Gülay GÖKTÜRK
PKK'nın tasfiyesi
18.02.2013
3263
Barışı ne kadar istersek isteyelim, eğer çözümü doğru formüle edemezsek ona ulaşmamız mümkün olmayabilir.
Evet, hepimiz üslubumuza dikkat edeceğiz, süreci tıkayıcı, tarafları kışkırtıcı ifadelerden ve üsluptan kaçınacağız. Ama bunu yaparken, çözümün dayanması gereken ana ilkelerde bulanıklık da yaratmayacağız.
Bu uzun giriş, Sırrı Sakık'ın son konuşmasında kullandığı bir ifade ile ilgili.
"Eğer gerçekten siyasal iktidar 90 yıllık Kürt sorununu çözmek için bu müzakereleri sürdürüyorsa, doğru yoldadır. Ama Kürt sorununu çözmek yerine PKK'yı çözmeye çalışıyorsa, PKK'yı tasfiye etmeye çalışıyorsa yanlış yoldadır'' diyor Sırrı Sakık...
Sözcüklerden korkmadan
Bu sorunu çözmek istiyorsak tabu haline gelmiş kimi sözcüklerle yüzleşmemiz gerektiğini artık anlamış olmamız gerekir. Biz yıllarca Kürt, Kürdistan, özerklik ya da federasyon sözcüklerini kullanması yasaklanmış bir kuşağız. Sonunda sözcüklerden korkarak, olup bitene adını koymaya çekinerek daha fazla ilerleyemeyeceğimiz bir noktaya vardık. O yüzden, kimilerine biraz provokatif gibi gelse de önümüzde uzanan sürecin PKK'nın tasfiyesi süreci olması gerektiğini görmek, kabullenmek ve bu sözcükten de korkmamak gerektiğini düşünüyorum.
Bugün çözüm sürecinin temel şartı PKK'nın silah bırakması değil mi? İşte PKK'nın tasfiyesi de budur; yani şiddet kullanmaktan temelli vazgeçmesi... Zira PKK'yı karakterize eden şey şiddettir ve silah bırakmış bir PKK, adı ne olursa olsun, artık PKK olmaktan çıkmış demektir.
Silahlar bırakıldıktan sonra siyaset arenasında yerini alacak olan Kürt siyasi hareketi içinde muhtemeldir ki geçmişte PKK'lı olan birçok insan bulunacaktır. Bu kişiler muhtemelen PKK'nın öteden beri savunduğu kimi siyasi projeleri de savunacaktır. Ama bu hiçbir şeyi değiştirmez; bu durum PKK'nın varlığını sürdürdüğü anlamına gelmez. Çünkü PKK'yı PKK yapan şey savunduğu fikirler değil, hedefine ulaşmak için seçtiği yoldur; yani şiddettir. Şiddet ortadan kalktığında PKK da ortadan kalkmış, yeni bir durum doğmuştur.
Gelecekte PKK'nın bazı kadrolarının siyaset arenasında olması, PKK'nın siyaset arenasına taşınması anlamı taşımaz. Zira PKK'nın bugünkü örgütlenme yapısı, bugünkü hiyerarşisi, bugünkü militan profili siyasete göre değil, askeri mücadeleye göre oluşmuştur. Yeni durumda aynı fikirlerle karşı karşıya kalsak bile aynı örgütle karşı karşıya olmayacağız.
Farklı ruh hallerinin gözetilmesi
Peki ben neden, PKK'lılar ve taraftarları için rencide edici olabilecek olan "tasfiye" ifadesini kullanmakta ısrar ediyorum?
Birincisi, gerçeği ifade ettiğini düşündüğüm için... Ama daha önemlisi, eğer çözüm sürecinin ilerlemesini istiyorsak sadece PKK'lıların duyarlılıklarını değil; PKK yüzünden acı çekmiş, zarara uğramış, sevdiklerini kurban vermiş milyonların duyarlılıklarını da dikkate almamız gerektiğini düşündüğüm için...
Görmek zorundayız ki, PKK'lılar "PKK'nın tasfiyesi" sözcüğünden ne kadar rencide oluyorsa, PKK'nın kurbanları ve karşıtları da "PKK'nın siyasallaşması" sözcüğünden o kadar rencide oluyor. Onların da bu ülkeye bu kadar acı çektiren, bu kadar kötülük yapan bir örgütün varlığını aynen sürdürüp siyasete transfer olması anlamı çıkan bu ifadeyi duyunca tüyleri diken diken oluyor. Ölümleri durdurmak için affetmeye razılar; ama varılacak barışın PKK'nın zaferi olarak sunulmasına razı değiller
.
