Gülay GÖKTÜRK
PKK'nın tasfiyesi
18.02.2013
3270
Barışı ne kadar istersek isteyelim, eğer çözümü doğru formüle edemezsek ona ulaşmamız mümkün olmayabilir.
Evet, hepimiz üslubumuza dikkat edeceğiz, süreci tıkayıcı, tarafları kışkırtıcı ifadelerden ve üsluptan kaçınacağız. Ama bunu yaparken, çözümün dayanması gereken ana ilkelerde bulanıklık da yaratmayacağız.
Bu uzun giriş, Sırrı Sakık'ın son konuşmasında kullandığı bir ifade ile ilgili.
"Eğer gerçekten siyasal iktidar 90 yıllık Kürt sorununu çözmek için bu müzakereleri sürdürüyorsa, doğru yoldadır. Ama Kürt sorununu çözmek yerine PKK'yı çözmeye çalışıyorsa, PKK'yı tasfiye etmeye çalışıyorsa yanlış yoldadır'' diyor Sırrı Sakık...
Sözcüklerden korkmadan
Bu sorunu çözmek istiyorsak tabu haline gelmiş kimi sözcüklerle yüzleşmemiz gerektiğini artık anlamış olmamız gerekir. Biz yıllarca Kürt, Kürdistan, özerklik ya da federasyon sözcüklerini kullanması yasaklanmış bir kuşağız. Sonunda sözcüklerden korkarak, olup bitene adını koymaya çekinerek daha fazla ilerleyemeyeceğimiz bir noktaya vardık. O yüzden, kimilerine biraz provokatif gibi gelse de önümüzde uzanan sürecin PKK'nın tasfiyesi süreci olması gerektiğini görmek, kabullenmek ve bu sözcükten de korkmamak gerektiğini düşünüyorum.
Bugün çözüm sürecinin temel şartı PKK'nın silah bırakması değil mi? İşte PKK'nın tasfiyesi de budur; yani şiddet kullanmaktan temelli vazgeçmesi... Zira PKK'yı karakterize eden şey şiddettir ve silah bırakmış bir PKK, adı ne olursa olsun, artık PKK olmaktan çıkmış demektir.
Silahlar bırakıldıktan sonra siyaset arenasında yerini alacak olan Kürt siyasi hareketi içinde muhtemeldir ki geçmişte PKK'lı olan birçok insan bulunacaktır. Bu kişiler muhtemelen PKK'nın öteden beri savunduğu kimi siyasi projeleri de savunacaktır. Ama bu hiçbir şeyi değiştirmez; bu durum PKK'nın varlığını sürdürdüğü anlamına gelmez. Çünkü PKK'yı PKK yapan şey savunduğu fikirler değil, hedefine ulaşmak için seçtiği yoldur; yani şiddettir. Şiddet ortadan kalktığında PKK da ortadan kalkmış, yeni bir durum doğmuştur.
Gelecekte PKK'nın bazı kadrolarının siyaset arenasında olması, PKK'nın siyaset arenasına taşınması anlamı taşımaz. Zira PKK'nın bugünkü örgütlenme yapısı, bugünkü hiyerarşisi, bugünkü militan profili siyasete göre değil, askeri mücadeleye göre oluşmuştur. Yeni durumda aynı fikirlerle karşı karşıya kalsak bile aynı örgütle karşı karşıya olmayacağız.
Farklı ruh hallerinin gözetilmesi
Peki ben neden, PKK'lılar ve taraftarları için rencide edici olabilecek olan "tasfiye" ifadesini kullanmakta ısrar ediyorum?
Birincisi, gerçeği ifade ettiğini düşündüğüm için... Ama daha önemlisi, eğer çözüm sürecinin ilerlemesini istiyorsak sadece PKK'lıların duyarlılıklarını değil; PKK yüzünden acı çekmiş, zarara uğramış, sevdiklerini kurban vermiş milyonların duyarlılıklarını da dikkate almamız gerektiğini düşündüğüm için...
Görmek zorundayız ki, PKK'lılar "PKK'nın tasfiyesi" sözcüğünden ne kadar rencide oluyorsa, PKK'nın kurbanları ve karşıtları da "PKK'nın siyasallaşması" sözcüğünden o kadar rencide oluyor. Onların da bu ülkeye bu kadar acı çektiren, bu kadar kötülük yapan bir örgütün varlığını aynen sürdürüp siyasete transfer olması anlamı çıkan bu ifadeyi duyunca tüyleri diken diken oluyor. Ölümleri durdurmak için affetmeye razılar; ama varılacak barışın PKK'nın zaferi olarak sunulmasına razı değiller
.
