Münir AKTOLGA
“HİZMET”, “LİBERALLER”, AK PARTİ İTTİFAKINDAN “DEĞERLİ YALNIZLIK” POLİTİKASINA MI?..
Evet, yeni eskinin içinden çıkıp geliyor, ama nasıl? Daha başka bir deyişle, “doğum” olayı nasıl gerçekleşiyor? Bu yazıda ele almak istediğim konu bu!
Yazıda asıl ele almak istediğim, Türkiye’de burjuva devriminin gelişimi sürecine ilişkin yeni durum-gelişmeler- ama, konuya girerken, önce, bir kere daha olayın teorik çerçevesinin altını çizmek istiyorum.
Daha önceki yazıya atıfta bulunarak, eski-yeni, ya da, anne-çocuk ilişkisine dair bazı hatırlatmalar yaparak başlayalım:
Bu evrende bulunan her şeyin-bütün varlıkların-kendi içinde yapısal ve fonksiyonel anlamda A ve B gibi iki temel parçadan-elementten oluştuğunu söyleyerek demiştik ki:
“Zıtların birliği ve mücadelesi” anlayışı, esas olarak, bir sistemin “yapısal ve fonksiyonel iki temel parçası” olarak tanımladığımız A ile B arasındaki ilişkiye yönelik değildir. Değildir, çünkü bu iki temel unsur arasındaki ilişki bunların kendilerinden kaynaklanan bir “zıtlık”-“çelişki” ilişkisi değildir. “Zıtların birliği ve mücadelesi” anlayışı, ya da “çelişki” kavramı, semantik özünü-yani içeriğini A-B sistemi ile bu sistemin içinde onun diyalektik anlamda inkârı olarak gelişen yeni-başka bir sistem arasındaki ilişkiden alır, AMA;
1-Eskiden beri varolan A-B sistemini sistemin dominant kutbu olan A temsil ettiği için:
2-Ve eskinin içinde gelişmekte olan yeni de daima, onun (yani, A-B sisteminin) ana rahminde (ki bunu da B temsil eder) geliştiği için;
Sürece dışardan bakınca biz olup bitenleri (yani A ile B arasındaki ilişkiyi) uzlaşmaz bir “çelişki” olarak görürüz; çünkü, doğum olupta B ‘nin içinde gelişmekte olan bebek ortaya çıkana kadar o henüz daha ortalıkta görünmez!. Bu nedenle, hamilelik süreci boyunca objektif gerçeklik alanında yeni ile eski arasındaki mücadele eskiden beri varolanı temsil eden A ile, kendi içinde potansiyel bir gerçeklik olarak yeniyi temsil eden B arasındaki mücadele şeklinde ortaya çıkar. İşte, bir sistemin kendini üretirken varoluşu süreci boyunca onun yapısal ve fonksiyonel anlamda temel parçaları olan A ve B arasındaki ilişkinin aynı anda hem sistem içi bir KARŞITLIK-partnerlik-ama hem de, ana rahmindeki o potansiyel güçten kaynaklanan bir ZITLIK-çelişki olduğunun açıklaması budur.
Sonra da, bir örnek olarak kapitalist toplumu göstererek demiştik ki:
Aslında A, yani sistemin dominant unsuru (kapitalist toplum söz konusu olunca bu burjuvazidir) açıyor inkârın (üretim sürecinin) kapısını! Sisteme dışardan gelen madde-enerjiyi-informasyonu sistem adına içeriye buyur eden (alan) o oluyor! Sistemin sahip olduğu bilgiyi kullanarak onu değerlendiren ve bir üretim (inkâr) modelini (hammaddenin nasıl işleneceğini) hazırlayarak, gerçekleştirmesi için bunu sistemin motor gücüne (işçiler) ileten o oluyor. B, yani motor unsur da (işçiler de) bunu gerçekleştiriyorlar. Bunu yaparken onun-onların yaptığı aslında sadece A nın inkarını gerçekleştirmektir. Ama, bu inkârın sonucunda meydana gelen ürün, ilk durumdan itibaren başlayan sürecin amacı (ulaşmak istediği hedef, “son durum”) olduğu için, o aynı zamanda, yeni bir düzen-düzenlilik olarak-“inkârın inkârı” olarak da gerçekleşmektedir. Yani, ürünü yaratmakla aslında A ve B onun varlığında yok olmakta, kendilerini yeniden üretmiş-yeniden doğmuş- olmaktadırlar (anne-baba, çocuk ilişkisi).
