Orhan Kemal CENGİZ
Türkiye'nin kendisine sağlıklı bir kimlik kurmak üzere olduğu bir dönemde, bütün gelişmeler iktidar partisinin kimlik bunalımlarıyla rehin alınıyor.
Naftalin dolu sandıkların ta dibinden eski kıyafetler çıkarıldı. Bedene tam oturmuyorlar. Pantolon kısa, ceketin önü kapanmıyor. Gömleğin düğmeleri pırtlamış. Ama işte o tanıdıklığın verdiği huzur, o sahici kimlik duygusu, kıyafetin ne kadar oturduğundan çok daha önemli olsa gerek.
Başbakan Erdoğan Tunus’tan dönüp, İstanbul’un ardından Ankara Esenboğa Havaalanı’na ayak bastığında, ‘büyük usta’nın son haftalarda parça parça üzerine geçirmekte olduğu kıyafetleri birden tanıyıverdi kalabalıklar. Ve tanıdıklarını da iki kelimelik bir sloganla herkese ilan ettiler: Mücahit Erdoğan.
Parantezin sonu
Bu sloganı parantezin sonu kabul edelim. Parantezin başı da nisan ayında AKP İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşçu’nun bir otelde yaptığı konuşmada ortaya konmuştu. Babuşçu bu konuşmasında AKP ile onu uzun süre destekleyen liberallerin neden yollarının ayrılacağını anlatıyor: “10 yıllık iktidar dönemimizde bizimle şu ya da bu şekilde paydaş olanlar, gelecek 10 yılda bizimle paydaş olamayacaklar. Gelecek inşa dönemidir. İnşa dönemi onların arzu ettiği gibi olmayacak. Dolayısıyla o paydaşlar bizimle beraber olmayacaklar. Dün bizimle beraber şu ya da bu şekilde yürüyenler, yarın bizim karşımızda olan güçlerle bu sefer paydaş olacaklar. Çünkü inşa edilecek Türkiye ve ihya edilecek gelecek onların kabulleneceği bir gelecek ve bir dönem olmayacak...”
O veciz sözler
Aslında son haftalarda meydana gelen bütün gelişmeler bu iki parantez çizgisinin ortasında yer alıyor. Toplum sağlığı gerekçe gösterilerek apar topar çıkarılan alkol yasası; Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Başbakan’ın bütün o bildiğimiz veciz sözleri. “Bir kadeh olsa bile alkol alan herkes ayyaştır” söylemi; “Metroda kızlar erkeklerle kucak kucağa oturuyor”; “Dolmabahçe ofisimden her gün insanların giyimini görüyor ve buna tahammül edemiyorum”; “Rayhanlı’da 53 Sünni vatandaşımız öldürüldü”.
Bu parantezin içinden bakınca Erdoğan’ın sergilediği olağanüstü katı tutum başka anlamlar taşıyor. Herhangi bir geri adım sanki bu ‘on yıllık inşa sürecinden’ geri adım atmak anlamına geliyor. Besbelli ki Erdoğan, sandıklardan çıkardığı Milli Görüş gömleğini yeniden üzerine geçiriyor.
Tabii, insanların dini inançlarından dolayı büyük eziyet gördükleri bir dönemde giydikleri kıyafetler, bugünün her şeye muktedir bir iktidarının üzerinde bambaşka sembolik anlamlar ifade ediyor. Kaba güç karşısında ezilip kırılırken ayakta durabilmek için kullanılan ‘mücahit’ kelimesi, bugün panzerleri, TOMA’ları, türlü türlü gazlarıyla meydanlara yürüyen bir iktidar için, kendini korumayı değil, diğerine boyun eğdirmeyi, kibiri, hoşgörüsüzlüğü ve tahammülsüzlüğü temsil ediyor.
Kimlik bunalımı
Aradan geçen bunca zamandan, köprülerin altından akan bunca sudan sonra AKP’nin üzerine giymeye çalıştığı bu Milli Görüş gömleği onu hızla bir merkez partisi olmaktan uzaklaştırıyor.
Çok yazık, Türkiye’nin kendisine sağlıklı bir kimlik kurmak üzere olduğu bir dönemde, bütün gelişmeler iktidar partisinin kimlik bunalımlarıyla rehin alınıyor.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.05.2023
17.04.2023
28.05.2022
13.10.2021
9.09.2021
30.12.2020
23.12.2020
21.12.2020
15.12.2020
3.02.2020