Nermin ALPAY
Bazı insanlar dertlerini anlatırken, bin dereden su getirirler, lafı da öyle bir dolandırırlar ki çözmeniz için şifre uzmanı olmanız gerekir. Sosyal bir olayı dile getirirken bu tür uzatmalar dinleyici, okuyucu kaçırırken,
Edebiyatta, felsefede ise bunun tam tersi olur. Deruni anlatımlara girmeden önce, asıl olayın kıyısından dolaşmak, ayrıntılara girmek ve okuyucuyu bıktırmadan can alıcı noktaya getirmek maharet ister.
Bense bu köşedeki yazılarımda sorunu en anlaşılır biçimde yazmaya gayret ediyorum. Ve çoğunlukla da muhalif yazılar yazıyorum. Diğer türlüsü genel literatürde yalakalığa girer. Ama bu sefer yapacağım!
Gelelim saadete;
İlçemizde Belediye tarafından kurulumu gerçekleştirilen Akçakoca Kent Konseyi’nden haberdar olmayan yoktur. Kent Konseylerinin tüzel kişiliği ve ayrı bir bütçesi olmadığı için belediyelere göbeğinden bağlı olduğunu da artık ilgilenen herkes öğrenmiştir. Bu yüzden kent konseyleri çalışırken, Belediyeyi eleştirirken onu kızdırmadan, ruhunu okşayarak sessiz sedasız yapmalıdır. Maazallah ilişkiler, muhalif belediyelerinin çok şikayet ettiği gibi, “Ak Parti Hükümeti bize ödenek vermiyor” ağlamasına dönüşebilir. Her yıl bütçe görüşmeleri yapılırken, T.B.M. Meclisi’nde olduğu gibi, bütçeden Kent Konseyine ne kadar katkı sağlanacağı resmiyete bağlanabilse, kent konseyleri siyaseten biraz daha bağımsız olabilirlerdi.
Ama bunu kim ister? Güzel yurdumun hangi idarecisi demokrat olma adına
Elindeki güçten vazgeçer? O yüzden ben de başkana yalakalık yapmaya
Mecbur kaldım, ne olur beni kınamayın…
Sevgili Başkan, Canım gözüm Başkan…
İlçemizde Kent Konseyini kurdurduğun için sana minnettarım.
Her ne kadar, daha ilk genel kurul seçimlerinde kendi gösterdiğin adayları
Seçtirmiş olsan da, Son genel kurulda divan üyeliği için adaylığımı görmezden gelsen de, ben sana küskün değilim.
Hatta diğer kentlerden kopyalayarak, Akçakoca’ya kazandırdığın sahil projesinde kestiğin ağaçlar için “ Beni de kes başkan!” derken niyetim kötü değildi. O yola, o projeye bir Nermin kurban olsun, anlamındaydı…
Eğer son genel kurulda ne yapıp edip Adnan Yaman’ı başkan seçtirmeseydiniz, evimde uslu, uslu oturacaktım. Ama seçiliş biçimine karşı çıktığım o adam, “IV Makine Organize Sanayi Bölgesinde, Sokak Hayvanları için Yapılmış bir Proje Örneğini Akçakoca için düşünüyorum” dedi ve ben de dahil, bir çok insanı bu projeye dahil etti.
Ben de Belediyenize yazı yazıp, “5199 sayılı yasanın belediyelere verdiği görev kapsamında Besleme Odakları kuracak mısınız?” diye yazı yazıp
“ sahil projesi bitince düşünüyoruz” benzeri bir cevap almışım, beklemekteyim.
Tabi bu arada başka hayvan severler de belediyeyi aşındırmaktalar;
“ beslenme odağı kurun, kısırlaştırma yapın” diye…
Adnan Bey, tam bir arabulucu gibi, hem belediyenin hem de bizim imdadımıza yetişti. Tamam dedik. Başladık çalışmaya…
Bayat ekmek toplama kutuları, Beslenme odakları ve kulübeler yaptırıldı.
( Adnan Bey’in bulduğu sponsorlar ve Haytap desteğiyle)
Okullara gittik, çocuklara bayat ekmekleri evlerinden getirmelerini anlattık… Sonra…
ARAÇ YOK… ELEMAN YOK…
Akçakoca Kent Konseyinin 5199 sayılı yasa ile belediyelere verilen görevi hafifletmek için üstlenmiş olduğu projesi, Belediyenin bu projeye araç ve eleman tahsis etmesine takıldı, kaldı.
Akçakoca Kent Konseyinin çalışmasına bu nedenle iştirak eden bizler,
Kent Konseyi Başkanına sorup, duruyoruz; “ Adnan Bey, projeyi ne zaman
Başlatacaksınız?” Sürekli değişen tarihler içinde; Kasım ayında başlatılacak kampanya için, Başkan 10 Ocak tarihini vermiş.
Bize gelen son haber bu.
Ve ben pes ediyorum, artık başkan… Kendin önerdiğin adamı bile bu kadar
Oyalarsan, oyu bile olmayan sokak hayvanlarını haydi, haydi oyalarsın…
Adnan Bey, bize “ belediyenin adamı yok, işi çok,” diye sizi savunup duruyor ama ben nedense teyzemle annem arasındaki büyük farkı hatırlıyorum. Teyzeme iş dayanmazken, annemin başladığı iş kolay, kolay bitmezdi. Bir işi zamanında bitirmenin başlamaktan daha önemli olduğunu çocukken öğrenmemi bu tecrübeye borçluyum.
İnsan annesini seçemez de üstelik… Bu annemin suçu olmadığı gibi ona olan sevgimi de azaltmıyor, yeter ki annem beceremeyeceği bir işe kalkışıp, yüzüne gözüne bulaştırmasın.
Yani başkan, lafın özü; Senin şahsına değildir benim kelamım…
Dip Not : http://dogalhayatasaygi.blogspot.com adresinde 5199 sayılı kanunun çerçevesinde “GÖREVE DAVET EDİYORUM” yazımda; en küçük bir hakaret olmadığı halde; Başkan öfkelenmiş ve “ gönüllülerin bir daha barınağa gitmelerini yasaklıyorum.” Demiş. Gönüllülerin barınağa seyrek gittiği zamanlarda, temizlik ve bakım hizmetlerinin kötü olduğunu bilen gönüllüler endişeliler ve otosansür yapmadığım için bana kızgınlar… O arkadaşlara sesleniyorum: Demokrasi, bu anlayışlara kurban ediliyor. Ama siz yine de Başkana madalya takın, pohpohlayın ki benim eleştirilerim için sizlere kapılarını kapatmasın. Benden de uzak durun!
Köpek köpeğe, insan insana benzemez. Hayvan severler de bir kumaştan
Kesilmedik. Ya Rabbim, nasıl bir ülkede yaşıyoruz? Adamları seçip başımıza kral yapıyoruz, sonra çalışsın diye yalvarıyoruz.
Onlar da eleştirileri dikkate alıp, kendilerini düzelteceklerine, etraflarındaki
Yalakaları kendi adamları sanmaya ve bildiklerini okumaya devam ediyorlar, ta ki bir daha ki seçim dönemine kadar…
Bize barınağı yasaklayacağına, “yaptım, ettim” diye övündüğü barınağı
İyi işletsin de gönüllüleri barınağa gitmek zorunda bırakmasın… Biz de o zaman yalakalık yapmak yerine, canı gönülden“ bravo başkan” diyelim.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.11.2019
23.03.2017
18.07.2016
4.09.2014
28.07.2014
23.06.2014
6.04.2014
2.04.2014
6.03.2014