Ahmet TAŞGETİREN
Bugün kalb gündemi.
İki gün böyle olsun. Umreden döndük. Hiç olmazsa iki gün o dünyanın esintilerini taşımak isterim.
Aslında hep kalb gündemi. Ve aslında her şeye kalb gündemi ile bakmak. Kalb işçiliği gibi, kalbi yoğurmak gibi, kalbi diri tutmak gibi bir gündem.
“Kalb Allah'ı zikrederek doyuma ulaşır.”
Bu bir Kur'an ifadesi. Allah'ı unutmayarak, her işin ruhuna Allah ile ilişkiyi yerleştirerek.
Allah “Bana kalb-i selim getirin” diyor ebedi yolculuğa çıktığınız zaman. “Perdelenmemiş, hastalanmamış, mühürlenmemiş, taşlaşmamış... bir kalb.” Bunlar da Kur'an'da var.
İslam, yani ölçülerini Allah Teala'nın belirlediği hayat çerçevesi, inancı, ibadeti, bütün insan ilişkileri ile, Allah ile ilişkileri diri tutma amacına yöneliktir denilebilir.
Çünkü o diri olursa her şey yerli yerine oturur, o ilişki diri olmazsa, pörsüdüğü, unutulduğu, yara aldığı, esnediği zamanlarda insan başka dünyalara savrulma riski ile karşı karşıya kalır.
Günde beş vakit namazla mü'min, elleri, yüzü, gözleri, ayakları, kulağı, beyni ile ve bunlardan akan verilerin ulaştığı kalbi ile Yaratan'ın huzuruna “Temiz” çıkma dersini alır. “Huzuruna geldim ve temiz geldim ya Rabbi” der.
Oruca doğru gidiyoruz. Oruçla insan, bedenin en tabii ihtiyaçlarını Allah ölçüsü ile sınırlayarak kalbî bir detoks yaşar. Oruç gerçekte kalb orucudur, kalbe tutturulmayan orucun aç kalmaktan ibaret olacağını hikmet ehli bilir.
Zekat, mü'mine verilen mal tutkusu ayarıdır. “Mal da can da Allah vergisidir, bunu unutma, malın kazanılmasında da Allah ölçülerine bakacaksın, sarfedilmesinde de, malı temiz tutmak bir kalb disiplinini gerektirir, malın içinde fakir hakkı kalmamalı, malı en çok kirtelen şeylerden birisi, onun içindeki fakir hakkını vermemektir.” Şu saydıklarım, bir kalb terbiyesi olmadan olur mu?
Hele Hac... Gideceksin, adeta tüm dünya varlığından sıyrılacaksın, üzerinde iki parçalık bir örtüyle, tıpkı kefenle “Lebbeyk Allahümme leybeyk! Çağırdın, geldim ya Rabbi!” diyeceksin. Bunu kalbden söyledin, kalbine çaktın adeta... Ama kalbine çaktın. Öyle bir kalb işçiliği yaptın ki Arafat'ta, Mahşer'i görmüş bir insan, yani başka bir insan olarak döndün dünyaya. Yine yaşayacaksın ama bu defa Mahşer'i görmüş, Hesap gününü görmüş, Hayat kitabını Yüce Huzur'da yeniden okumanın ya da ne bileyim hayat filmini seyretmenin zorluğunu yaşamış bir insan olarak yaşayacaksın.
Umre mi? Tamamı değil kuşkusuz, ama Haccın dünyasına bir nebzecik götürüp getiren bir ibadet. Hani deyim yerindeyse kokusunu aldıran.
İbadetlerin tamamı, kalbe, günlük, haftalık, yıllık, ömürlük bölümleriyle -yani insan hayatını kuşatan bütün zaman aralığında- insanın Rabbi ile ilişkisini, yine Kur'an'ın ifadesiyle söyleyelim, “Ve hüve meaküm eynema küntüm – Nerede olursanız olun O sizinle beraberdir” diriliğinde tutma eğitimi verir.
Bu ibadetleri yaparız, gerçekten kalbimize ulaşır veya ulaşmaz, o bizim ibadet kalitemizle ilgili bir iştir, ama namaza durduğumuzda Allah'ın huzurunda durduğumuzu bilmezsek, kalbimiz o namazdan nasibini alamaz. Kalbe gitmez o namaz. Bedenimizin dış cidarlarında kalır. Oruç açlığa dönüşür, Hac seyahate, zekat mala sahip olma tutkumuzu besleyen antrenmana...
Diri, diri, diri.
Her ibadetin diri yapılması lazım. Allah ile ilişkiyi hep diri tutacak kıvamda yapılması lazım. Bunun için bir kalb gündemimiz olması lazım, kalb işçiliği diye bir sonsuz görev şuurunun mü'minin yüreğini hep yoklaması lazım.
Kabe – Kalb ilişkisi kurar pek çok İslam büyüğü. Kabe'ye varıp kalbi keşfedememek olmaz. Kabe ile ilişkiyi yenileyip kalblerin eskimesi olmaz.
Bir İslam büyüğü der ki:
“Kişi kalbini avucunun içine alıp insanlar arasında utanmadan dolaşabilmeli.”
Şeffaf, şeffaf, şeffaf.
Çünkü kalbde olan biteni Allah görüyor, insanlar görmese ne yazar ki!
Kalblerimize danışabilsek bizler de göreceğiz.
Kalblerimize yeniden bakmak için namaz daha yakınlarımızda duruyor, umrelerden, haclardan daha yakınlarımızda...
Oruç geliyor kalb işçiliği yapmaya karar vermek için. Nerdeyse hemen bir adım ötemizde.
Allah kalbimizi gündemimizden düşürmesin.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.11.2025
11.11.2025
9.11.2025
7.11.2025
6.11.2025
4.11.2025
31.10.2025
30.10.2025
28.10.2025
26.10.2025