Bu uzun giriş, Sırrı Sakık'ın son konuşmasında kullandığı bir ifade ile ilgili.
"Eğer gerçekten siyasal iktidar 90 yıllık Kürt sorununu çözmek için bu müzakereleri sürdürüyorsa, doğru yoldadır. Ama Kürt sorununu çözmek yerine PKK'yı çözmeye çalışıyorsa, PKK'yı tasfiye etmeye çalışıyorsa yanlış yoldadır'' diyor Sırrı Sakık...
Sözcüklerden korkmadan
Bu sorunu çözmek istiyorsak tabu haline gelmiş kimi sözcüklerle yüzleşmemiz gerektiğini artık anlamış olmamız gerekir. Biz yıllarca Kürt, Kürdistan, özerklik ya da federasyon sözcüklerini kullanması yasaklanmış bir kuşağız. Sonunda sözcüklerden korkarak, olup bitene adını koymaya çekinerek daha fazla ilerleyemeyeceğimiz bir noktaya vardık. O yüzden, kimilerine biraz provokatif gibi gelse de önümüzde uzanan sürecin PKK'nın tasfiyesi süreci olması gerektiğini görmek, kabullenmek ve bu sözcükten de korkmamak gerektiğini düşünüyorum.
Bugün çözüm sürecinin temel şartı PKK'nın silah bırakması değil mi? İşte PKK'nın tasfiyesi de budur; yani şiddet kullanmaktan temelli vazgeçmesi... Zira PKK'yı karakterize eden şey şiddettir ve silah bırakmış bir PKK, adı ne olursa olsun, artık PKK olmaktan çıkmış demektir.
Silahlar bırakıldıktan sonra siyaset arenasında yerini alacak olan Kürt siyasi hareketi içinde muhtemeldir ki geçmişte PKK'lı olan birçok insan bulunacaktır. Bu kişiler muhtemelen PKK'nın öteden beri savunduğu kimi siyasi projeleri de savunacaktır. Ama bu hiçbir şeyi değiştirmez; bu durum PKK'nın varlığını sürdürdüğü anlamına gelmez. Çünkü PKK'yı PKK yapan şey savunduğu fikirler değil, hedefine ulaşmak için seçtiği yoldur; yani şiddettir. Şiddet ortadan kalktığında PKK da ortadan kalkmış, yeni bir durum doğmuştur.
Gelecekte PKK'nın bazı kadrolarının siyaset arenasında olması, PKK'nın siyaset arenasına taşınması anlamı taşımaz. Zira PKK'nın bugünkü örgütlenme yapısı, bugünkü hiyerarşisi, bugünkü militan profili siyasete göre değil, askeri mücadeleye göre oluşmuştur. Yeni durumda aynı fikirlerle karşı karşıya kalsak bile aynı örgütle karşı karşıya olmayacağız.
Farklı ruh hallerinin gözetilmesi
Peki ben neden, PKK'lılar ve taraftarları için rencide edici olabilecek olan "tasfiye" ifadesini kullanmakta ısrar ediyorum?
Birincisi, gerçeği ifade ettiğini düşündüğüm için... Ama daha önemlisi, eğer çözüm sürecinin ilerlemesini istiyorsak sadece PKK'lıların duyarlılıklarını değil; PKK yüzünden acı çekmiş, zarara uğramış, sevdiklerini kurban vermiş milyonların duyarlılıklarını da dikkate almamız gerektiğini düşündüğüm için...
Görmek zorundayız ki, PKK'lılar "PKK'nın tasfiyesi" sözcüğünden ne kadar rencide oluyorsa, PKK'nın kurbanları ve karşıtları da "PKK'nın siyasallaşması" sözcüğünden o kadar rencide oluyor. Onların da bu ülkeye bu kadar acı çektiren, bu kadar kötülük yapan bir örgütün varlığını aynen sürdürüp siyasete transfer olması anlamı çıkan bu ifadeyi duyunca tüyleri diken diken oluyor. Ölümleri durdurmak için affetmeye razılar; ama varılacak barışın PKK'nın zaferi olarak sunulmasına razı değiller
.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015