Aydın ENGİN
Vay yiğidim benim... O ne dayılanmadır, o ne burnundan kıl aldırmamadır öyle!
Önceki gün Hatip Dicle’nin milletvekilliğinin YSK kararıyla iptaline karşı çıkanları “Aday gösterirken bana mı sordular” diye azarladı.
Dün, kendisinden çözüm için görüşmek üzere randevu isteyen BDP’lilere postasını koydu: “Meclise gelmeden kimseyle görüşmem!”
Havasına, dayılanmasına, kostaklanmasına bakıp kanmayın, aslında zembereği boşaldı. Burnundan kıl aldırmaz, yüzde 50 oy aldığı için CHP’nin, BDP’nin yemin etmeye yanaşmamalarına aldırmaz görünüyor ama kendisi de partisinin öteki elebaşıları da bal gibi biliyorlar ki böylesine derin yaralar almış bir Meclis’le yol alamaz; bırakınız dünya demokrat kamuoyunu, ülke içinde bile kimseleri bu Meclis’in bu haliyle meşru olabileceğine inandıramaz.
Ama açık açık (yani yiğitçe) ama kapalı kapılar ardında (yani bezirganca), şöyle ya da böyle bir çözüm bulmak zorunda. Çözüm formülünü AKP bulup ötekilere mi sunar, ötekilerin getirdiği çözüm formülüne mi yanaşır bilemem; bildiğim, AKP, Meclis’i bugünkü haliyle uzun süre taşıyamaz.
Belki Meclis Başkanını seçip ardından Meclis'i tatile sokarak Eylül sonuna kadar zaman kazanmayı, olayı soğutmayı deneyebilir ama er ya da geç CHP’lilerin ve özellikle BDP’lilerin yemin edip Meclis’in doğal çalışma ortamına geçmesini sağlamak zorunda.
Bugünlerdeki afur tafuru göstermelik. Aslında mezarlıktan geçerken korkusunu bastırmak için yüksek sesle türkü söyleyenlerden farkı yok. Böyle sakat doğan ve sakatlığı süren bir Meclis'i taşıyamayacağını iyi biliyor.
O yüzden zembereği boşaldı.
O yüzden söylediği sözün ucunun nereye uzandığını düşünemiyor.
Bir örnek ister misiniz?
Bir zamanlar tıpkı Hatip Dicle gibi hapislere düştüğünü, onu Meclis’e sokabilmek için Anayasa’da CHP desteği ile değişiklik yapıldığını ve ancak ondan sonra Siirt’ten milletvekili seçilip Meclise gelebildiğini hatırlatanlara çok öfkelendi. Öfkelendi ama bunu ileri sürenlerin bal gibi haklı olduğunu da biliyordu. Bozuk zemberekle berbat bir cevap buldu:
- Benim durumumla Hatip Dicle’nin durumu bir değil. Ben cezamı çektim, o daha çekmedi...
...Deyiverdi.
* * *
Breh, breh, breh Başbakan !
Söylediğiniz ne anlama geliyor farkında mısınız?
“Ben cezamı çektim” öyle mi? Demek bir suç işlediniz ve ceza aldınız; cezanızı mapus damında yatıp tamam ettiniz; ancak ondan sonra milletvekili olabildiniz öyle mi ?
Demek bir suç işlediğiniz kanısındasınız.
Hay Allah... Fena halde yanılıyorsunuz.
Siz Ziya Gökalp’ten bir manzume okudunuz. Hani “Camiler kışlamız, minareler süngümüz” filan diyen o berbat manzumeyi...
Bu kadar kötü bir manzumeyi şiir saydığınız için bir suç işlediğinize inanıyorum. Ama bereket ülkemizde henüz şiirle manzumeyi karıştıranlara hapis cezası vermiyorlar. Zaten sizi de o yüzden değil, o manzumeninin de yer aldığı konuşmanızda Türk Ceza Kanunu’nun 312 maddesindeki “Halkı din ve ırk farkı gözeterek kin ve düşmanlığa açıkça tahrik etmek” suçunu işlediğiniz gerekçesiyle bir yıl hapse ve ömür boyu siyasetten men cezasına çarptırdılar.
Siz o konuşmanızda sahiden bir suç işlediğinize ve hapis yatıp cezanızı çektiğinize inanmışsınız.
Ben farklı düşünüyorum. Siz düşüncelerinizden dolayı hüküm giydiniz. Yani düşünce özgürlüğünün ayaklar altına alındığı 28 Şubat post-modern darbesinin ardından kaynayan cadı kazanları sırasında sizi mahkum ettiler. Sizse o günü “Ben cezamı çektim” diye değerlendiriyorsunuz. Çünkü sizin demokratlığınızın sınırları bu kadar. Evet, bu kadar dar.
O yüzden siyasal görüşleri sizinkinin taban tabana zıddı olmasına rağmen sadece sahici demokratlar sizin için, “Hayır suç işlemedi. Düşünce özgürlüğünü yok eden çağdışı bir yasanın kurbanı oldu” diyorlar.
Tıpkı, kendisine PKK eylemleri ile ilgili görüşünü soran bir haber ajansına, “Operasyonlar sürdükçe onlar da kendilerini savunacaktır” diye demeç veren Hatip Dicle gibi...
Ne tuhaf bir ülkedeyiz. Bir siyaset esnafı, rakip partilerden birinin milletvekilinin Meclise girmemesi için onun suç işlediğini ve cezasını çekmesi gerektiğini ileri sürerken “Ben de suç işledim, ama cezamı çektim. O da çeksin bakalım” diyebilmekte...
Ne tuhaf bir ülkedeyiz ki bunu diyene “Hayır kardeşim sen suç işlemedin. Sen düşüncelerinden dolayı mahkum oldun ve şiddete başvurulmadığı sürece düşüncelerin açıklanması suç olamaz” demek de bizlere düşüyor...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021