Abdurrahman Dilipak
“Beka” ne demek. Sonsuzluk, ölümsüzlük.
Baki olan sadece Allah’tır! “Küllü nefsin zaigatül mevt”; Her nefis ölümü tadıcıdır.
Bizim “Ömrün sonu” dediğimiz şey, ya da “Ölüm” dediğiniz şey “Ecel”dir. Ecel ise “ertelenmiş zaman” demektir. Bir şeyin başı varsa sonu da vardır. “Ezeli” olmayan hiçbir şey “Ebedi” de olamaz. “İbadet” denilen şey ezeli ve ebedi olanın önünde boyun eğmektir.
Müslüman aklında “Beka sorunu” diye bir sorun olamaz. Maksat bu olmasa da, son zamanlarda “Modern bir galatı meşhur” olarak hayatımıza giren böyle bir kavram var. Peygamberlerin kurduğu devletler bile hak ile yeksan olmadı mı? Nuh kavminin, Lut kavminin başına gelenleri hatırlayın.
İnsanlık “Baki” değil ki, insanların yaptıkları, onların eseri olan şeyler baki olsun!
Hem, batılın tasviri saf zihinleri idlal eder. Korkmayın, “Ecel” gelmeden ne kişi ve ne de devlet yok olmayacak. Her şeyin bir kaderi ve eceli var. Her canlı için takdir edilen bir rızık var. Hiç Kimse ecelinden önce ölmeyecek, ecelinden sonraya da kalmayacak.
Ecel her zaman tam zamanında gelir. Ne bir saniye ileri gider ne de bir saniye geri kalır. İslam dininde, insan her ne sebeple ölürse ölsün, eceli ile ölmüş olur. Ecelin ne zaman geleceğini ise sadece Allah bilir. “Ecel”, haşa bir “Beka sorunu” değildir. “Beka” konusu bir “sorun” olarak da algılanamaz.
Tamam, birileri “Beka” kelimesini “sonsuzluk” değil, “süreklilik” anlamında kullanıyor ama dini kavramları dünyevi işlerimizde kullanırken ihtiyad etmeliyiz. Çünkü kavramları yıpratıyoruz.
Eğer devletinizin yücelmesini istiyorsanız, toplum olarak liyakatinizi artırmanız gerek. İşi ehline vermeniz gerekir. Adil olmanız gerekir. “Adalet mülkün temelidir.” Adalet yoksa barış da yok. Adalet ve barış yoksa hiçbir özgürlük güvende olmayacaktır. Allah cahil ve zalim bir topluluğa kurtuluş vermez. Biz kendimizi değiştirmeden de Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecektir.
Türkiye’nin bölünmesini, dağılmasını, işgal edilmesini, çökmesini istemiyorsanız, ona göre davranmanız gerek. O zaman birbirinize düşmemeniz gerek. “Tefrika girmeden bir millete düşman giremez, toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez”.
Bir cihan devletinden geldik, Anadolu’ya sıkıştık. Anadolu doğudan, batıdan, kuzeyden, güneyden işgal edilmişti. Bugünkü sınırlarımız kurtuldu. Ama hâlâ işgalcilerden yakamızı kurtarmış değiliz. Hindistan’ı kaybettik, Endülüs’ü kaybettik. Kudüs işgal altında. Düşünsenize Kâbe bile müşriklerin işgali altında putlarla doldurulmuştu.
Eğer “Beka sorunu” diye bir şeyi tartışıyorsanız, önce biz bu noktaya nasıl geldik onu tartışmamız gerek. Tehdidi hep dışarıda aramak yerine “Biz nerede yanlış yaptık” sorusunu sormamız gerek. Unutmayalım ki, karanlık aydınlığın yokluğudur. Bizi bu tür tehdit ve tehlikelerle karşı karşıya bırakan şey sadece düşmanlarımızın hilelerinin keskinliği değil, kendi cahillik, korkaklık, hainliğimiz sebebi iledir. “Ve gul cael hakku ve zehagal batıl”; De ki! Hak geldi batıl zail oldu ve zaten batıl yok olmaya mahkûmdur. Işık gelince karanlık yok olur. Karanlık sopa ile ya da meydan okuma ile kovulmaz. Karanlığa küfretmektense kalkıp bir mum yakmak her zaman daha iyidir.