Dikkat ederseniz, eskiden beri varolan sistemin içinde gelişen üretici güçler (ki bunlar A ve B dir) belirli bir noktaya kadar mevcut sisteme ait unsurlar olarak kalırlarken, bunlar, aynı anda, eskinin içinde gelişen bir sonraki sisteme ait potansiyel güçler rolünü de oynarlar!.
Örnek olarak feodal toplumu ve onun içinde gelişmekte olan üretici güçleri düşünürsek, nedir burada aslında gelişen; burjuvazi ve işçi sınıfı şeklinde ortaya çıkarak gelişen insan üretici gücü değil midir? Öyle ki, bu gelişme bir noktaya kadar mevcut sistemin içinde oluyor. Hatta, o feodaller bizzat destekliyorlar bu gelişmeyi. Çünkü, yeni kurulan kentlerde ortaya çıkan feodal sistemin burjuvaları ve işçileri onların gözünde öyle niteliksel olarak yeni-başka bir sisteme özgü unsurlar-sınıflar-falan değiller!. Varolanın uzantıları-parçaları onlar (gerçek de bu aslında). Bu anlamda gelişen, bizzat o A ve B nin kendileri-“feodal sistemin içindeki üretici güçler”- oluyor. Süreç böyle başlıyor. Ve bu bir yanılgı, ya da yanlış bir algı falan değil bu aşamada, gerçekliğin diyalektik oluşumu böyle. Ama biz biliyoruz ki, ortaya çıkan bu yeni güçler aynı zamanda ilerde doğacak olan başka bir sisteme ait potansiyel güçlerdir de. Burada bütün mesele, eskiyle yeni arasındaki ilişkinin nereye kadar-hangi noktaya-kadar bu şekilde devam edeceğiyle-edebileceğiyle ilgili. Bunun ne anlama geldiğini gözümüzün önünde canlandırmak için de ana karnındaki bir çocuğu, ya da yumurtanın içinde gelişerek artık kabukları çatlatıp dışarı çıkma aşamasına gelen bir civcivi düşünelim yeter!.
Şimdi soru şu: Çocuğun, ya da o civcivin, ana rahminden, ya da yumurtanın içinden ne zaman- nasıl çıkacağını belirleyen nedir?
Genel kural biliniyor: Adına doğum denilen olay, eskinin içindeki gelişme süreci tamamlanınca gerçekleşiyor. Ortada hiçbir ebe olmasa da, süreç kendi kendini bu şekilde gerçekleştiriyor. Bir çocuğun doğumu, ya da civcivin yumurtadan çıkışı söz konusu olunca, bunun-doğum sürecinin-nasıl olduğunu bütün ayrıntılarıyla biliyoruz. Aslında, bütün sistemler için geçerli olan belirli kurallar var ortada ve her sistem bunları kendi özgül koşulları içinde yaşayarak kendini üretmiş oluyor. Buraya kadar herşey açık.
Ancak eğer, doğuran, kendi kendini üreten bir kadın değil de-ya da yumurtadan bir civcivin çıkması olayı değil de- bir toplumsa, olay bu kadar basit değildir! Genel kurallar aynı olsa bile, sonuçta herşey gene doğal-evrensel gelişme çizgisine uygun olarak gelişse, ortaya çıksa bile, adına toplum dediğimiz sistem birçok elementten-insanlar- oluşan karmaşık bir yapı olduğu için (hele hele her kafadan ayrı bir sesin çıktığı sınıflı bir toplumsa söz konusu olan) olayı herkesin aynı görüşte olduğu basit bir süreç olarak ele almak mümkün olmaz! Çünkü, bu durumda süreç toplumun kendi kendisini üretmesi süreci olduğundan, sistemin elementi olan insanlar, bu süreci-yani doğum olayını-toplum içinde bulundukları yere göre her biri kendi içlerinde farklı biçimlerde yaşarlar ve kavrarlar. Evet, sonunda doğuran bir bütün olarak sistemdir-toplumdur-ama bu doğumu her element-insan-kendi içinde farklı şekillerde yaşar.
