Hasan Bülent KAHRAMAN
Atatürk konusunda insanlar genellikle sadece kendi iddialarını ispatlamak için okuyor ya da dinliyor. Aksini yapmanın kendilerini haksız çıkaracağını, değersizleştireceğini düşünüyor
Tarihci Erich Zürcher, Boğaziçi Üniversitesi'nde yaptığı bir konuşmada Atatürk ve dönemi hakkında üç argüman tanımlayarak bunları eleştireceğini söyler. Bu üç argüman bir köşe yazısında Zürcher'in Atatürk hakkındaki görüşleri olarak yayımlanır.
Büyük tarihçimiz Mete Tunçay, artık yazmıyor, eskiden yazdığı bilgece denemelerinden birinde,insan kitaplarda hep bildiğini okur demişti. Bu çok önemli bir saptama. Ben de yıllar yılı hocalık hayatımda olsun, gündelik hayatta olsun insanların hep yeni bir şey okurken onu eski bildiklerini, kendi inandığını doğrulamak maksadıyla okuduğunu gördüm. Bırakın sokaktaki insanı bir tarafa akademik araştırma yapanların bile böyle hareket ettiğine hayretler içinde şahit oldum.
İnsanın bildiğinden vazgeçmesi, yanlışını kabul etmesi zordur. Bunun başlıca nedeni haklı çıkma isteği, arzusu, hatta tutkusudur.
Geçenlerde bu konuda çok ciddi bir araştırma yayımlandı. Kathryn Schulz'unBeing Wrong isimli kitabında insanın neden kendi zararına bile olsa haklı çıkmak istediği inceleniyor.
Hekim olan bir kuzenimle bunu konuşurken, hastalarında, tam da söylediğim gibi, dramatik sonuçlar içerse bile, bu tavrın nasıl yaygın olduğunu çok üzülerek müşahede ettiğini söyledi. Sebebi üstünde düşünmek için benden kitabı istedi.
İnsan garip bir yaratık. Savunma içgüdüsü salt kuvvete, fiziğe, biyolojiye dayalı olarak gelişmiyor. Toplumsal bir varlık olduğundan, içgüdüsünü zihinsel, entelektüel, toplumsal ve ahlaki planlarda örgütlüyor, güçlendiriyor.
Toplum da, doğurduğu andan itibaren ona haklı olmak konusunda bir telkinde bulunuyor. Haklı olmak yanlış yapmamak demek. Yanlış yapmak ayıplanan bir şey. Yanlışını kabullenmek bir zayıflık göstergesi olduğu gibi bir alay mevzuu.
Varın çıkın artık işin içinden.
Biz mahcup, sıkılgan ve suskun bir toplumuz. Öğrencilerimin 'acaba basit bir şey mi sormuş olurum' korkusuyla herkesin kafasında olan, son derecede önemli soruları nasıl dersten sonra yanıma sokulup açtıklarını defalarca gördüm. Benden ders almanın ilk şartı odur:
Çıkıp sorusunu açıkta sormak. Tek bir öğrencime bile dersten sonra, özel bir problem değilse, koridorda cevap vermedim. İkinci derste ben zorlar, 'Senin bir sorun vardı,' derim de ancak öylece çocuk kınından çıkar.
Son zamanlarda bu konuyu çok dikkatle fakat çok farklı bir alanda izliyorum: Atatürk tartışmaları.
Bunun 'netameli' bir tartışma olduğunu biliyorum. Bilmez miyim, 1990'lardan bu yana başıma neler geldi. Ama ne yapalım ki, Türkiye şimdi harıl harıl bu konuyu irdeliyor. Ama nasıl bir irdeleme bu; gerçekçi, çözümlemeci, rasyonel mi yoksa herkesin kendi bildiğine dönük 'ezber tazelediği' bir anlayışa mı yaslanıyor?
Hiç kuşku yok ki, Türkiye büyük bir değişimden geçiyor. Çeşitli nedenlere bağlı olarak böyle bir noktaya geldi. Geçmişinde biriktirdiği, tartışmaktan çekindiği, ele almaktan kaçındığı konuları şimdi teker teker masanın üstüne koyuyor. Onların arasında Tek Parti, onların arasında Atatürk dönemi, onların arasında Atatürk'ün kendisi de var. Bir taraf sürekli olarak ortaya bazı belgeler iterek, bazı yorumlar çıkararak yeni bir şeyler söylemeye çalışıyor. Yöntemsel olarak her söylediklerini doğru bulmak olanaksız. Ama farklı bir bakış açısının olduğu muhakkak.
Buna karşılık diğer taraf bunlara hiç kulak vermiyor. Konunun farklı bir açıdan ele alınmasına tepeden tırnağa karşı, kapalı, uzak.
Bazen dinleyecek gibi oluyor söylenenleri, bakıyorum, onları sırf kendi iddiasını nerede doğrularlar mantığıyla ele alıyor. Nedeni çok basit: Onları kabul ederlerse yanlış yapmış olacaklar, haksız duruma düşecekler, kendi gözlerinde kendi önemleri, değerleri azalacak...
Bunun son bir örneği Boğaziçi Üniversitesi'nde düzenlenen bir sempozyumda gerçekleşti. Bir gazetecinin köşe yazısında, 'yakın dönem Türkiye tarihi üstüne çalışan Erich Zürcher, Kemalist dönem ve Atatürk üstüne bunları söyledi,' diye bir şeyler okuyunca işin içinde bir bit yeniği olduğunu anladım. Benim bildiğim, makalelerini, kitaplarını, okuduğum, üstüne yazılar yazdığım, kendi çalışmalarımda kullandığım Zürcher'in 'söyledikleri' üç madde halinde özetleniyordu bu yazıda ve hiç de benim aklımın yatmayacağı bir anlayış, yaklaşım, değerlendirme içindeydi. Nihayet söylediklerini biraz daha ayrıntılı olarak okuma imkanı bulunca gördüm ki, Zürcher, o üç maddenin her birini eleştireceği üç argüman olarak tespit ediyor, ardından da o kabulleri irdeliyor. Fakat bizim köşe yazarımız zaten kendi görüşünde olanlar tarafından ortaya atılmış o argümanları bu defa 'Zürcher de' öyle söyledi diye aktarıyor okuruna.
Vah ki vah!
Neden böyle? İşte nedenlerin önemli bir bölümünü yukarıda sıraladım.
Ama aklımda döndürdüğüm bir neden daha var. Onu da belirtmeden geçemeyeceğim.
Konu şu hata ve kabullenmekle ilgili. Kendimizi gözden geçirmekte çekingeniz dedim.
Öyle. Rasyonel ve modern diye başladığımız eğitim sistemi bize bu imkanı sağlamadı. Oysa Batı kültürlerinde yanlış ve özeleştiri bir kurumdur.
Protestan ahlakı yalanı en önemli kusur sayar. Yalan söyleyenin kendi mikro kozmosunda da toplumda da yaşama şansı neredeyse yoktur. Katoliklik günah çıkarma kurumuyla insana kabahatini itiraf etme alışkanlığını getirir. Bu büyük bir sistemdir.
Amerikan eğitimi ve toplumsal yapısı ise zaten 'sizin' bildiğinizi, kimseden korkmadan, çekinmeden açıklama üstüne kurulmuştur.
Ah, kendimizi bu kadar önemsememeyi, kendimizden bir parça vazgeçmeyi öğrensek, ah bir parça ben hata yapmışım veya yanlış düşünüyormuşum diyebilsek....
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları













































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.08.2025
18.08.2025
17.07.2025
20.06.2025
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025