Eser KARAKAŞ
Bu kararın üç anlamı var kanımca: Birincisi hukuksuzluk, ikincisi enflasyon, üçüncüsü ise dörtnala erken seçime gidiyor olmamız.
Önce birinci anlamından yani bu görevden almanın, Guvernör (Merkez Bankası Başkanı) Murat Çetinkaya’nın görevden alınması görebildiğim kadarıyla hukuka aykırı.
6 Temmuz 2019 tarih ve 30823 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 2019/159 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı ile Murat Çetinkaya görevden alındı (!), yerine de Guvernör Yardımcısı Murat Uysal atandı.
Önce pozitif hukuka bir göz atalım; 2019/159 Cumhurbaşkanlığı kararında bu atamanın yasal temelleri verilmeye çalışılıyor ama bu göndermeler hep üst düzey kamu görevlilerine ilişkin düzenlemeler, Merkez Bankası Guvernörünü bu kapsama almak ne kadar doğru, belli değil.
Merkez Bankası’nın 27. ve 28. maddelerine bakarsanız, Cumhurbaşkanlığı kararında bu yasaya maddelere bir gönderme yok, aşağıda da bu iki maddeyi (Merkez Bankası Kanunu, 27 ve 28. Maddeleri) sizlere sunuyorum:
Yasaklar
Madde 27- Başkanlık (Guvernörlük) görevi, özel bir kanuna dayanmadıkça banka dışında teşrii, resmi veya özel herhangi bir görev ile birleşemez. Bundan başka Başkan
(Guvernör), ticaretle uğraşamayacağı gibi, bankalar ve şirketlerde de hissedar olamaz. Hayır dernekleri ile amacı hayır, sosyal ve eğitim işlerine yönelmiş vakıflardaki görevler ve kar amacı gütmeyen kooperatif ortaklığı bu hüküm dışındadır.
Bakanlar ve müsteşarlar seviyesindeki bakanlıklar arası komite toplantılarında
Başkanın (Guvernör) görev alması, birinci fıkra hükmüne aykırı sayılmaz.
Geçici ayrılma, görevden af
Madde 28- Başkanın (Guvernör) geçici olarak yokluğunda kendisine, tayin edeceği
Başkan (Guvernör) Yardımcısı vekâlet eder.
Başkan (Guvernör) ancak, 27’nci maddedeki yasakların gerçekleşmesi ve bu kanunla kendisine verilen görevlerin devamlı surette ifasını imkânsız kılacak durumların ortaya çıkması hallerinde, atanmasındaki usule göre görevinden af olunabilir.
Anlaşılacağı gibi Merkez Bankası Başkanı’nın görevden alınması öyle bir bakan yardımcısının, bir genel müdürün görevden alınması gibi bir konu değil, kurumun kendi kuruluş kanununda bir guvernörün nasıl ve neden görevden alınabileceği açıkça ifade edilmiş. Üstelik görevden alma gibi bir ifade değil de “görevinden af edilmesi” gibi çok daha farklı bir ifade kullanılmış, bu ifade bile bir guvernörün statüsünün farklılığını ortaya koyuyor.
Türkiye’de her şeyi Cumhurbaşkanlığı kararları ile yapma alışkınlığı maalesef devletin en tepesini anlamsız hukuksuzluklara sürüklüyor, bu sorunun bir biçimde çözülmesinin şart olduğunu düşünüyorum çünkü bu hukuksuzluk hali, ülkeye büyük zararlar veriyor.
Danıştay’a bir başvuru olsa sonuç ne olur, bizim necip ülkemizde bu da belli değil ama yine de hukuk yollarını kullanmakta daima yarar var, bu makama geri dönme amacıyla değilse de hukukun ne diyeceğini görmek için.
“Hedeflere ulaşamamak” iddiası da çok ikna edici değil; mesela, 2019 için konan bütçe açığı hedefi tutturulamazsa ki, tutturulması mümkün değil, kimi görevden alacaksınız, göreceğiz.
Bu görevden alma meselesinin hukuki çerçeveyi çok aşan boyutları da var; Merkez Bankası bağımsızlığı bir ülke ekonomisinin etkin işleyebilmesi için çok önemli bir boyut.
Ancak, meselenin bu boyutu da ülkemizde sorunlu bir boyut çünkü enflasyon meselesi ülke düzeyinde çok iyi anlaşılmış bir konu pek değil.