BİR KERE DAHA TÜRKİYE GERÇEĞİ
Şimdi, ayaklarımızı yere basarak, önce bir kere daha Türkiye gerçeğini ele almaya çalışalım:
Türkiye Cumhuriyeti’ni, “Yönetenler” ve “Yönetilenler”den oluşan bir sistem olarak ele aldığımız zaman, buradaki “Yönetenlerin” “Atatürkçü-laikçi” Devlet sınıfı, “Yönetilenlerin” de bunun dışında kalan “Halk” kitleleri olduğunu söylemiştik. Bu durumda, sistemin içinde, onun diyalektik anlamda zıttı-inkârı olarak gelişen yeni-burjuva-kapitalist Türkiye de, tıpkı ana rahminde gelişen o çocuk gibi, “Yönetilenler” sınıfının, yani “Halk”ın içinden- ana rahminden- çıkıp gelen o “Anadolu kapitalizmi” oluyordu.
Buraya kadar herşey açık!. Yeni, yani, burjuvasıyla çalışanlarıyla Anadolu kapitalizminin güçleri eskinin içinde-onun ana rahminde-doğuyorlar, gelişiyorlar ve vakti zamanı gelince de doğum olayı gerçekleşmeye başlıyor. Herşey, aynen bir çocuğun doğumuna, ya da, yumurtanın içinden o civcivin çıkmasına benziyor! Bugün, Türkiye’de, Anadolu kapitalizminin-Yeni Türkiye’nin temsilcisi durumunda olan AK Parti’nin temsil ettiği sürecinin diyalektiği bundan ibaret. Toplumdaki bütün çatışmaların (türban, Alevi, Sünni ve Kürt sorunu dahil!) kaynağı da bu oluşumdur. Çünkü, eski Türkiye’nin içinden çıkıp gelen yeni Türkiye, eski Türkiye’ye ait bütün o duygusal-kültürel alt kimliklerin de kendilerini yeniden üreterek bilişsel bir üst kimliği yaratmaları sürecine paralel olarak ortaya çıkıyor.
Karşımızdaki tabloyu, henüz daha doğumun gerçekleştiği odadan çıkmamış olan Türkiye tablosunu şöyle ifade etmeye çalışalım:
Bir yanda, eski Türkiye’yi temsil eden “Atatürkçü-laikçi” Devlet Sınıfı (bütün unsurlarıyla birlikte tabi!), diğer yanda ise, dinsel ve etnik kabuklarını bir kalkan gibi kullanarak bunların karşısında ayakta kalmaya-onlara kendilerini kabul ettirmeye çalışan “Yönetilenler” olarak “Halk”!..Bununla birlikte de, bu modern reayayla anne çocuk ilişkisi içinde olan, eski yapının diyalektik inkârı olarak ortaya çıkmaya çalışan yeni Türkiye’nin temsilcisi güçler- Anadolu burjuvazisi, işçi sınıfı, modern Türkiye’nin çalışanları[1].
Evet, buraya kadar herşey açık! Bu tabloya, kimin ne olduğunu, neyi temsil ettiğini ve nerede durduğunu ilave ettiğiniz zaman toplumsal düzeyde doğum olayının nasıl gerçekleştiğinin de kendiliğinden aydınlanıyor-ortaya çıkıyor olması gerekir.
