Alper GÖRMÜŞ
İki genç gazeteci, Çağrı Çobanoğlu ve Alaz Kuseyri’nin sorularına Erol Katırcıoğlu’nun verdiği cevaplardan oluşan İnsansız Kapitalizm İnsanlı Toplum, geçtiğimiz haftalarda Hayykitaptarafından yayımlandı.
Adının ilk anda çağrıştırdığının tersine, kitapta, Katırcıoğlu’nun sadece iktisatla ilgili yaklaşımları değil, sol ve solculuk, Kürt sorunu, medya gibi alanlardaki görüşleri de yer alıyor. Kitap, onu tanıyanların çok iyi bildiği yüksek insan özelliklerinin kaynağına dair ipuçları içeren bir “anılar” bölümüyle son buluyor.
Yazılarından da kolayca anlaşılabileceği gibi, Katırcıoğlu bir “vicdan solcusu...” Kitapta, kendi kelimeleriyle bunu bir kez daha kayda geçiriyor: “(...) Beni sosyalist yapan şey, var olana razı olmayan bir ruhumun olması.”
Yine kendi kelimeleriyle, “bilimsel sosyalizm lafının çok şey ifade etmediği”ne bir insan olarak, insan gibi karmaşık bir canlının bu dünyadaki macerasının “bilim”in şablonlarıyla izah edilemeyecek kadar karmaşık ve tesadüflere açık olduğuna inanıyor.
Kitaptan bir kez daha anlıyoruz ki, Erol Katırcıoğlu’nun, örneklerine bolca rastladığımız “sabit sosyalist” olarak kalmaması, hep arayış içinde olması, önemli ölçüde onun bir “bilimsel sosyalist”değil bir “vicdan sosyalisti” olmasıyla bağlantılı...
Kitabı okuyup bitirdiğinizde, “reel” versiyonu zaten tarihin küllerinin arasına gömülmüş bulunan sosyalizmin bir “ideal” olarak varlığını devam ettirmesinin nasıl mümkün olabildiğini de anlayabiliyorsunuz: İşte böyle sosyalistler sayesinde...
“Doktor” ve Katırcıoğlu
Eski bir “Doktorcu” olan Erol Katırcıoğlu’nun, Hikmet Kıvılcımlı’nın orduya dair bakışıyla ilgili sorulara verdiği cevaplar, kitapta dikkatimi en fazla çeken bölümlerden biri oldu. Eğer söylediklerini yanlış anlamadıysam, bu noktada ona itiraz edeceğim.
Kendisine yöneltilen soru şöyle:
“Doktor’la ilgili onun cuntacı olduğuna dair eleştiriler var. Doktor’un, askerlerin alt kesim ailelerden olduğu yönünde tespitleri var.”
Katırcıoğlu, bu soruyu cevaplandırmaya, Kıvılcımlı’nın subayları “devletin devşirmesi” olarak tanımladığını hatırlatarak başlıyor:
“Dolayısıyla da oradan giderek şunu söylemeye çalışır: ‘Burada bir şey vardır’ der, ‘değişim talebi olan bir dinamizm vardır’ der seyfiyede, tıpkı ilmiyede olduğu gibi. ‘İşte bu devrimi 1960’larda onlar yapmışlardır. Kime karşı yapmışlardır? Finans-kapitale karşı yapmışlardır’ der.”
Ben, Katırcıoğlu’nun bu sözlerinden elbette onun 27 Mayıs’ı onayladığı gibi bir anlam çıkarmadım. Fakat hemen devamında, 12 Mart 1971 darbesine dair şu sözleri, askerlerin sınıf köklerinden kaynaklanan “ilericilikleri” hususunda Kıvılcımlı’nın tahlillerine hâlâ yakın olduğunu göstermiyor mu:
“Dolayısıyla da sözünü ettiğiniz eleştiride sonuç olarak bir haklılık varmış gibi görünse de Doktor’un gerekçeleri farklıdır ve nitekim mesela 1971 darbesi sırasında deniz subaylarıyla bir ilişkisi vardı. O deniz subaylarının bir kısmı da 1971’de, 9 Mart darbesi için hazırlıklıydılar ama bu insanlar sonuçta o sıradaki sosyalist kesimlerin de parçasıydılar. Ben buralardan giderek Doktor’a darbeci demeyi doğru bulmuyorum ama birileri bu işe soyunmuş ve engellemek konusunda ortada bir çaresizlik varsa o zaman doğru işler yapmaları için etki etmeye çalışmanın çok da yanlış olmadığını düşünüyorum ki sanırım o günlerde Doktor da böyle bir durumdaydı.”
Türk ordusundaki subayların “burjuvazinin çocukları” olmadığı muhakkak. Dolayısıyla“devşirme” tahliline hiçbir itirazım yok. Fakat adı üstünde, “devşirme”den söz ediyorsak, o artık başka bir şey hâline gelmiş, devşirildiği sınıflardan kopmuştur; devletin bir parçası olmuştur ve devletin bir parçası olarak “toplumsal devrim”in bir parçası olamaz.
Bunun böyle olduğunu tarihimiz defalarca gösterdi.
Erol Katırcıoğlu’nun darbeler ve cuntacılık konusundaki görüşlerini biliyoruz. Zaten o nedenle yukarıda, “sözlerini yanlış anlamış olabilirim” dedim.
Fakat yanlış anlamadıysam, bu sözlerin problemli olduğunu belirtmek zorundayım.
***
İşte sahalarımızda görmek istediğimiz E. Özkök...
Ergenekon ve Darbe soruşturmalarının davalara dönüştüğü günlerde Hürriyet gazetesi ve Ertuğrul Özkök bu davalara karşı son derece akıllıca bir muhalefet çizgisi yürüttüler.