Bakınız, bir ülkede haksızlık olmaz değil, ama haksızlığına uğradığınızda hakkınızı arayıp alabiliyor musunuz, yani ülkenizde adalet var mı? Malınız, canınız, namusunuz, aklınız, inancınız, nesliniz güvende mi? Karnınız doyuyor mu? Paranız para mı, yani paranız değerini koruyor mu, ülkeniz saygın mı! İnsanlar inandıkları gibi yaşayıp, düşündüklerini özgürce ifade edebiliyorlar mı? Bunlar varsa, o toprakta insanları, onlar kim olursa olsun, kovsanız da gitmezler. Bunlar yoksa bağlasanız da durmazlar. Önce bu konuda kendimize bakalım, sonra da eksiklerimizi tamamlayıp, bu değerleri güçlendirelim. Biz bunlar olduğu zaman güçlendik, bunları kaybettiğimizde ise çöktük..
Namuslu insanlar namussuzlardan daha cesur değilse, söyleyeyim, bu hedefinize ulaşamayacaksınız. Korkularımız gerçek olacak. Rüşvetçiler, torpilciler, hırsızlar itibar görüyor, erdemli insanlar horlanıyorsa kaybedeceksiniz.
Hem zaten kazanmak ya da kaybetmek, ancak Allah’ın yardımı iledir. Allah, cahil, zalim, fasık, kâfir, münafıklar topluluğuna yardım etmeyecek. Onların işlerini sarp dağlara sardıracak. Onlarla Allah arasında bir perde vardır. Onların dualarını da kabul etmeyecek. O zaman önce Allah’ın yardımının bize ulaşmasını engelleyen şartları ıslah etmemiz gerekiyor. Yoksa işimiz zor.
Bize denmedi mi, zalimlere yardım etmeyin, sonra ateş size de dokunur diye. Partiniz bir zalimi, hırsızı aday göstermiş ve siz Allah’tan korkarak değil, ya da Allah’ın yardımını murat ederek değil, başkalarının dostluğunu ve desteğini gözeterek hırsızlara, rüşvetçilere, torpil yapan ahlaksızlara meylederseniz, ateş size de ve devletinize de dokunur. Allah cahil ve zalim bir topluluğa, onların kendilerine rehber edinenlere yardım etmez. Allah’ın yardımından mahrum olanlar için kurtuluş yoktur.
“Beka” konusu geçmişte de, farklı metinlerle yer aldı. Mesela, “Baki kalan kubbede hoş bir sada” gibi. “Baki” aslında, aynı zamanda şairin adı. Tabi onun da “Abdulbaki” olması gerekiyor! Yine İstiklal Marşında “Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal” dizelerinde “ebed”den söz ediliyor. Burada şair “sonsuza kadar” değil, herhalde “sonuna kadar” demek istemiştir. Bunlar, diğer örneklerdeki gibi bir şair cezbesi olarak da değerlendirilebilir belki! Ama sonuçta iş böyle bir noktaya geliyor.
Mesela “Kader” konusunda, “bu kaderimiz değildir”, “yazdıysa bozsun” “Kaderi değiştireceğiz”, “Kaderime isyan ediyorum”, gibi sözler haddi aşan laflardır.
Bazı sözler ilk duyuşta kulağa hoş gelse de, üzerinde düşününce aslında ne kadar tutarsız olduğu hemen anlaşılacaktır. Ama bir yanlış alenen ve tekrar tekrar söyleyince artık olağan, sıradan, genel kabul gören bir söz halini alıyor. Onun için “Galatı meşhur, belagat-ı fasihadan evladır” denmiştir. Selam ve dua ile.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.08.2024
4.06.2024
27.05.2024
20.05.2024
5.05.2024
29.04.2024
22.04.2024
2.06.2022
7.03.2022
17.02.2022