Gökhan BACIK
Özellikle hükümete muhalif çevrelerde bir süredir TSK ile ilgili bir algı yerleşmiş vaziyette: Buna göre dış politikada PYD sorunundan iç siyasette Kürt meselesine kadar sorunların kaynağı ve çözülememe nedeni olarak sadece hükümet eleştirilmektedir.
Aynı bakış açısı ise TSK’yı bu sorumluluk zincirinin dışında görmektedir. Buna göre TSK “güya”, hükümet gibi düşünmemekte Suriye krizinden, Kürt sorununa kadar pek çok konuda aslında daha “iyi” bir noktada durmaktadır. Hatta aynı bakış açısının bazı önermelerine göre TSK “perde arkasında” bu konularda hükümeti dengelemektedir.
Bu bakış açısının özü şudur: Son bir kaç yılda dış politikada ve Kürt sorununda ortaya çıkan sorunların sorumlusu siyasilerdir, TSK sorumlu değildir.
Peki bu bakış açısı doğru mu yoksa bir tür “şehir efsanesi”’ mi?
Mesela ne zaman bir asker PKK tarafından şehit edilse siyasilere çözüm süreci yüzünden eleştiri bombardımanı başlıyor. Bu kısmen elbette doğru bir eleştiridir. Ancak TSK’nın Çözüm Süreci’nde rolü yok muydu? “Bu yapılan yanlıştır ve ülkeye zarar verecektir.” diye bir üst düzey general istifa etti mi?
Yine bugün yüzlerce asker şehit olmuş durumda. Bunun salt sorumluluğu hükümetin mi? Hükümet, neredeyse TSK’ya şehirleri yok etme yetkisi vermiş durumda. Bir ordu bu kadar şehit verir mi? Bir savaşta verilmeyecek kadar şehit veriliyorsa bunun siyasi sorumluluğu hükûmete verilirken mesleki sorumluluğu TSK’nın generallerine verilmeli değil midir?
Aynı tür eleştirileri dış politikada yapmak da mümkün. Hükümete karşı okuma, TSK’yı “koruyarak”, bütün dış politikanın siyasiler ve MİT tarafından icra edildiğini ve asıl suçlunun onlar olduğunu ifade etmektedir. Bu kısmen doğru olsa da tamamen doğru olabilir mi?
Bugün eğer Kuzey Suriye’de Türkiye’nin arzulamadığı bir siyasi oluşum ortaya çıkmış, YPG askeri ile Türkiye’nin 50 yıllık müttefiki ABD askeri kol kola savaşıyor, IŞİD günlük olarak Türk topraklarını füze ile vuruyorsa bütün sorumlu siyaset mi?
Siyasi tarih olaylara böyle bakmaz. Eğer bugün bir IŞİD fiyaskosu varsa, eğer ABD askerinin YPG ile ortak savaşması bir başka fiyasko ise siyasi tarih bunu yazarken Türk siyasetçilerinin yanına dönemin Türk generallerinin de ismini yazar.
Ortadaki resim şudur: Türk dış politikasının oluşturduğu dinamikler tüm zamanlarda hiç görülmediği kadar anayurt güvenliğini tehdit eder sonuçlar üretmektedir. Bu noktaya gelinirken TSK neden belirleyici olmadı?
Burada TSK’nın eski dönemde olduğu gibi demokratik siyaset dışı çıkışlar yapmasını elbette kastetmiyorum.
Asker olsun sivil olsun bürokrasinin kuralları açıktır: Bir siyaseti uygun görmüyorsanız kurallar çerçevesinde eleştirirsiniz olmadı istifa edersiniz.
Türkiye’de bugün her şehit haber ile sorunların kaynağı olarak hatırlatılan Çözüm Süreci’nde kaç general istifa etti? Buradan çıkacak anlam şudur: Çözüm Süreci eleştirilecek bir şeydi ise bugün siyasiler kadar o dönemin generallerini de eleştirmeliyiz.
O nedenle Kilis’e veya Gaziantep’e her füze düşünce “bak hükümet nelere yol açtı” demek doğru ama kısmen doğrudur. Aynı zamanda nasıl oldu da bu kadar güçlü bir ordusu olan ülkenin başına bunlar geliyor diyerek kısmen de “başka yerleri” eleştirmek lazım.
Ancak bütün bu olup bitenlerde en “absürt” durum şudur: Hükümeti eleştiren içinde sol, milliyetçi, dindar, seküler gruplar olan büyük koalisyon her ne hikmetse TSK’nın “aslında farklı durduğunu ve sorunlara yol açan siyasetin kaynağı olmadığını” ifade eden bir algıyı yeniden üretip duruyor.
Asker-sivil ilişkilerinin tamamen demokratik normlar içinde olması gerektiğini düşündüğümü söyledikten sonra şunu not etmek isterim: Yukarıda TSK ile ilgili üretilen algı tam aksine en çok hükümetin işine yarar.
25 yıl sonra da siyasi tarihçiler muhtemelen şöyle yazacak: “Filan dönemde iyi veya kötü Türkiye’de ne olduysa bunun ortaya çıkmasında bazı küçük pürüzler dışında TSK-hükümet uyumunun katkısı olmuştur.”
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2025
1.09.2025
24.08.2025
17.08.2025
3.08.2025
21.07.2025
14.07.2025
17.06.2025
27.05.2025
24.03.2025