Özetle: Bir yandan davaların Türkiye’nin demokratik geleceği için son derece önemli olduğuna inandıklarını yazıyorlar, bir yandan da süreçte yapılan hataların ve hoyratlıkların bu “çiçek gibi”davaları itibarsızlaştırdığını söylüyorlardı. Çok üzülüyorlardı bu duruma; yazık oluyordu Türkiye’nin darbelerden arınmış demokratik geleceğine...
Şimdi bu satırları okuyanlar, Ertuğrul Özkök’ün bu yazıklanmalarını, davalarda gerçekten de olmayacak hataların yapılmaya başladığı ileri safhalarda dile getirdiklerini sanacaklar; oysa hiç alâkası yok.
Özkök, daha iddianame bile ortada yokken yazdığı yazılarda “ama” demeden bu davaların önemini anlatan tek bir yazı bile yazmamıştı. Tam tersine, yazılarında önce Ergenekon davasının “mizahçılara malzeme olan” hatalarını uzun uzun anlatıyor, ardından da bir cümlelik finallerle, bunları anlatmaktaki amacının ne kadar hâlis olduğunu izah ediyordu:
Mesela şunu, daha Mart 2008’de yazmıştı:
“Kime rastlasam önceki akşam Kanal 1’de Mehmet Ali Erbil’in yaptığı espriyi konuşuyor. Erbil, jüri üyeliğine davet edilen Paris Hilton için şu espriyi yapıyor: ‘Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alındı. Serbest kalınca gelecek. Önce İlhan Selçuk çıkacak, arkasından onu bırakacaklar.’ Buna basit bir espri olarak bakabilirsiniz. Ama iş espri düzeyine gelmişse, ‘sokağın algılaması’ olarak da bakabilirsiniz. ‘Ergenekon soruşturması’ halka bu algılamayla iniyor.”
Özkök, Penguen dergisinin 2009 yılı boyunca yaptığı “Ergenekon karikatürleri”ni inceleyip de burada “Ergenekon savcıları ve soruşturmayı yürütenler”in “Ergenekon’dan içeri alınanlar”dan daha çok hicvedildiğinden (ne kriter ama!) hareketle benzer bir değerlendirme yapmış, yazısının finalini de şöyle tasarlamıştı:
“Ergenekon’da çok ciddi iddialar var. Bunların ortaya çıkması için, olayın artık, mizaha konu olan tarafına mutlaka dur demeliyiz. Yoksa mizah öteki tarafa da sirayet edecek ve sonunda bu işten gerçek çeteciler kârlı çıkacak.”
Yüklerinden kurtulmuş bir E. Özkök
Ben o zamanlar bunları aktardığım bir yazımda, öyle “final”lere gerek olmadığını söylemiş, Özkök’e, büyük teyzemin çok sevdiğim bir lafını hatırlatmıştım: “Hiç uğraşma yavrum,” derdi teyzem böyle durumlarda, “ben ‘gel otur’u da bilirim, ‘geç otur’u da bilirim...’”
Ertuğrul Özkök epeyce bir zamandır “yazık ediyorlar çiçek gibi darbe davalarına” içerikli yazılarını terk etmiş, bir anlamda da benim tavsiyem doğrultusunda davranmaya başlamış görünüyor. Geçenlerde rastladığım bir yazısında onu iyice rahatlamış buldum. Artık Ergenekon ve Darbe davalarının “hata”larından söz etmiyor, bunların baştan sona “hata” olduğunu serâzad haykırıyor.
Ona göre Balyoz davası artık sadece “o gazeteciye bu gazeteciye, bavulla düzmece belgelerin servis edilmesi”nden; öbür davalar da “önce olağan şüphelileri tesbit edip, sonra ona uygun şüpheyi yaratıp, en sonunda da iddianameye çevirme telaşı”ndan ibaret...
“Bravo” diyorum ben! Sahalarımızda görmek istediğimiz Ertuğrul Özkök, işte bu!
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Erdoğan, temel saflaşmanın eksenini 10 yıl sonra bir kez daha değiştirmeye çalışıyor: ‘Millîlik’ yerine ‘Kürtlü millîlik’
21.07.2025 - Erdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bir Kürt hareketi
14.07.2025 - Doğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun var
23.06.2025 - Sırada Türkiye mi var?
19.06.2025 - ‘Siyasi çözüm’ Gülen cemaatinin tabanındaki ‘aidiyet suçluları’nın psikolojik travmalarına merhem olabilir mi?
17.06.2025 - “DEM, demokrasiye ihanet ediyor” korosuna karşı cesur, âdil, ahlaklı bir cevap; Özgür Özel’den…
8.06.2025 - Demokratikleşme olmadan barış mümkündür fakat bunu durmaksızın tekrar etmekte bir problem var
1.06.2025 - Vicdan duygusunun sızamadığı bir sevme biçimi olarak ultra milliyetçilik
11.05.2025 - Kürt sorunu, PKK sorunu, PKK’lılar sorunu
8.05.2025 - İrfanından nasiplenebilecek miyiz?
4.05.2025
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları























































































Ali Denizci
eski tarafcilarin hazin dunyalari, hepiniz Mehmet barlassiniz... halil berktay in balkonundan gozleyerek yazdigi polis gucunun yuzde 10 unu bile kullanmadi yazilari yandas medyada cok iyi yanki bulur zaten. ben birinizi de akit te gormek isterim, mesela halil berktayi neden olmasin...
Engin Selçuk
Hasan Cemal, Can Dündar ve işlerini kaybeden diğer yazarlar da Taraf darbesinin kurbanları mı yoksa ileri demokrat AKPnin kurbanları mı? Şu kadarcık inandırıcılığınız kaldı mı acaba.