplomasisi devam ediyor.
Sistem sadece Türkiye’ye saldırmıyor. İran’a da saldırıyor, Venezuela’ya da. Topyekûn saldırıya geçitler. ABD petrol şirketleri petrol fiyatlarını düşürerek Venezuela gibi geliri petrole bağlı ülkeleri krize sokabiliyor.. ABD Türkiye’de Dolar sopasını kullanıyor, Venezüella ve İran’da petrol sopasını.. Bazı ülkelerde terör sopasını kullanıyor.
Dünya bugün düne göre daha zor bir eşikte.
CHP’nin derdi başka. Zaten onların Türkiye diye bir meselesi yok. İktidar ne der ya da ne yaparsa tersini söylemeyi ve yapmayı siyaset yapmak sanan bir muhalefet var.
CHP zaten bugün kendi parti içi muhalefeti ile başı belada.
Delege sayısının yarısından fazlası kongre istemediği için genel merkez kongreye hazır dedi, ama parti içi muhalefet geri adım atmıyor. Yeni bir kongre talebi mümkün. Ama zaten bu sayı ile kolaylıkla seçimsiz tüzük kongresi toplanabilir. Tüzük değişikliği ile yerel seçimlerde aday belirlemek için genel merkezin yetkisi sınırlandırılıp, bu konuda ön seçim şartı getirilebilir. Başka değişiklikler de gündeme gelebilir.. Zaten böyle bir değişikliğin ardından Kılıçdaroğlu’nun süngüsü düşer. Belki istifa da edebilir ve parti delege talebi ile ya da zorunlu olarak yeniden kongreye gidebilir.
Bu sonuç bile CHP’de taşların yerinden oynamasına yetti. “Gerekli sayı yok” açıklaması gerçeği tam olarak ifade etmiyor. Gerçek şu: Parti içi muhalefet 622 delege talebi gerekli idi biz 630 belge verdik diyor. Genel Merkez 569 belge geldi diyor. Genel Merkeze göre 31 delege belgesini geri çekmiş.
Gelinen noktada ya mahkemelik olacaklar ya da yeni bir hamle söz konusu olacak.
Parti içi muhalefeti umutlandıran şey, kongre talebinde bulunan kişilerin tamamına yakın kısmı aktif delege. İmza vermeyenlerin yarısı, yani delege sayısının dörtte biri milletvekili ve Genel Merkezdeki Kılıçdaroğlu tarafından atanan parti kademesindeki üyeler.
Eğer yerel yönetimlerde başkan ve delegeleri genel merkezdeki bu Kılıçdaroğlu seçemeyecek olursa, delegelerin salt sayısını bırakın, üçte ikiye yakın kısmı saf değiştirebilir.
Yani Kılıçdaroğlu’nun direnme şansı yok. Kılıçdaroğlu gerçeği görüp, daha fazla “istenmeyen adam” görüntüsü vermek istemeyebilir. Ama direnmeye karar verirse kriz bayramdan sonra daha da derinleşebilir. Eylül ayında bir tüzük değişikliği kongresi düzenlenebilir.
CHP’nin işi zor. Erdoğan “idam ile ilgili Anayasa değişikliği gerçekleşirse ben hemen onaylarım” diyor. Bunu başından beri söylüyor. Tabi, bunun için Anayasa değişikliği gerek. AK Parti ve MHP’nin oyu buna yetmiyor. İyi Partiden ses yok. CHP sazan gibi atlıyor. Zaten CHP, HDP’ye verdiği örtülü destek sebebi ile eleştiriliyor. Yani sabıkalı. Bu çıkışı ile terör ve darbeye karşı geniş kitleler tarafından gözden düşmeye devam edecek.
Kongre açısından en sorunsuz parti AK Parti. Hatta bu kongreden güçlenerek çıkacaklar. CHP’de kongre kriz vesilesi. İyi Parti kongreye genel başkanını değiştirmek için başladı ama muhaliflerin istifası ile “malumu ilam” anlamında bir kongre gerçekleştirilecek. İyi Partide bir bölünme olup olmayacağını önümüzdeki aylarda göreceğiz. Yerel yönetim seçimlerinde aday belirleme ve seçim sonuçları ile ilgili ciddi tartışmalar yaşanması bekleniyor.
Tabi Genel Başkan grup üzerinde etkin bir rol üslenemeyecek. Parti grup başkanı bir milletvekili olacak. Dolayısı ile İyi Parti’de iki başlı bir yönetim söz konusu.
Bu arada İyi Parti’deki çözülme devam ediyor. Ben önümüzdeki günlerde yeni sürpriz istifaların olabileceğini düşünüyorum. Mesela Ersönmez Yarbay ve o çizgide olanlar bakalım ne yapacaklar. Kongreye katılacaklar mı?
Türkiye bayram haftasına girerken birçok bakımdan kritik bir eşikte bulunuyor. 3 partide kongre havası hakim. İnce iddialarından vazgeçmiş değil. Süreç Kılıçdaroğlu’nun aleyhine gelişiyor.
İyi Partide ne olacağını kongre sonunda göreceğiz.
AK Partide genel merkez kadrolarında büyük ölçüde bir değişim bekleniyor.
Öte yandan Türkiye ve ABD birbirini test ediyor. Kimse geri adım atmıyor. Ama her iki tarafta da çözüm için çaba gösteren lobiler var.
Ben Türkiye ile ABD arasında çözümün kolay olmadığını düşünüyorum. Bronson, FETÖ, PKK, Irak ve Suriye politikaları, İsrail (Kudüs ve Gazze) ABD’nin Suriye ve Irak’ta kendine bağlı bir askeri güç oluşturma ve bir Arap koridoru ile Türkiye ile Arap ülkeleri arasında bir koridor açma çabaları, hepsinin bir anda çözülmesi mümkün değil.
Özellikle Dolar krizi sürecinde yaşananlar, Türkiye’yi bir yol ayırımına getirmiş bulunuyor. BRICS, Şangay, NATO, AB ve ABD ile ilişkiler, NATO, BM, Türkiye’deki Amerikan üsleri konusunu yeniden değerlendirme konusunda geri dönülmez bir yere doğru itiyor.
Türkiye nükleer santral yapımından, Kanal İstanbul’dan, 3. havaalanından, savunma sanayiinden vazgeçmeyecek. Uluslararası ticarette kullanılacak ortak bir para biriminin hayata geçirilmesinden, dünya 5’den büyüktür iddiasından vazgeçmeyecek.
Türkiye’nin daha fazla oyalanmaya ve aba altında sopa gösteren tehditkâr açıklamalar konusunda tahammül sınırlarının sonuna geldiği de açık bir gerçek.
Türkiye ile ilişkileri daha fazla germenin, ABD ve AB ülkelerinde başka sıkıntılara yol açacağını, “fincancı dükkânına giren fil misali” sağa-sola saldıran Trump da öğrenecektir bir gün. Ya da birileri ona öğretecektir. ABD’deki iç gerilim böyle devam edecek olursa bir 11 Eylülün uzak bir ihtimal olmadığını da görmek gerekir.
İçerideki işbirlikçiler de ABD’ye güvenerek meydana çıkacak olurlarsa onlar da ABD ile birlikte bedel ödemek zorunda kalacaklarını, halkın Batılıların intikamını önce kendilerinden alabileceğini bilmeleri gerekir.
Selam ve dua ile.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları










































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2025
3.08.2025
26.08.2024
5.08.2024
4.06.2024
27.05.2024
20.05.2024
5.05.2024
29.04.2024
22.04.2024