Ama, pratikte işler bu kadar basit yürümüyor işte! Nedenine gelince:
Bir süredir hep altını çizmeye çalışıyorum, ancak bir kere daha özetleyelim: Evet, Türkiye’de ve bütün diğer Arap ülkelerinde-eski Osmanlı coğrafyasında toplumsal tarihsel gelişme süreci Batı’ya göre çok farklıdır; buralarda, burjuva devriminin gelişme sürecini-sürecin diyalektiğini- kavrarken Batı’daki feodalizmin, feodal sınıfın yerine antika Devletçi düzeni ve Devlet sınıfını koymak gerekir, bu açık; ama herşey burada bitmiyor ki!. Bu Devletçi yapı, “çağdaşlaşma”, ya da, “modernleşme” süreci adı altında, bir toplum mühendisliği harikası olarak buralarda bir de kendisine bağlı bir kapitalizm yaratmış süreç içinde. Devlet sınıfı, kendi içinden bazı unsurları Devletçi bir burjuva haline dönüştürürken, süreç içinde bir de bunlara bağlı Devletçi bir işçi aristokrasisi ortaya çıkmış! Öyle ki, Batı’da burjuvazi ve işçi sınıfı feodalizme-feodal sınıfa karşı mücadeleler içinde gelişerek burjuva devrimi bayrağını burca dikerlerken, bizdeki Devletçi burjuvalar ve işçi aristokratları, tam tersine, kendi varoluş koşullarını daha başından itibaren Devlete borçlu olmuşlar. Bu nedenle, aşağıdan yukarıya yeni-kapitalist bir Türkiye’nin ortaya çıkışı, varolan Devletçi düzenin gelişmesinin ötesinde bir anlama sahip olur bizde- devletçi sisteme karşı yeni tipte bir burjuva devriminin yolu açılmış olur. Çünkü bu, son tahlilde, üretim araçlarının mülkiyetinin büyük ölçüde Devlete ait olduğu bir durumdan, mülkiyetin özel ellere geçmeye başladığı bir başka duruma-gerçek anlamda özel mülkiyetçi kapitalist bir düzene geçişi ifade eder.
Şimdi, sorun şurada: Eski Türkiye-“Devletçi düzen”, tamam; bu, eskinin-kadim Osmanlı’nın “modernleştirilmiş” versiyonuydu.. Yeni Türkiye ise, bu kabuğun içinden çıkıp gelen o civciv. Yani, Devletçi düzenle yeni Türkiye arasındaki ilişki, Yumurta-kabuk ve onun diyalektik anlamda inkârı olarak civciv ilişkisi; peki ama bu arada ötekileri, yani o Devletçi burjuvaları ve onlara bağlı olarak ortaya çıkmış olan o işçi aristokrasisini ne yapacağız, burjuva devrimi sürecinde bunları nereye koyacağız? Evet, bunlar bir yanlarıyla Devletçi düzenin-eski Türkiye’nin ürünleri. Bu yüzden de şimdiye kadar hep ona bağlı kalmışlar. Bütün o darbelerde falan Devlet sınıfıyla birlikte bunların da parmak izleri var. Ama hepsi bu kadar değil ki, bunlar iki ayaklılar! Bir ayaklarıyla eski Türkiye’ye basarlarken, diğer ayaklarıyla-diğer yanlarıyla da kapitalist üretim süreci içinde olduklarından, bunları da yeni Türkiye’nin içinde ele almak gerekecektir. Yani öyle, eski Türkiye ile, Devlet sınıfı ile birlikte bir kalemde silip atamazsınız bunları da!
