Alper GÖRMÜŞ
“Artık AK Parti’nin bu radikal İslamcılarla da, yani bu Mavi Marmara’daki manyak tipler, yani kafadan İsrail düşmanı, kafadan Batı düşmanı, kafadan her şeye düşman tipler var, bunlarla da yolların ayrılması lazım..."
Ortalık, “İslamcı” (kendi tanımlaması) Cem Küçük’ün Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) içindeki İslamcıların tasfiyesini isteyen bu konuşmasıyla bir anda karıştı...
Ortaya konan tepkinin yaygınlığı, yoğunluğu ve içeriği tartışmanın “küçük” olmadığını, hatta salt klikler arası siyasi ayak oyunlarından ibaret olmadığını, hatta salt siyasi de olmadığını; derin ideolojik köklerinin bulunduğunu gösteriyor.
Yeni Şafak gazetesi yazarı Akif Emre’ye göre, “Bugünlerde kaba bir şekilde gündeme gelen İslamcıların tasfiyesi anlamındaki söylemler, yeni dönem siyasetinin ne yönde şekilleneceğinin işaretleri olarak okunmalıdır.”
Ben de Akif Emre gibi, AK Parti ve İslamcılık tartışmasının “yeni dönem siyasetinin ne yönde şekilleneceğine dair” bir tartışma olduğunu ve bu defa durulmayıp bir yere varacağını düşünüyorum. Fakat işin bu yanını bir sonraki yazıya bırakacağım... Bu yazıda, “İslamcılığın AK Parti’den tasfiyesi” talebinin kötücül bir talep oluğu noktasında birleşen yazarların bir bölümüne müracaatla, son tartışmayı özetlemeye çalışacağım.
“İslamcı” kime denir?
Tartışmaya katılanlar, tasfiyesi istenen İslamcılığın ne olduğu hususunda aşağı yukarı ortak görüşlere sahipler. Kabaca, İslam’ın bireysel hayatların ve toplumsal hayatın en önemli parçasını oluşturduğu bir tahayyülden söz ediliyorlar. Mesela: “İslamcılık, İslâm'la kurduğumuz ilişkinin aslî mi, arızî mi, doğrudan mı dolaylı mı olduğuna karar verdiğimiz ‘yer’dir. (...) Bize şunu dayatacaklar: ‘Ben Müslümanım, Müslüman olmak bana yeter.’ Ne var bunda, diyorsunuz, değil mi? Oysa tam bir zihnî körleşme, felçleşme hâlidir bu. (...) Şunu görelim: Böyle bir Müslümanlık anlayışı, ruhunu yitirmiş bir din anlayışıdır; din'i yalnızca bireysel alana hapseden, hayatın bütün alanlarından uzaklaştıran sorunlu, hatta tehlikeli bir din anlayışıdır: Dinin protestanlaştırılması, sekülerleştirilmesi ve bitirilmesi sonucunu doğurur bu.” (Yusuf Kaplan, Yeni Şafak, 23 Nisan).
Nihal Bengisu Karaca ise “Türkiye ölçeğinde ‘İslamcı’ derken, aslında sadece ‘Ben Müslüman’ım’ demekle ‘ümmet’ kavramının anlamlı bir parçası olduğuna dair farkındalık taşımayı birbiriyle bağlantılı gören Anadolu insanından bahsediyor olduğumuzu anlamalıyız” diyor... Keza: “İslamcı dendiğinde, Selefi silahlı akımlardan değil namazı sünnetiyle birlikte kılan, Filistin, Afganistan, Suriye için endişelenen ve maaşının bir kısmıyla düzenli bağış yapan insanları anlarız.” (Habertürk, 25 Nisan).
Tasfiye talebi ve AK Parti’deki suskunluk...
İslamcıların AK Parti’den tasfiyesi talebine karşı çıkanlar, bu talebin AK Parti’yi ruhundan soyundurma ve böylece onu teslim alma projesinden başka bir şey olmadığı hususunda birleşiyorlar.