Dünyada bu konuda çok sayıda ilginç araştırmalar var, merkez bankacılığı bağımsızlık derecesi ile enflasyon oranları arasında çok önemli nedensellik ilişkileri var, bir ülkede merkez bankacılığı bağımsızlık derecesi yükseldikçe o ülkede enflasyon oranları azalıyor. Bir ülkede Merkez Bankası bağımsızlık derecesi düştükçe ya da Merkez Bankası hiç bağımsız değilse o ülkede enflasyon oranı da o kadar yüksek oluyor.
Bizim necip ülkemizde Merkez Bankası bağımsızlığı meselesi maalesef çok ciddiye alınmıyor çünkü enflasyon süreçlerinin etkinlik boyutu değil de bölüşümsel boyutu hep öne çıkarılıyor. Oysa enflasyon süreçlerinin tabi ki bölüşümsel sonuçları vardır ama çok daha zararlı sonuçları piyasa mekanizmasını bozarak iktisadi etkinlik kaybı üzerinden büyümeye verdiği zararlardır.
Türkiye’de tüm kurumlar baş aşağı gitmektedir, maalesef Merkez Bankası da bir süre direnmekle birlikte bu kervana doludizgin katılanlar arasındadır; bu görevden alma ve atama hukuksuzluğu sonrası küresel piyasaların zaten dibe vurmuş ülke ekonomisine güvenme derecesi artık hiç kalmayacaktır.
Gelelim şimdi meselenin siyasi boyutuna.
Siyasi otoritenin merkez bankacılığı çok önemli kurumuna bu ölçekte bir müdahalesinin, hukuki boyutu dışında önce iktisadi, sonra da buna bağlı olarak bir siyasi hedefi vardır.
Merkez bankacılığına bu ölçekte müdahale siyasi otoritenin kısa vade tercihinin çok büyük oranda orta vade tercihinin önüne geçmesi anlamına (miyopi) gelmektedir.
Siyasetçinin kısa vade iktisadi tercihi her zaman düşük işsizlik olmuştur, düşük enflasyon yani piyasa etkinliği orta vade tercihi olarak kalmıştır ama bu aşamada bile kaçınılmaz yüksek enflasyon ve piyasa etkinliği çarpılması tercihinin kısa vadede bile düşük işsizlik hedefine ne kadar hizmet edebileceği belli değildir.
Siyasi otorite enflasyonun seçmen üzerinde yaratacağı tahribatı daha orta vadeli görmekte ve bir ölçüde de seçmenin yüksek parasal ücretler-yüksek fiyatlar sarmalında parasal yanılsamasına güvenmektedir, işsizlik meselesinin seçmen üzerinde etkisinin daha az makyajlanabileceğini düşünmektedir.
Peki, Türkiye’de siyasi otorite yani, adlı adına konuşalım, Cumhurbaşkanı Erdoğan bu kararla neyi amaçlamaktadır?
Bu kararın, yani idari kararlarla düşürülecek faiz oranları üzerinden artabilecek (?) yatırımlar üzerinden düşebilecek işsizliği kaçınılmaz olarak yükselecek kur-enflasyon sarmalına tercihinin akla getirdiği en büyük ihtimal çok da uzun olmayan bir vadede Türkiye’nin seçim sath-ı mahalline gireceğidir.
Düşürülecek faizler yatırımları artırır mı, hiç de zannetmiyorum çünkü yatırımların temel belirleyicisi artık beklentiler ve hukuk devleti yapısı; ancak, düşük faizlerin konut sektörüne bir canlılık getireceği beklenebilir, muhtemelen de Erdoğan bunu hedefliyor, yani inşaat sektörünün kıpırdanması ile bir şeyler bekliyor.
Seçimler kanımca yakındır çünkü böyle bir tercih sonrası yükselecek enflasyon oranları ile 2023’ü siyaseten beklemek Erdoğan için çok zordur. İdari kararlarla düşürülecek faiz oranları ile bir nebze gerileyecek ya da sabitleşecek işsizlik üzerinden (inşaat) sandığa gitmek isteyecektir.
Erdoğan’ın aklında, bu kararla birlikte seçimler yoksa Türkiye’yi çok ama çok sorunlu bir 2023 perspektifi bekliyor demektir.
Bu makale yazarın görüşlerini yansıtır. Ahval’in yayın politikası ve editoryal bakış açısı ile her zaman uyumlu olmak zorunda değildir.
© Ahval Türkçe
Yazarlar
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları


























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.12.2025
18.12.2025
8.12.2025
1.12.2025
26.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
3.11.2025
28.10.2025
23.10.2025