Markar ESAYAN
Türkiye'deki aydın tipolojisi üzerine epey analiz yazdım. Bunları yinelemek için hiç iştahım yok. Bu imza kampanyaları da gerçekten çok sallapati yapılır ve genellikle akademi ve medyayı elinde tutan “aydın babaların” hakimiyetinde ilerler. Çok etkisi olmaz. Çünkü toplumda bir karşılıkları yoktur. Söze müdahale gücünü test etmek için antrenman niyetiyle yapılır. Bir de devrim hevesleri kursağında kalan, ama sokaklarda aktivizm kasmaktan da yüksünenler için iyi bir performans sanatına dönmüştür.
Yani eve koşu bandı almak gibi bir şeydir…
Tabii, Türkiye'nin ilk ciddi halk hareketi olan AK Parti'ye karşı, elit direnişinin bir seppuku'su olarak da görmek doğru olacaktır son imza kampanyasını...
Normalde, aydının bir halk hareketinin yanında, buna yönelen siyaset dışı kalkışmaların da yanında olmasını beklersiniz. (Bu kanı yine aydınların yarattığı bir yanılsamadır. Böyle örnekler çok azdır tarihte.) Bunun için AK Partili olmaya gerek yoktur. Şiddetin bir mücadele yöntemi olamayacağı konusunda sağlam bir ilkeye yaslanmak, gerektiğinde de AK Parti'ye eleştirilerini yapmak yeterlidir. Bugün Türkiye'nin ihtiyacı olan aydın müessesesi budur. Ama bunu aranan adreste bulunması bazı yapısal nedenlerden ötürü henüz daha mümkün değildir.
Bunun Türkiye'ye özgü ve küresel nedenleri var.
Türkiye'ye özgü nedeni, aydın sınıfının aşağı doğru nasıl saçaklanırsa saçaklansın, Türkiye'nin kurucu ideolojisi olan jakoben laiklik ve Batılı yaşam biçimleri kategorisinden neşet etmiş ve burada statü oluşturmuş olmasıdır. Bu nedenle Menderes'in idamını uzun süre demokrasi bayramı olarak kutlamış, kemalist/laik ordunun devrim yapacağına inanmışlardı. Muhtemelen 1980 darbesi bu kesimi vurmasa ve 1960 karakterinde ilerleseydi, böyle düşünmeye de devam edeceklerdi.
Sonuçta ister Fransız Devrimi'ne, ister 1917 devrimine dayansın, bu aydın tipinin işletim sisteminde “şiddet” hala temel dengeleyici, düzenleyici, kurucu bir unsur olmaya devam eder. Dinden bir türlü kopmamış geniş kitleler ise fobik yaklaşımın öznesidir.
Kendi mahallelerinde halktan kopuk ve akademiyanın ya da medya patronlarının güvenli kuvözlerinde yaşarlar. Toplumun kendi iç dinamikleri ve sağduyusu ile değil, uzmanların mürebbiyeliği ve mühendislikleri ile tekamül edeceğine içten inanırlar. Bu aslında bildik jakoben/aydınlanmacı tutumdur.
Bu nedenle, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti'nin vasileri reddederek ilerlemesi, başarılı olması, bu kastın (sınıfın) gündem ve politika belirleyici vasfını kaybetmesi ciddi bir bunalım doğurdu. Öyle ki, bu halk hareketinin karşısında en diri duran iki örgüte sarılmak durumunda kaldılar. PKK ve FETÖ...
Tabii, konjonktürel olarak ortaya çıkan diğer aktörler, yani Esed, Putin, Sisi, Merkel, İsrail ve İran da onlara çok sevimli geldi. Merkel ve İsrail pozisyon değiştirince onlara da çok kızdılar.
Küresel boyutta ise, aydının rolü ve gücünde önemli değişimler oluyordu. Artık Olimpos'tan ölümlülere buyuran tanrı aydın devri kapanıyor, asistan aydın tipolojisi ortaya çıkıyordu. Bilgi tekeli kırılmış, enformasyon, ulaşım ve internet devrimleri tüm kurumları değişime zorluyordu. Gündelik hayatın içinde gezinen, halkın içinde olan, özellikle sosyal bilimlerde sekülerleşme tezinin çöküşü ile daha geniş bir evreni kucaklamak durumunda kalan entelektüel süreci nefretle karşılayan eski aydınlar, bugün o eski parlak günleri, Gezi'de, PKK'nın devrimci şiddetinde arıyorlar. Böyle bir kepazeliği kendi ülkelerinde yapamayacak olan Chomsky ve Zizek gibileri de bir zaman makinesine binerek bir tutam teselli peşindeler.
Ama en nihayetinde son iki bildiri, ilk defa bu jiletçi aydınların halkla bu kadar keskin bir şekilde karşı karşıya gelmelerine yol açtı. Bu duruma seppuku demem bundan. Bu bildiğiniz gibi Japon kültüründe olan bir intihar şekli. Onuru zedelenen kişi hayatına bu şekilde son veriyor. Gençlerini bilemem ama, bu listenin ak saçlı isimleri Erdoğan döneminde onurlarını yitirdiklerini hissediyorlar. Bu davranışlarının bir nedeni ideolojik köhnelik ise, diğeri eli çok yükselterek oyuna muhteşem bir dönüş yapmak, olmuyorsa da her şeyi kaybetmek.
Acı olan, aslında her zaman iktidarın yanında olmaları ve bunu muhalif bir tavır olarak yutturabilmeleriydi. Ama artık uyandık.
İlk kez kendilerini halka bu kadar açık ettiler. Üstelik kayırdıkları PKK'nın çocuk katliamı ile oldu bu.
Hazin bi final...
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019