Tepkilerin yaygınlığı ve yoğunluğu talep sahiplerinin görünenlerden ibaret olmadığını düşündürtüyor... Yazılardaki telaş tonu ise “İslamcıların tasfiyesi” talebinin bu sürecin sonunda belirli bir karşılık bulabileceğine dair bir kaygıyı yansıtıyor.
Bu kaygıyı en net biçimde dile getiren kişi, Akit gazetesi yazarı Kenan Alpay oldu:
“Bu vesileyle ‘Siyasal-radikal İslamcı manyakların tasfiyesi’ yönündeki çağrılara hali hazırda siyaset cephesinden hemen hiçbir anlamlı tepkinin gelmemesi dikkatlerden kaçmamalı. Başbakan Yıldırım’ın Özel Kalem Müdürü Abdülkerim Taş’ın ilk anda beliren ‘hadsizlik ve kime hizmet ediyorsun?’ itirazını biliyoruz. Ortalık yıkıldıktan ancak birkaç gün sonra Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Özlem Zengin’in ‘uçuk kaçık ve ekstrem cümleler’ olarak niteleyip Pelikan tetikçisini ‘merhametli olma’ya davet etmesi ilginçti. Üstelik yaşananları “tartışma ve müzakere” olarak tanımlarken faydalı bulmamanın ötesinde bir yere taşınmamasına özen gösterdiği de görülüyordu. Ortada bir ‘müzakere’ filan olmadığı gibi kimsenin profesyonel haysiyet cellatlarından ‘merhamet’ filan da beklediği yok bildiğim kadarıyla. Bu ürkek diplomatik dilin sebebi nedir acaba?
(...)
“Siyaset, toplumu şekillendirmek üzere medyada bunlara yer açmakla, imkân tahsis etmekle iktidardan çok daha fazlasını hem de hızlıca kaybedebilir. Bu soğuk, mesafeli ve ‘tarafsız’ duruş hayra yorulacak gibi değil.”
Önceki “soğuk” duruşlar
“Bu soğuk, mesafeli ve ‘tarafsız’ duruş hayra yorulacak gibi değil”se, bundan sonra n’olmak ihtimali var?
Bu soruyu cevaplamadan önce ben de benzer bir hatırlatmada bulunayım:
AK Parti içindeki İslamcıların tasfiyesini isteyenlerin iktidarın merkezine uzak olmadıklarını hepimiz biliyoruz. Bu kesimlerle ilgili olarak kendilerini İslamcı olarak değerlendirenler daha önce de eleştiriler yaptılar. Mesela:
“Bütün birikimimizi heder ediyorlar. Bir sel gelip, sanki tırnaklarımızla biriktirdiğimiz tüm değerleri silip süpürdü. Bütün birikimimiz, bütün çabamız, bir 'kuş' kadar beyni olmayan yeni yetme yayın yönetmenleri, köşe yazarları, tv yorumcuları tarafından heder ediliyor gözümüzün önünde.” (Kemal Öztürk)
İslamcıların tasfiyesi talebine ilk tepkiyi verenlerden İsmail Kılıçarslan da geçtiğimiz Ocak ayında doğrudan “Reis”e hitap ederek dile getirmişti rahatsızlığını:
“… Kırpılmış tweetlerden oluşan bir seçkiyle af buyur ‘gavura saldırır gibi’ üzerimize saldırmalarından, ağızlarından salyalar akıtarak ‘alayınız hainsiniz, bir tek biz en hakiki öz reisçiyiz’ diyerek terör estirmelerinden çok bunaldık be reis.”
Biliyoruz ki, bu sızlanmalardan sonra da iktidar kanadından sadece “soğuk, mesafeli ve ‘tarafsız’ bir duruş” gördük.
Bunu da dikkate alınca, Akit yazarının “hayra alamet değil” uyarısı daha bir anlamlı oluyor.
Pazartesi günü “bundan sonra n’olmak ihtimali var” sorusunu cevaplandırmaya çalışacağım.
Yazarlar
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025