İhsan DAĞI
Medyascope’de Nuray Mert, “Atatürkçülük, Türkiye’nin en başarılı sivil toplum hareketi oldu” dedi. Bunu söylerken ‘Kemalizm’ yerine ‘Atatürkçülük’ ifadesini tercih etmesi dikkat çekmekle beraber, tespitinde hiç haksız değil. İroniye bakınız ki, ‘sivil toplum hareketi olarak Atatürkçülük’ bu başarısını önemli ölçüde AKP iktidarına borçlu.
AKP’nin ele geçirdiği Türkiye’de Atatürkçülük sadece ‘resmi ideoloji’ olarak değil, tarihsel bir miras olarak bile devletin hafızasından sökülüp atıldı. Devletteki ‘özel’ rolünü ve yerini kaybetti; artık ne meşruiyet kaynağı ne de fiilen anayasal bir ilke.
Ancak devletten dışlandıkça Atatürkçülük sivilleşiyor. Arkasına devleti almayan, devletle özdeşleşmeyen bir Atatürkçülük toplumsallaşıyor. AKP’nin görmezden geldiği milli günlerde, spor başarılarının ardında, sokakta, parkta, meydanda, AKP otoriterliğine karşı Mustafa Kemal, ‘muhalif bir duygudaşlığın’ sembolü haline geliyor. Devletin değil toplumun sahipliğine geçen Atatürkçülük, eski ve bildik bir deyimle, ‘baş aşağı durmaktan kurtuluyor, ayakları üzerinde durmaya başlıyor.’
AKP öncesinde de elbette Atatürkçülük yadsınamaz bir güçtü. Ama ‘sivil’ bir güç müydü?
Sivil unsurları bulunmakla birlikte AKP öncesi Atatürkçülük büyük ölçüde devletin anayasasını ve kurumlarını arkasına alan ‘resmi’ bir güç, ideoloji ve meşruiyet alanıydı. Bunda şaşılacak bir şey de yoktu elbette. Devleti kuran, onun niteliklerini, mitlerini, hedeflerini tanımlayan bir kişinin manevi ve ideolojik liderliği devlette devam ettiriliyordu.
Atatürkçülük ve onun en önemli iki ilkesi olan ‘cumhuriyetçilik ve laiklik’ bugün toplumun en genel ve yaygın oydaşı noktaları. Başlangıçta kırsalda ve eğitimsiz kesimler arasında belki çok büyük heyecan yaratmamıştı bu ilkeler, ama ciddiye alınacak entelektüeller veya büyük kitleler de çıkıp saltanatçılık ve şeriatçılık yapmamıştı. Toplumun bir kısmı muhafazakar-dindar bir yaşam tarzında dirense de bu direnç politik bir karşı-devrim hareketine dönüşmemiş, sistemin içinde yer alan ‘sağ’ siyasete yönelmişti. Kentli ve eğitimli büyük bir kesim ise yeni rejimin reformlarına paralel bir şekilde Batılı bir yaşam biçimini benimsemişti. Bu genel çerçevede yeni rejim ve rejimin temel öncülleri ‘toplumsallaştı,’ ama içinde azınlık da olsa hep bir ‘İslamcı’ muhalefet barındırdı.
Ancak rejimin üzerinde kurulduğu temellerin içerikleri, kapsamları ve uygulanmaları birçok kesimden derin eleştiriler de aldı. Cumhuriyetin demokrasiyi, laikliğin din ve vicdan özgürlüğünü de içine alacak şekilde uygulanması istendi. Devletçiliğin piyasa ekonomisi ilkesiyle çeliştiği ileri sürüldü vs. Ancak bu tartışmalarda Atatürkçülük nasıl tanımlanırsa tanımlansın ‘resmi ideoloji’nin adıydı ve devletin koruması altındaydı. Politik sonuçları itibariyle de onu ‘tanımlayanlar’ hep rejimi kuranlar, kendilerini onu korumak ve kollamakla görevli sayanlar, yani devletin kendisi oldu. Sivil, toplumsal bir damarı da olan Atatürkçülük ‘devletleştirildi,’ sivil temelleri köreldi, entelektüel gelişimi sekteye uğradı. Devlet korumasında Atatürkçülük, toplumsallığını ve sivilliğini kaybetti. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat ve 27 Nisan darbecilerinin elinde Atatürkçülük, militarizmi ve otoriterliği meşrulaştıran bir araca dönüştürüldü.
20 yıllık AKP iktidarında dışlanan, adeta devletten sökülüp atılan, muhalefete itilen Atatürkçülük, şimdilerde sivil/toplumsal bir ‘direniş’ hareketine dönüşmüş görülüyor.
Ancak hatırlayalım; muhalefette sivil, demokratik, özgürlükçü olmak çok kolaydır. İktidarlar zorba, otoriter, dışlayıcı olunca geriye kendini tanımlayacak başka bir kimlik ve savunma hattı bulamayanlar, özgürlükçü ve demokrat oluveriyorlar. Bu topraklarda 20. yüzyılın başından beri birçok siyasi hareket gördük, muhalefette demokrat ve özgürlükçü, iktidarda zorbaydılar. İttihat Terakki’den bu yana ‘muhalif’ olanlar ülkenin en özgürlükçüleri, en ileri ve hızlı demokratlarıydılar! İtilafçılar, İkinci Grup, Serbestçiler, Demokratlar ve hatta AKP ve İslamcılar… Bunlardan iktidar olanların nasıl otoriterleştiklerine, zorbalaştıklarına, hakkı ve hukuku hiçe saydıklarına tanık olduk.
Özetle; AKP, devleti bütün kurumlarıyla partinin üzerine geçirince Atatürkçüler, devlette kendilerini temsil ettiklerini düşündükleri kurumlara güvenmek yerine siyaset yapmak gerektiğini anladılar. Devletlerini, yaşam biçimlerini, cumhuriyetlerini, kurucu liderlerini üç beş bürokratın güvencesinde sanıp siyasetsizliği tercih etme kolaycılığı ve tembelliği artık geçerli değildi. Güvenecekleri bütün kurumlar teker teker iktidarın denetimine geçmişti. Artık neredeyse bir devletleri bile kalmamıştı. Başladıkları yere, topluma döndüler. İyi de yaptılar. Resmi bir ideoloji, katı bir Kemalizm yerine, AKP tecrübesiyle çok daha geniş kesimlerin yeniden keşfettiği laiklik, cumhuriyetçilik, özgür ve Batılı bir yaşam tarzı öngören Atatürk’ün mirasını daha geniş kitlelerle buluşturabilirler şimdilerde ve AKP sonrası dönemde…
Ama şimdiden birkaç soru:
AKP sonrası dönemde Atatürkçülük yeni yeni gelişen ‘sivil’ yönünü muhafaza edilebilecek mi?
Demokratik, çoğulcu ve modern dünya ile uyumlu, arkasına devleti almaya kalkışmayan, devlet tarafından korunma talep etmeyen bir ‘sivil’ hareket olarak kalabilecek mi?
‘Resmi ideoloji’ olarak ayrıcalıklı bir konum talep etmek yerine, fikirler serbest piyasasında özgürce rekabet eden düşünce sistemlerinden birisi olmaya razı olacak mı?
AKP sonrası Türkiye’de demokrasinin niteliklerini biraz da bu soruların cevapları belirleyecek.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları


































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.01.2025
10.05.2024
11.04.2024
8.04.2024
3.01.2024
25.12.2023
13.12.2023
16.10.2023
9.10.2023
17.06.2023