İsterseniz daha açık konuşalım. Türkiye söz konusu olunca bunlar TÜSİAD burjuvalarıyla, DİSK’li, TÜRK-İŞ’li işçi aristokratları olarak karşımıza çıkıyorlar. Tabi bunların siyasi düzeyde temsilcileri de var. Bütün o “solcular”, “liberaller” falan hep bu zeminin üzerindeler!. “Darbeler dönemi bittiğine göre, sayıca azınlıkta oldukları için, artık bunların seçimlerde falan da bir etkinliği söz konusu olamaz” diye düşünmeyelim!. Bugün halâ Türkiye’nin yaptığı ihracatın yüzde seksenine yakın bir kısmını eski Türkiye’den yeniye aktarılan bu unsurlar yapıyorlar. Ama sadece bu da değil, bunun yanı sıra, Osmanlı’dan bu yana “batılılaşma” adı altında gerçekleştirilen kültür ihtilalinin ürünleri olarak bir uçları halâ Batı’da bunların!. Türkiye’de birisi “hık” dese bunu anında Batı’ya yetiştiren ve orada sahip oldukları prestijle birlikte bunu güce tahvil eden potansiyel bir güçleri var bunların. Unutmayalım ki, bunlar-aynı yöntemlerle- o Abdülhamid’i bile yıkan Jöntürklerin-İttihatçıların günümüzdeki modern uzantılarıdır!. Soru şu şimdi: Bunları ne yapacağız, “bunların hepsi eski Türkiye’ye ait unsurlardır-yeni Türkiye’nin sırtındaki bir ur gibidir bunlar” deyip (bazılarının önerdiği gibi) bir kalemde bu kamburu kesip atmaya mı çalışacağız?..
2002 de AK Parti iktidara geldiği zaman böyle bir sorunun sorulmasının zemini yoktu henüz daha ortada. O dönemde geçerli olan, o ana kadarki sürecin yarattığı bir toplumsal denge durumu idi. Özal’la birlikte, küreselleşme sürecine açılan Türkiye’de taşlar zaten yerinden oynamıştı. 12 Eylülle denenen, Devlet sınıfı + Devletçi burjuvazi + İşçi aristokrasisi dengesi de yürümediği için dağılmış, onun yerine, yeni Türkiye’ye ait güçlerden oluşan yeni bir denge durumu ortaya çıkmıştı. Başlangıçta Devletçi burjuvaların başı çektiği bu denge, zaman içinde Anadolu burjuvalarından yana kaymaya başlayınca, bu sefer de Dervişli-“liberalli” yeni bir alternatifi iktidara getirmek için seçimlere gidilmişti!. Ama o da olmadı. Anadolu burjuvalarının önderliğinde ortaya çıkan yeni insiyatif sıyrılıp çıktı aradan!.
Bu olay, yani AK Parti’nin iktidara gelişi olayı basit bir iktidar değişimi olayı değildi. Türkiye’de zamana yayılarak gelişen burjuva devriminin önemli bir aşamasıydı. Ana rahminde gelişen çocuğun, tamamen olmasa bile en azından artık kafasının ortaya çıkması olayıydı!. Bu nedenle, geride kalan on yıl boyunca çocuğun-yeni Türkiye’nin gövdesinin kol ve bacaklarının da ortaya çıkması sürecine tanık olduk. Şu an geldiğimiz aşama, bütün bu olayların ve süreçlerin yeni bir aile cüzdanına-yeni anayasaya-işlenerek sürecin tamamlanması olayından başka birşey değildir.
Dikkat ederseniz buraya kadar olup bitenler hep sürecin-yani doğum olayının- bilinçdışı doğal yanıyla ilgili olan şeyler. Aile cüzdanının düzenlenmesi ise, sürecin bilişsel olarak kayıt altına alınması oluyor. Çocuğun adı nedir, anasının, babasının adları, doğum tarihi, dini, milliyeti,ve buna benzer diğer bilgiler..Ama işte tam bu noktada anlaşmazlık ortaya çıkıyor. Anadolu burjuvaları-en azından bunların içinde bir grup- eski Türkiye’nin devletçi burjuvalarına (bunlar artık yeni Türkiye’nin büyük burjuvalarıdır) diyorlar ki, “size ne oluyor; sizi büyüten, var eden hep o Devlet-Devlet sınıfı değil miydi?. Yüz yıldır (daha gerisini bir yana bırakıyoruz) biz bu işin ceremesini çekerken sizler hep bizim sırtımızdan geçindiniz, semirdiniz. Sizin elinizdeki bütün o bankalarınız falan hep bu sürecin ürünü. Biz yatırım için doğru dürüst kredi bile bulamazken, bütün finans sistemini halâ siz kontrol ediyorsunuz. Yeter artık, biraz da biz nasiplenelim bu işten”! Kendilerine, Anadolu burjuvalarına ideoloji üretme misyonunu biçen bir grup aydın diyorlar ki: “Hayır, bunların artık yeni Türkiye içinde yerleri yoktur. Burjuva devrimi sürecinde Devlet sınıfıyla birlikte bunların da tasfiye edilmeleri gerekmektedir”! O kadar ilginç bir söylem ki bu, sürece bu tür bir yaklaşım direkt olarak Anadolu burjuvalarının sinir merkezlerine işliyor ve olayın -sürecin mantığı bir anda burjuva devriminin rasyonalitesinden çıkarak burjuvazinin kendi içindeki sınıf mücadelesini burjuva devrimi programı içinde çözme noktasına varıyor.
