Alper GÖRMÜŞ
Almanya’nın dış istihbarattan sorumlu kurumu Federal Haberalma Servisi’nin (BND) Başkanı Bruno Kahl, Türkiye’deki 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında Fethullah Gülen’in ve Gülen cemaatinin bulunduğuna dair yeteri kadar kanıt olmadığını açıkladı.
BND, Alman Başbakanlığı’na bağlı olarak çalışıyor, dolayısıyla başkanının sözleri Alman devletini de bağlıyor. Ya da şöyle diyelim: Böyle bir çıkış, başta Başbakan olmak üzere Almanya devletini yönetenlerin onayı alınmaksızın yapılamazdı.
Kahl, bu açıklamayı Der Spiegel’e verdiği söyleşide yapmıştı. Söyleşinin sözünü ettiğimiz bölümü önce Cumartesi (18 Mart) akşamı internet sitelerinde, ertesi gün de gazetelerde haberleştirildi.
Pazar sabahı (dün), Cumhurbakanı Sözcüsü İbrahim Kalın CNNTürk’te Hakan Çelik’in konuğuydu... Kalın, Çelik’in açıklamayı nasıl değerlendirdiği sorusuna çok kısa bir cevap verdi: Bu, Alman devletinin “FETÖ’yü aklama operasyonu”ndan başka bir şey değildi...
Yani İbrahim Kalın’a göre, Alman devleti 15 Temmuz darbesinin ordudaki Gülenciler tarafından gerçekleştirildiğini bal gibi biliyordu, ellerindeki bilgiler de bunu teyit ediyordu... Fakat Gülencileri koruyup Türkiye’yi zor duruma düşürmek için ellerindeki bilgileri bilerek çarpıtıp 15 Temmuz gerçeğini tersyüz ediyordu.
Medya da olayı tam olarak böyle gördü ama en azından teorik planda bir ihtimal daha var: Alman devletinin elindeki bilgiler bizim ulaşabildiklerimizden daha nüanslıdır ve onlar bu bilgileri masaya serdiklerinde, bizim ulaştığımız sonuçlardan başka sonuçlara ulaşıyorlardır.
İşin alarm verici tarafı şu: Bu iki ihtimalden hangisi geçerli olursa olsun, BND Başkanı’nın açıklamasıyla birlikte cin şişeden çıkmıştır ve bundan sonrası Türkiye-Almanya ilişkileri açısından hiç iyi olmayacaktır.
Neden öyle olacağını, iki ihtimali de ayrı ayrı ele alarak biraz sonra göstermeye çalışacağım... Fakat ondan önce Bruno Kahl’ın açıklamalarına biraz daha yakından bakalım...
Bruno Kahn tam olarak ne dedi?
Aslında BND Başkanı’nın 15 Temmuz açıklamasında izaha muhtaç bazı boşluklar da var... Bunlar, bir istihbaratçının bilerek bıraktığı boşluklar olabileceği gibi, söyleşiyi gerçekleştiren gazetecinin bilgilerindeki ayrıntı eksikliğinden de kaynaklanmış olabilir...
Özellikle baştaki şu iki soru-cevaba odaklandığımızda, sözünü ettiğim boşluğu görmemek mümkün değil:
Der Spiegel: Erdoğan darbe girişiminin arkasında kesinlikle Gülen Hareketi’nin olduğunu açıkladı. Bunun üzerine yüz binden fazla memur işten çıkarıldı. Binlercesi cezaevine girdi. Darbenin arkasında gerçekten Gülen mi var?
Kahl: Türkiye farklı seviyelerde bizi bu konuda ikna etmeye çalıştı. Ancak bu şu ana kadar mümkün olmadı.
Der Spiegel: Sizin Erdoğan’a karşı gerçekleştirilen darbe girişimine yönelik açıklamanız nedir? Darbe hükümet tarafından mı organize edildi?
Kahl: Darbe devlet tarafından başlatılmadı. Zaten 15 Temmuz’dan önce hükümet tarafından bir temizlik dalgası başlamıştı. Bundan dolayı ordunun bir bir kısmı bu dalga kendilerine ulaşmadan önce hızlı bir şekilde darbe yapmaları gerektiğini düşündüler. Ancak çok geçti ve onlar da bu süreçle temizlendi.
