Nermin ALPAY

Nermin ALPAY
Nermin ALPAY
Tüm Yazıları
SAĞIRLAR DÜNYASINDA YAZDIKLARIM SESSİZ BİR ÇIĞLIĞA DÖNÜŞÜYOR.
9.03.2011
2743

Bana ayrılan bu köşede, Akçakoca halkının sorunlarını dile getirmeye ve kentimize sahip çıkmamızın yerel ve katılımcı demokrasiden geçtiğini anlatmaya çalıştım. Yerelde önyargılar, algılar çok daha primitif olduğu için zorlandığımı itiraf etmeliyim.
İnsanların eleştiriyi küfür, yalakalığı marifet gibi algıladığı bir ortamda doğru bildiğimi yazmaya çalıştım. Hiçbir zaman hedefim bireyler olmadı. Ama toplumun vicdanına ulaşmak gibi bir derdim oldu.
Kendi sorununa sahip çıkmayan, sürekli “zırlayan” insanların her şeyi başkalarından bekleyen hallerine bazen sinirlendim, bazen üzüldüm.
Hani derler ya, “insan yedisinde ne ise yetmişinde de odur” diye; değişime inanan biri olarak; tümüne katılmasam da, insanın özünün kolay kolay değişmediğini artık biliyorum. Bu vesile ile, okuyucudan özür dileyerek, biraz kendimden bahsetmek istiyorum:
Çocukluğumdan beri susmaktansa haksızlıklara karşı mücadele etmeyi tercih ettim. Akranlarımın çoğunun boyun eğdiği ortamda, bu yüzden hep sivri ve ayrıksı kaldım ama onurlu bir yaşamım oldu. Kimseyi düşman görmedim, küçümsemedim ama söylediğim doğrulardan rahatsız olanlar tabii ki olacak. “Doğru söyleyeni dokuz köyden kovmaya çalışan “ birileri her zaman çıkmıştır. İnkar etmek, yalakalık yapmak yerine adil olmaya çalışmaları daha hayırlı olurdu.
3-4 yıldır tiyatro çalışmaları yaptığı için Kent konseyi tarafından haklı olarak ödüllendirilen Fatma Bayraktar “ Yokluğunda aranan, öldüğünde ağlanan biri olmak” istediğini söylemişti. Benim böyle bir derdim de yok. Yunus Emre’nin dediği gibi “ bir garip öldü diyeler/ üç günden sonra duyalar/ soğuk su ile yuyalar” Ya da hiç duymayalar. İnanın hiç önemli değil. Yeter ki insanlar başka bir canlının hakkını gasp etmekten vazgeçsin. Ben de çiçek, böcek, dağ, taş üstüne methiyeler yazayım. İnsanın insan olmasının şiirini dinleyeyim. Sanıyor musunuz ki eksiklikleri, eziyetleri, çöpleri, sokak hayvanlarını yazmaktan çok mutluyum? İstediğim tek şey; 18 yaşında yazdığım primitif şiirimdeki gibi insanların huzur ve barış içinde yaşadığı bir dünya.
“ ……………İnsanların yüzlerine kazınan acılar silinse
Ve ben son nefesimde insanları mutlu görebilsem”

Şimdi 52 yaşındayım. Bırakın insanları mutlu görmeyi, insansoyunun aç gözlülüğünün dünyanın sonunu nasıl hazırladığını görüyorum.
Bunu durdurmak elimizde ama çoğumuz hiçbirşey yapmadan bekliyoruz.
Dünyayı sadece bize bahşedilen bir yer olarak algılıyoruz. Diğer canlılarla paylaşmak şöyle dursun, bizden olmayan insanları bile hemen dışlıyoruz. Sanki herkes birbirine benzemeli… Kahve köşelerinde zamanlarını okey oynamakla geçirenlerin, çok iş yapıyormuş gibi 3-5 hayvansevere “bırakın hayvanları, insanlarla ilgilenin” diyebildiği bir yer burası. Böyle konuşanlara “Hadi o bir hayvana yardım etti. Siz bu toplum için ne yapıyorsunuz?” diye sorsam, savunma içgüdüsüyle daha fazla saldıracaklar. Bu insanlar, kahve köşelerinde bol vakte sahip oldukları için Akçakoca için bir şeyler yapmak isteyen vizyon sahibi insanlara “mahalle baskısı” oluşturuyorlar… Hele tavşan b..u gibi ne kokan, ne bulaşan insanların, kendi “iyilik” algılarıyla yaşamakla kalmayıp, yaptığım eleştirileri “düşman istilası” gibi değerlendirmeleri ruhumu fazlasıyla yoruyor. Zaten az okuyan, cahilliğinin farkında olmayan insana ne söylersen söyle; O, ancak kendi algısı kadarını anlayacaktır. Bu yüzden zaman zaman “Artık yazmak istemiyorum” noktasına geldiğimde, beni vazgeçiren dört şey var;
Sesini duyuramayan iyi yürekli- dürüst insanlar;
Haksız paylaşım ve açgözlülük yüzünden evine ekmek götüremeyen yoksullar;
Zalim insanların gazabına uğramış dilsiz canlılar
Ve hergün yavaş yavaş yok edilen doğa.
Bu kadar çözülmesi gereken sorun varken, kimilerinin Gönlü hoş olsun diye yalan yanlış şeyler yazacak değilim. Çok şükür ki, bazıları gibi üç-beş kuruş için yalakalık yapmak zorunda da değilim.

İnsan doğulur, ama insan olmak öğrenilir. Ne olmak istediğinize karar verin ve ona göre davranın. Bizi iyi veya kötü yapan tercihlerimizdir. Susmanın, kötülükleri görmezden gelmenin, suça ortak olmak anlamına geldiğini bilmeyen cahillerle kuşatılmışız. İşimiz çok zor… İnsan olmak da…
İyi insanlar, sizlerin sesi olmak istiyorum. Bana yazın… Sorunlarınızı, karşılaştığınız güçlükleri paylaşın… Paylaşın ki hala bu köşede yazmamın bir anlamı olsun.

Nermin Alpay

e-mail: [email protected]


 



 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar