Kerem ALTAN
Kendimi bildim bileli bu ülke o veya bu nedenle hep bir “bölünme tehlikesi”yle karşı karşıyadır.
Ne hikmetse bu “tehlike” çoğu zaman, ülkedeki herhangi bir kesimin demokratik taleplerini yüksek sesle dile getirmeye başladığı zaman artmaya başlar.
Ve bu talepler her seferinde “Bunu yaparsak ülke bölünür” denilerek reddedilir. Hatta çoğunlukla bir açıklamaya bile gerek duyulmaz.
Bölünme korkusunun en son sığınağı da anadilde eğitim oldu.
Üstelik bizleri Kürt sorununda çözüme hiç kimselerin yaklaştıramadığı kadar yaklaştıran bir “demokrasi kahramanının” zamanında.
Gülmeyin. Anadilde eğitimin söz konusu olamayacağını söyleyenlerle onların koşulsuz destekçilerinin “barış havarisi”, bu tutumun kalıcı bir barışın önünü keseceği uyarısını yapanların da “barış karşıtı” ilan edildiği bir yer sonuçta burası.
“Anadilde eğitim yok. Özel okullarda da yok. Biz, ülkemizi bölecek konular üzerinde Ak Parti olarak adım atmayız. Biz zaten okullarda anadili öğrenme imkanı sağladık. Ama anadil ile eğitimin önünü açarsanız resmi dili zedelersiniz.”
Bunlar, bizim “demokrasi kahramanının” insanların doğuştan gelen en önemli haklarından biri ile ilgili düşünceleri. Bu konuda Kemalistlerle aynı fikirde olmak bile rahatsız etmiyor kendisini belli ki.
Peki BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş ne diyor konuyla ilgili: “Anadilde eğitim, yasa değil anayasa meselesidir. Yasalar dolanarak yapılabilir ama bu da kalıcı olmaz. Anayasa Uzlaşma Komisyonu da önceki gün yapılan toplantılarda uzlaştı ve 82 Anayasası esas alındı. Mutabakat bu şekilde devam ederse biz asla ama asla bu anayasaya ‘evet’ demeyiz. Anadilde eğitimin çözülmediği bir ortamda Kürt sorununun yüzde 99’u duruyor demektir. Kürt sorunu dil sorunu, anadilde eğitim sorunudur.”
Kürt sorununda yüzde 1’lik bir iyileşmenin sorumlularına haksızlık etmemek için bardağın yüzde 99 boş olan tarafına değil, yüzde 1’lik dolu tarafına odaklanmak gerekir halbuki. Yoksa bardakta zor duran yüzde 1’i de kaybederiz Allah korusun.
Tabii bir de bölünmekten çok korktuğu için insanlara hakkını vermekten çekinen aynı başbakanın ülkeyi alabildiğine kutuplaştırdığı gerçeği var.
Son olarak İzmir Fuarı’nın açılışında da bu kutuplaşma iyice görünür hale geldi.
Bir kısım CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu lehine slogan atarken diğerleri de Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım için “Yolların kralı” tezahüratları yaptı.
Kalabalığın Ulaştırma Bakanını kamyon şoförü sanma ihtimalini bir kenara bırakırsak İzmir Fuarı’nda en büyük korkunun gerçekleştiğini, insanların birbirine saldırdığını bütün çıplaklığıyla gördük. Aklımıza gelen sonunda başımıza geldi.
O yüzden hangi demokratik adımı atarsak atalım artık korkacak bir şey kalmadı bana kalırsa. Bölünebileceğimiz kadar bölündük çoktan nasılsa.
Hazır bu kadar bölünmüşken birkaç demokratik hamle yapılsa ne çıkar?
Her yasakta biraz daha bölünen bu ülke bakarsınız demokraside birleşir.
Ama tabii o zaman bölünmekten daha büyük bir tehlikeyle karşılaşırız, demokrasiyle.
Demokrasi belki halkımızı mutlu eder ama asabi yöneticilerimize haddinden fazla acı çektirir. “Karar verdik yıkacağız, karar verdik yapacağız, karar verdik vuracağız” diyemezler, karar vermeden halka da sormaları gerekir.
Değer mi yetmiş milyonun huzuru için koskoca bir sultanın canını sıkmaya?
Barış mı istiyorsunuz, o zaman sultanın istediği dilde eğitim yapın, sultanın istediği şeyi için, sultanın istediği gibi giyinin, metroda sultanın istediği gibi oturun, merdivenleri sultanın istediği renge boyayın, gazetelerde sultanın istediği gibi yazın.
Hem sultanın dediklerini yapmıyorsunuz hem barış istiyorsunuz.
Daha neler?
Böyle demokratik haklar istediğinize göre siz barışa karşısınız, barışı engellemek için demokrasi istiyorsunuz.
Yoksa gerçekten barış isteyen insan bir de demokrasi diye tutturup sultanı kızdırır mı hiç?
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları







































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.01.2015
7.01.2015
30.12.2014
24.12.2014
16.12.2014
28.11.2014
18.11.2014
11.11.2014
4.11.2014
21.10.2014