15 Temmuz öncesindeki tasfiye kimlere yönelikti?
Söyleşideki sözünü ettiğim “boşluk” şurada: 15 Temmuz’dan hemen önce TSK’da yapılması planlanan temizlik, en azından bizim bilgilerimize göre tümüyle Gülen Cemaati’nin ordu içindeki uzantılarına yönelik olacaktı... Bu durumda, Kahl’ın sözleriyle, “bu dalga kendilerine ulaşmadan önce hızlı bir şekilde darbe yapmaları gerektiğini düşünen” ordu mensuplarının Gülenciler olması gerekmez mi? Buradan da darbeyi Gülencilerin ordu içindeki uzantılarının gerçekleştirdiği sonucu çıkmaz mı?
Bruno Kahl bu sonucu çıkarmadığına göre ne demek istiyor? 15 Temmuz’dan hemen önceki temizlik operasyonunun sadece Gülencilere değil bütün darbecilere karşı mı planlandığını imâ ediyor? Daha da ötesine gidip, mesela tutuklu iki orgeneralin ikisinin de Gülenci olmadığı gerçeğinden ve bizim bilmediğimiz başka bilgilerden hareketle darbeye klasik Atatürkçü generallerin önderlik ettiğini, onların etkisi altındaki Atatürkçü subayların darbenin belkemiğini oluşturduğunu, Gülencilerin de buna katıldığını mı söylemek istiyor?
Söyleşiyi gerçekleştiren Der Spiegel muhabiri keşke bu sorulara cevap teşkil edecek ilave soruları da sorsaydı BND Başkanı’na...
Her neyse... Bu boşluklar bir yana, BND Başkanı’nın nihai tespitinin gayet net olduğunu biliyoruz: “Türkiye farklı seviyelerde bizi bu konuda ikna etmeye çalıştı. Ancak bu şu ana kadar mümkün olmadı.”
Şimdi de bu net ifadenin akla getirdiği, yukarıda zikrettiğim iki ihtimal üzerinden, bu apaçık “nereden baksan felaket” tablosuna biraz daha yaklaşalım...
Birinci ihtimal: BND Başkanı gerçeği tersyüz ediyor
Diyelim ki Alman istihbaratının elindeki bilgi ve belgeler 15 Temmuz darbesinin arkasında Gülencilerin olduğunu gösteriyor, fakat buna rağmen Alman devleti yalan söylemeyi göze alarak Türkiye’nin iddiasının geçerli olmadığını öne sürüyor.
Alman devleti, Türkiye’nin hassasiyetleri diye bir sıralama yapılsa derhal birinci sıraya konulacak bir konuda, gerçeği bile bile böyle bir çarpıtmaya baş vuruyorsa, çok ama çok şeyi göze almış demektir. Bu suçlamayı (“yalanı”), Türkiye’yi uluslararası arenada zor duruma düşürecek başka suçlamaların (“yalanların”) izlemesi hiç şaşırtıcı olmayacaktır.
Bu da etkileri bütün Avrupa’ya ve hatta dünyaya yayılacak bir felaket tablosu demektir.
İkinci ihtimal: BND Başkanı inandığı gerçeği dile getiriyor
Diyelim ki Alman istihbaratının elindeki bilgi ve belgeler 15 Temmuz darbesinin arkasında Gülencilerin olduğu hususunda Alman devletini ikne etmeye yetmiyor, yani BND Başkanı ve Alman devleti gerçek olarak neyi görüyorsa, neye inanıyorsa onu dile getiriyor...
Hangisi daha fena dersiniz bilmiyorum ama, bu da bir felaket tablosu değil mi?
Dünyanın en etkili istihbarat mekanizmalarından birine sahip bir devletin dış istihbarat şefi bir konuda net bir açıklama yapıyor... Sözü edilen devletin standartları da ortadayken, bunun uluslararası bilgi piyasasında nasıl bir muamele göreceği belli değil mi? Acaba kaç devlet “Almanlar Türkleri zora sokmak için ellerindeki bilgilerin tam tersinin geçerli olduğunu öne sürüyorlar, yalan söylüyorlar” diye düşünecek, buna karşılık kaç devlet “Demek ki Almanya’nın elindeki bilgiler Türkiye’nin iddialarını doğrulamıyormuş” diye düşünecek?
Bitirirken, bu defa gerçekten de “mânidar” olan zamanlamaya dikkat çekelim...
BND açıklamasının Türkiye-Almanya ilişkilerinin felaket tablosu çizdiği bir anda gelmesi, hiç kuşkusuz mânidar... Almanya’nın bir şey söylemek istediği muhakkak da acaba ne söylemek istiyor? Sadece “artık üzerime gelme” mesajı mı veriyor, yoksa yeni ve çok daha büyük çaplı bir taarruza mı başladı? Eğer öyleyse, BND’nin elindeki istihbarat bilgileri üzerinden 15 Temmuz darbesini deşmeye devam edeceğini söylemek yanlış olmaz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025