Alper GÖRMÜŞ
ABD Başkanı Trump’ın “Suriye’den çekiliyoruz” açıklamasından sonra büyük bir tedirginlik yaşayan Suriye Kürtlerinin ABD’den bunu yapmamasını istediği günlerde iktidar çevreleri ve basın bu çağrıyı nasıl da istihza dolu yorumlarla değerlendirmişti... E, hani PYD ve YPG solcuydu? Solculuk her şeyden önce anti-Amerikan, anti-emperyalist olmayı gerektirmez miydi?
Bunları, her koşulda anti-Amerikan, anti-emperyalist bir pozisyonda kalmış, bu ilkesel pozisyondan hiç sapmamış birileri söyleseydi, en azından tutarlı olduklarını teslim edebilirdik.
Parantez: O koşullarda, yani baş edemeyeceği çok büyük bir güç karşısında Kürtlerin pragmatist değil “ideolojik” ve “ilkeli” davranmasını talep etmenin haklılığı-haksızlığı ayrı bir tartışma konusu: Tutarlı olmak ille de haklı olmak anlamına gelmez.
Parantezi kapatıp asıl konumuza gelelim... Dedik ki, Kürtlere bu eleştiriyi yöneltenlerin anti-Amerikancılıkları ve anti-emperyalizmleri “tutarlı” olsaydı, bu eleştirilerinde “tutarlı” olduklarını biz de teslim edebilirdik. Fakat değil. Onlar da Türkiye’deki istisnasız bütün politik kesimler gibi “Amerikancılık” suçlamasındaki ahlaki problemle malûller.
Tahammülfersâ bir ahlaki problem
Serbestiyet’i sürekli izleyen okurlar bilecektir: Benim bıkmadan, usanmadan takip ettiğim, her vesileyle yeni yazılarla ele aldığım konulardan biri de, Türkiye’deki “emperyalizm” (Batı ve özellikle de ABD) karşıtlığındaki ahlaki problem...
O yazılardan birinde bu problemi şöyle tanımlamıştım:
“Türkiye’deki bütün temel siyasi akımlar (muhafazakârlar, milliyetçiler, ulusalcılar, Kürtler, sol) ‘emperyalizm’i ‘mutlak kötü’ olarak tarif etmede ve bunu iç siyasette bir malzeme olarak kullanmada birleşiyorlar, fakat ‘emperyalizm’ herhangi biriyle ortak hareket etmeye meyledince onunla işbirliğinde hiçbir beis görmüyorlar. Bir siyasi akımın, birkaç ay içinde ABD ile birlikte hareket etme pragmatizminden ‘ilkesel anti-Amerikancılığa’, oradan da ‘mutlak kötü emperyalizm’ söylemine sıçraması Türkiye’de sıradan bir şey...”
Bu çerçevedeki ilk yazılarım 2009’a kadar gidiyor. Serbestiyet’te ise ilk olarak 2013’te konuyu ele almış, “Anti-Amerikancılığın ‘error’ verdiği anlar” başlığı altında ulusalcıların anti-Amerikancılıklarındaki ahlaki probleme işaret etmiştim.
O yazıları 2016’dan itibaren, aynı başlığı taşıyan fakat “ulusalcılar” öznesinin, yerini “muhafazakârlar”, “Kürtler” ve “sol” öznelerine terk ettiği başka yazılar izledi.
O yazılarda, Türkiye’de hiçbir büyük siyasi akımın kendisini bu ahlaki problemden uzak tutamadığını gösterdiğimi düşünüyorum.
Muhafazakârlığın anti-emperyalizminin “error” verdiği anlar
Türkiye’nin Kuzey Suriye’deki üç büyük operasyonunda ABD’nin tutumuna dair yaşadıkları hayal kırıklığını ifade eden Kürtlerle dalga geçen iktidar çevreleri ve iktidar basını bunları üst perdeden dile getirirken, kendisini tutarlı bir anti-Amerikancı olarak niteliyordu. Ne var ki gerçek hiç böyle değildi. O da bütün öteki siyasi akımlar gibi ABD’ye bir yaklaşıp bir uzaklaşıyordu.