Bu uzun giriş, Sırrı Sakık'ın son konuşmasında kullandığı bir ifade ile ilgili.
"Eğer gerçekten siyasal iktidar 90 yıllık Kürt sorununu çözmek için bu müzakereleri sürdürüyorsa, doğru yoldadır. Ama Kürt sorununu çözmek yerine PKK'yı çözmeye çalışıyorsa, PKK'yı tasfiye etmeye çalışıyorsa yanlış yoldadır'' diyor Sırrı Sakık...
Sözcüklerden korkmadan
Bu sorunu çözmek istiyorsak tabu haline gelmiş kimi sözcüklerle yüzleşmemiz gerektiğini artık anlamış olmamız gerekir. Biz yıllarca Kürt, Kürdistan, özerklik ya da federasyon sözcüklerini kullanması yasaklanmış bir kuşağız. Sonunda sözcüklerden korkarak, olup bitene adını koymaya çekinerek daha fazla ilerleyemeyeceğimiz bir noktaya vardık. O yüzden, kimilerine biraz provokatif gibi gelse de önümüzde uzanan sürecin PKK'nın tasfiyesi süreci olması gerektiğini görmek, kabullenmek ve bu sözcükten de korkmamak gerektiğini düşünüyorum.
Bugün çözüm sürecinin temel şartı PKK'nın silah bırakması değil mi? İşte PKK'nın tasfiyesi de budur; yani şiddet kullanmaktan temelli vazgeçmesi... Zira PKK'yı karakterize eden şey şiddettir ve silah bırakmış bir PKK, adı ne olursa olsun, artık PKK olmaktan çıkmış demektir.
Silahlar bırakıldıktan sonra siyaset arenasında yerini alacak olan Kürt siyasi hareketi içinde muhtemeldir ki geçmişte PKK'lı olan birçok insan bulunacaktır. Bu kişiler muhtemelen PKK'nın öteden beri savunduğu kimi siyasi projeleri de savunacaktır. Ama bu hiçbir şeyi değiştirmez; bu durum PKK'nın varlığını sürdürdüğü anlamına gelmez. Çünkü PKK'yı PKK yapan şey savunduğu fikirler değil, hedefine ulaşmak için seçtiği yoldur; yani şiddettir. Şiddet ortadan kalktığında PKK da ortadan kalkmış, yeni bir durum doğmuştur.
Gelecekte PKK'nın bazı kadrolarının siyaset arenasında olması, PKK'nın siyaset arenasına taşınması anlamı taşımaz. Zira PKK'nın bugünkü örgütlenme yapısı, bugünkü hiyerarşisi, bugünkü militan profili siyasete göre değil, askeri mücadeleye göre oluşmuştur. Yeni durumda aynı fikirlerle karşı karşıya kalsak bile aynı örgütle karşı karşıya olmayacağız.
Farklı ruh hallerinin gözetilmesi
Peki ben neden, PKK'lılar ve taraftarları için rencide edici olabilecek olan "tasfiye" ifadesini kullanmakta ısrar ediyorum?
Birincisi, gerçeği ifade ettiğini düşündüğüm için... Ama daha önemlisi, eğer çözüm sürecinin ilerlemesini istiyorsak sadece PKK'lıların duyarlılıklarını değil; PKK yüzünden acı çekmiş, zarara uğramış, sevdiklerini kurban vermiş milyonların duyarlılıklarını da dikkate almamız gerektiğini düşündüğüm için...
Görmek zorundayız ki, PKK'lılar "PKK'nın tasfiyesi" sözcüğünden ne kadar rencide oluyorsa, PKK'nın kurbanları ve karşıtları da "PKK'nın siyasallaşması" sözcüğünden o kadar rencide oluyor. Onların da bu ülkeye bu kadar acı çektiren, bu kadar kötülük yapan bir örgütün varlığını aynen sürdürüp siyasete transfer olması anlamı çıkan bu ifadeyi duyunca tüyleri diken diken oluyor. Ölümleri durdurmak için affetmeye razılar; ama varılacak barışın PKK'nın zaferi olarak sunulmasına razı değiller
.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015