Abdurrahman Dilipak
Hep diyordum: “Selahaddin’in çocukları, Haçlı ordusuna asker olmayacak”. Ve bugün gelinen noktada, oyun bütün çıplaklığı le ortaya çıkınca çözülme başladı.
Yıllarca “bizi bize kırdırdılar” Aynı ülkenin çocuklarını, Türk-Kürt, Alevi-Sünni, Sağ-Sol diye birbirimize karşı kışkırttılar ve bizim çocuklarımızın kanları ve gözyaşları üzerine kendilerine iktidar ve servet ürettiler.
Bir sağdan, bir soldan öldürdüler ve parmak izi silinmiş kanlı silahlarını, karşı kampın mahallesine attılar. Aynı silahla sağ ve sol kahvehaneleri taradılar. Akıllanmadık!
Hep söylüyorum: Bunların kadrolarında şeyh de var, fahişe de.. PKK da bunların DEAŞ da, BÇG de bunların FETÖ de! Daha başkaları da var. Dini, mezhebi, tarikat, etnik kimlik, ideolojik, politik, felsefi ve vicdani kanaat farklılıklarına sahip herkesi birbirine karşı düşman ettiler. Şeytan birilerimizi din diye, birilerini ideoloji diye, birilerini demokrasi, insan hakları, özgürlük diye kandırdı ve birbirine kırdırdı.
Soğuk savaş dönemi bu cinayetlerle doludur.
Çok güzel marşlarımız ve sloganlarımız vardı.
Kuşkusuz şeytanın varlığı günah işlememizin gerekçesi ve bahanesi olamaz. Şeytan damarlarımızda dolaşıyor. Şeytanın işbirlikçileri her yerde.
Kürt halkına zulmedenler de, Kürt halkını bu zalimlere karşı isyana teşvik edenler de aynı çevrelerdi aslında. Hani şu “Tavşana kaç, tazıya tut” dedikleri kirli oyun. Kontrollü bunalım stratejisi dedikleri şey.
Ermeniler üzerinde de aynı oyun oynanmadı mı?
Bugüne gelelim, Sufi, Şii ve Vehhabileri birbirine karşı kışkırtan ve bu maske arakasına saklanıp, ötekileri tekfir edenler de bunlar değil mi?
Kaç kez oldu aynı delikten yine sokuluyoruz.
Trump’ın son çıkışı artık sağır sultanın bile duyduğu gerçeği bir kez daha en yüksek perdeden ilan etti.
DEAŞ, PKK, PYD farklı yapılar değil. Artık batılı yazar-çizerler de bunu daha yüksek bir ses tonu ile ilan ediyorlar.. PKK da, PYD de, DEAŞ da aslında ABD’nin bölgedeki Truva atından başka bir şey değil.
3 PKK’lı örgüt liderinin ABD tarafından kara listeye alınması, sadece Türkiye’ye verilen bir mesaj değil, aynı zamanda, “kızım sana söylüyorum, gelinim sen dinle” kabilinden örgüte verilen bir mesaj oldu. ABD aslında şunu söylüyor: “40 yıldır seni destekliyorum, besliyorum, silahlandırıyorum. Sen benim bölgedeki ucuz asker depom, sıçrama tahtam, işbirlikçim olacaktın. 40 yıldır bunu beceremedin. Şimdi benim sana bölgede yeni bir yapılanma için ihtiyacım var. Bu kadar parayı ve silahı sana boşuna vermedim. Şimdi bana asker olacaksın. Ve benim adıma, benim için benim gösterdiğim düşmanlarımla savaşacaksın. Yoksa defterini dürerim.”
Suriye Demokratik Güçleri yapılanması, PYD, aslında PKK’nın ABD askeri olması için örgütlenmiş yapılardı.
Afrin bozgunundan sonra ABD bunlarla bir yere gidemeyeceğini gördü. Tam da umudunu Arap NATO’suna bağlamıştı ki, o da Kaşıkçı olayı ile çöktü. O olsaydı, SDG üzerinden PYD’yi bu yapının içine sokacaktı.
Yani PKK’ya verilen yeni rol, ABD’nin bölgede paralı askeri olmak. İsrail’in varlığı ve güvenliği için fedai olmak..
Oysa Filistin topraklarında örgütlenen öncü Marksist eğitim kampında eğitim alan Kürtler PKK’yı örgütlemişlerdi. Kürt halkının bağımsızlığı ve Sosyalist bir devrim hayali ile emperyalizme savaşmak için eğitiyorlardı.
Tabi bu şekilde Filistin davasını Sosyalistlere emanet ederek, Müslüman dünyanın Filistinle yakınlaşmasını bu şekilde engellemiş oluyorlardı. Öte yandan; ABD ve İsrail, kendi düşmanlarını elleri altında tutuyorlardı. Yani Marksist görünümlü bir örgütle, ABD ve Siyonistler bu kadroları, bölgedeki hükümetleri baskılamak, korkutmak için kullanıyorlardı. Böylece Komünizme karşı bölgedeki halkları, aşiretleri ve yönetimleri kendi yanlarına çekecekler, onları silahlandıracaklardı.
PKK zaten ta işin başında başka kirli planlar için örgütlenmişti. Giderek taşeron örgüt haline geldi. Bugün gelinen noktada Marksist görünümlü bir örgüt olarak PKK üzerinden adeta Kürt gençler haçlı ordusuna asker yapılmaya çalışılıyor. Marksizm adı kullanılarak Kapitalizme ve Emperyalizme tetikçilik yapmak için göreve çağrılıyor. Kürt halkının özgürlüğü ve geleceği bu işin aldatmacası. Bu iş DEAŞ’ın Hilafet devleti kadar yalan.
Trump’ın son çıkışı ile bu gerçek bir kez daha gün yüzüne çıktı. Örgütün içindeki kripto isimler, ABD’nin yanında yer alacaktır. Birileri İngiltere, İsrail, Almanya, Fransa, Vatikan ya da diğer batılı ülkelerle iş tutacaklardır.
Mesela Rusya ile iş yapan isimler de vardı. Onlar da kendi saflarını seçecekler. Kimileri kaçacak, kimileri infaz edilecek, kimileri ortadan kaybolacak.
PKK tarihinin en büyük krizi ile karşı karşıya. Tabi HDP de bu krizden nasibini alacak. CHP de bu saatten sonra HDP ile flört etme konusunda daha dikkatli davranacak.
AK Parti süreci doğru okur, milletvekili seçiminde aday belirlemedeki yanlışını tekrarlamaz, seçmenin karşısında halkın nezdinde “Sabıkalı” “Şaibeli” bir takım isimleri çıkartmazsa o zaman sonuçlar hakkında daha iyimser olabilir. Değilse, mevcut teşkilat, milletvekili, kayyım, aşiret ilişkisi ile bölge halkını yeniden umutsuzluğa, çaresizliğe, küskünlüğe mahkûm edebilir.
PKK, PYD, HDP tabanının önce bu şoku atlatması gerekiyor. Ardından, örgüt içinde başlayan tartışmanın seyri, örgüt içindeki hesaplaşmalar, suçlamalar, para ilişkileri, ajanlık suçlamaları hepsi birbiri arkasına gelecek.
Sonuç: Selahaddin’in çocukları Haçlı ordusuna asker olmayacak!
Yazarlar
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.08.2024
5.08.2024
4.06.2024
27.05.2024
20.05.2024
5.05.2024
29.04.2024
22.04.2024
2.06.2022
7.03.2022