Aslında bu türden bir potansiyel epeydir vardı ve gelişme halindeydi, bazı rahatsızlıklar zaman zaman ortaya konulmuyor değildi. Bir yandan darbelere-darbecilere karşı mücadele gelişirken, diğer yandan da, Anadolu burjuvalarının kendilerine olan güvenleri arttığı için yeni Türkiye’nin iki kanadı arasındaki bu çelişki de yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlıyordu. O dönemde “liberallerin” rahatsızlıklarının artışının falan altında hep bu yatar. Bir yandan darbecilik dönemi sona eriyordu, diğer yandan da barış süreciyle birlikte Kürt kartı da artık siyaseten ortadan kalkacaktı. Bu durumda gücü tek başına Anadolu burjuvalarına bırakmak istemiyorlardı. Madem ki onlar artık eski müttefiklerini-Devlet sınıfını ve darbeciliği bırakıyorlardı o halde Anadolu burjuvalarının da onlara el uzatmaları yeni Türkiye zemininde yeni bir denge için onlarla birlikte hareket etmeleri gerekiyordu!. Tamam işin ucu seçime varınca halk Anadolu burjuvalarına oy veriyordu, bu yüzden de beridekinlerin onlarla seçimlerde boy ölçme şansları yoktu, ama “herşey de seçimle olmazdı ki, demokrasi seçim demek değil di ki”!.”Eğer Türkiye’nin tarihsel evrimi süreci içinde oluşan maddi gerçekliğini hesaba katmadan yol alınmaya kalkışılırsa, bu yol seçimlerle tasdik edilse bile gene de diktatörlüğe çıkardı”..
DEVAM EDECEK
YARIN
GEZİ’YE DOĞRU..
...Şimdi anlıyor musunuz Vehbi’nin kerrakesini!! Bütün o, “herşey seçim değildir”, “demokrasi sadece seçimle iktidara gelmek demek değildir” ifadelerinin altında yatan budur işte!.Ve Türkiye gerçeği dikkate alınınca bu doğrudur da!. Bir yanda, eski Türkiye’den yeniye aktarılan bütün o TÜSİAD cı burjuvaları, bunlarla ontolojik-varoluşsal-bir zeminde ittifak halinde olan “liberal”, “solcu” kesimleri silip atmayı programına alan jakoben ideologlar ortalıkta cirit atarken, ötekilerin susarak kendi kaderlerine razı olmaları beklenemezdi! Burada kritik eşik Erdoğan’ın tavrı oldu...
[1]Kapitalizm Batı’da feodal toplumun bağrında gelişirken, bu gelişme Türkiye’de, Osmanlı artığı devletçi bir düzenin içinde oluyor. Yeni toplumun güçleri, Batı’da feodallere karşı mücadelenin içinden çıkıp gelirlerken, bu mücadele Türkiye’de onun yerini tutan Osmanlı artığı antika bir Devlet Sınıfına karşı veriliyor...
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.11.2024
9.11.2024
31.07.2024
3.06.2024
9.04.2024
20.07.2023
18.07.2023
17.07.2023
20.06.2023
18.06.2023