Abdurrahman Dilipak
İffetli bir kadına iffetsizlik isnat etmek “Haddi lian”ı gerektirir. Bu en büyük günahlardan biridir. Hele bir topluluğun tümünü iffetsiz ilan etmek, bu çok çok daha büyük bir günahtır. Böyle bir isnat, iftira, çoğunluğu gayrimüslim bir topluluk olan, Danimarka’da fuhşiyatın pazarlandığı Sex Fuarı’nda bulunanların tamamını bile “fahişe” ilan etmek “haddi aşmak” demek olur. Peki yıllarca birlikte olduğunuz, birbirimizi tanıdığınız insanlar olarak, birbirimize nasıl böyle bir itham ve iftirada bulunabiliriz! Ümmetin iffet, şeref ve haysiyeti için ömrünü harcamış birine, “topyekûn” böyle bir iftira atarak, onu suçlamak bu kadar kolay mı?
İffetli bir tek kadına bile, o kim olursa olsun, iffetsizlik isnat etmekten Allah’a sığınırım. Bana bu iftirayı atanları ise Allah’a havale ediyorum. Bir hesap günü var, herkesin aklından ve kalbinden geçenlerin, kapalı kapılar arkasında fısıldaşanların işleri ve sözlerinin önlerine konulacağı bir gün!
Fitneyi körükleyen ben değildim...
Peki, 40 kere söyledim, fahişe derken ki kastım bırakın AK Parti’yi veya sözleşmeyi destekleyenleri, hiçbir kadın grubu değil! LGBT yerine söylediğim bir ikame kelimedir “fahişe ve türevleri”. “Papatyalar veya Ak Parti içindeki AKP’liler” derken ise, Ak Partililerin tamamını kastetmediğim ortadadır. Böyle bir iddiadan Allah’a sığınırım.
O yazımdaki “bu fahişe ve türevleri” tanımı yerine LGBT+’yı koyup okuyun bakalım. O zaman sesiniz çıkmayacak. Bu tanımı yaparken, belli bir sermaye grubunun sponsor olduğu, AK Parti içindeki AKP’liler diye tanımlamaya çalıştığım bu grubun nasıl olup da bu LGBT’lilere sahip çıktığı ve bunlara sponsorluk yaptığını anlatmaya çalışıyorum.
Allah’ın “sizi kadın ve erkek olarak yarattım” hükmünü reddederek, “Toplumsal cinsiyet” bayrağı açanları, beni “Cinsel Yönelim” ve “Cinsiyet Kimliği” çerçevesinde “Gender” diye tanımlayıp, nüfus cüzdanına bunu böyle yazanlara karşı ne yaptınız? Benim, Mahmut Topbaş hocaefendinin, Diyanet İşleri Başkanının cinsiyetini nüfus cüzdanına “hissettiği cinsel kimlik” diye kim yazdırdı? Kimsenin sesi çıktı mı? Bütün bir toplumu “Gender” diye kim tanımlattı! Buna kim karşı çıktı, kim!
Topbaş hocaefendi ile birlikte LGBT olarak değil, bunlara eleştirimizi din üzerinden, dini kavramlarla açıklamanın daha doğru olacağı yönünde istişare ettim ve bir gün sonraki yazımda ben de LGBT yerine o ifadeyi kullandım.
LGBTİ+ diye kendilerini tanımlamayıp sokağa dökülenleri kasdettiğim bir ifade ile beni suçlayanlara, bir çift sözüm var: Allah’tan korkun, Allah’tan utanın! Sizin iffet, şeref, namus ve haysiyetiniz için sokaklarda sabahlayan birine karşı nasıl böyle bir iftiraya imza atarsınız!
“Biz eskiden eskiden…” Hatırlar mısınız bir “Dava”mız vardı, hani şu AB, ABD fonları ile tanışmazdan önce, sponsor nedir bilmezken! “Dava adamı” olmak diye bir şey vardı. Darbelerde “davalı” olduk. Şimdi geldiğimiz noktada “davacı”larımız, dünkü “davalı”ların mirası üzerinde oturuyorlar. Bunu da gördük. Hayat insana neler gösteriyor.
Benim dayılarım Hasan Aksay ve Ali Haydar Aksay. 1970’lerde Milli Nizam Partisi’nin kurucularından. Çocukluğum ve gençliğim onların yanında geçti. Yani ben bu “dava”nın içinde en başından beri bulunuyorum.
Ban zaten “müzmin sanık” yani davalıyım. Dava’ya da hep sadık kaldım elhamdülillah. Dava’ma da ihanet etmedim. Hak bildiğim yolda yürümeye çalıştık. “Müftü Mehmet Emin” ve “Hatıp Ahmet”in torunu olarak, Hakkın ve halkın gören gözü, işiten kulağı, tutan eli, haykıran sesi olmaya çalıştım.
İşin en başından beri bu işin merkezinde bulunurken de Anadolu’yu karış karış gezdim. Kim davet ettiyse gittim onlarla konuştuk dertlerini dinledim. Yani hep tabana yakın durdum. Aklı selim ile düşünen insanlar, benim onların aleyhine olacak bir hareket içinde olmayacağımı bilirler.
Dünya, bölge ve ülkemizin bu kadar meselesi varken, birilerinin sun’i bir gündemle ülke gündemini daha fazla bloke etmesine izin verilmemeli. Ben de bu konuyla ilgili artık bir yazı yazmayacağım. Bundan sonrası için eğer savcı davayı açarsa savunmamın detayını da sizlerle paylaşacağım.
Selâm ve dua ile.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.08.2024
4.06.2024
27.05.2024
20.05.2024
5.05.2024
29.04.2024
22.04.2024
2.06.2022
7.03.2022
17.02.2022