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AK Parti) anti-emperyalizminin “error verdiği anlar”ı ele aldığım, yukarıda işaret ettiğim yazılardan birinde bu pozisyonu şöyle özetlemiştim:
“(...) AK Parti’nin 2012-2013’ten itibaren demokratikleşme ve refah odaklı bir siyasetten ‘dava’ odaklı bir siyasete geçmesiyle birlikte her şey değişti. AK Parti’nin söylemi ulusalcıların ideolojik söylemine yaklaştı, parti adeta ‘ilkesel anti-emperyalist, anti-Amerikan’ bir pozisyona sıçradı. Tabii madalyonun öbür yüzü de hiç gecikmeden kendini gösterdi; AK Parti ve onu destekleyen medya kendi dışındaki siyasi akımlardan şunu ya da bunu ‘Amerikancılık’la suçlamaya başladı.
“İşte o andan itibaren AK Parti de ‘Amerikancılık’ suçlaması ahlaki bir poblemle malûl siyasi akımlar listesinin en üst sırasına yerleşiverdi. Çünkü bir yandan ABD’yi Türkiye’yi bölmek için ant içmiş ve bu yolda strateji geliştirmiş ‘üst akıl’ olarak kodluyor, bir yandan da oradan gelen her yumuşama sinyalinde gevşiyordu. Bu ağır çelişki en çok Obama’nın iktidarı Trump’a devredeceği sırada belirgin hale geldi. O dönemde ‘üst akıl’ sözcüğü hiç telaffuz edilmez oldu. Fakat Trump’ın da beklenildiği gibi çıkmaması üzerine eski söyleme geri dönüldü. Sonra Eylül 2017’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD’de Trump’la yaptığı görüşmeyle birlikte kısa bir süre için yeniden ‘iyi ABD’ günleri başladı (çünkü Trump o görüşmede ‘Türkiye ve ABD hiç olmadığı kadar yakın’ demişti).
“Ne var ki, iktidar yanlısı basının manşetlere çektiği bu söze rağmen işler beklendiği gibi gitmeyince yeniden ‘ideolojik’ anti-Amerikancılığa ve anti-Batıcılığa ricat edildi, ‘yerli ve milli’ olmayan herkes Amerikancı ve Batıcı ilan edildi; hâlâ o günlerin içindeyiz.”
“Üst akıl” yardıma çağrılıyor
Alıntı yaptığım yazının tarihi 2018... İki yıl böyle geçti, ta ki Rusya ile işler bozulana kadar... Bugün (28 Şubat) Türkiye’nin yardım çağrısıyla NATO bir karar almak üzere toplanıyor. Yani “stratejik hedefi Türkiye’yi bölmek ve parçalamak” olan Batı emperyalizmi, başta ABD olmak üzere bir kez daha “dost...”
Bu yazıyı da, kendimi muhtemel yanlış anlamalardan sakınmak için, önceki bazı yazılarda yaptığım gibi bitireyim:
Herhangi bir siyasi partinin ya da hareketin ABD ile iyi geçinme çabasında utanılacak bir şey yok. Tam tersine, varolan reelliklerin çerçevesi dahilinde siyaset yapmak zorunda olan herhangi bir siyasi organizma elbette dünyanın en büyük siyasi ve askeri gücü konumunda bulunan Amerika’nın desteğini arayacak ya da düşmanlığından sakınmaya çalışacaktır... Kimseyi suçlamıyorum, fakat Amerika’nın bütün “ilkesel ve ideolojik” düşmanlarının, yeri geldiğinde nasıl “Amerikancı” kesilebildiğini gösteren bunca tecrübeden sonra, kimse kalkıp kendi anti-Amerikancılığının “ilkesel ve ideolojik” olduğunu öne sürmesin.
Türkiye’nin sert anti-Amerikancılarının iktidarla birlikte NATO’yu yardıma çağırdığı bir günde kendimi şu soruyu sormaktan da alamıyorum: Daha üç-beş ay öncesine kadar Amerika’yı yardıma çağıran Kürtlerle alay edenler, iyi misiniz?
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025