Ümit Akçay
Hatırlayanlar olacaktır, geçtiğimiz ay Mario Draghi’nin yazdığı Avrupa’yı kurtarma planı epey ses getirmişti. Draghi raporu esas olarak ABD ve Çin’de gelen rekabet karşısında, Avrupa Birliği’nin yıllık 800 milyar Euroluk yatırım temposuna girmesi durumunda ancak ayakta kalabileceğini söylüyordu. Bu haftaki yazıda, Draghi raporunun dikkat çektiği yeni yatırım ihtiyacını, Almanya’da giderek kötüleşen ekonomik gelişmeler ışığında değerlendireceğim.
Ama önce, bir hususu daha hatırlatmalıyım. Geçen haftaki yazıda, Çin’de ilan edilen canlandırma paketine dair yapılan yorumları ele almıştım. Bildiğiniz gibi, piyasa yorumcuları bu paketi 2008-9 döneminde ilan edilen paketlerle karşılaştırarak oldukça küçük bulmuştu. Ancak diğer yorumcular, ekonomik yavaşlamanın Çin ekonomisindeki sektörel kaymanın bir sonucu olduğunu ve mevcut politikanın dönemsel olarak emlak ve altyapı yatırımları ile ekonomiyi canlandırmadan çok yüksek teknoloji içeren ürünlere geçmeyi hedeflediğini belirtiyordu. Geçenlerde Türkiye’de de yatırım yapan Çin’li elektrikli araba üreticisi BYD gibi firmaların küresel rekabette giderek daha başarılı hale gelmesi, Çin’in bu stratejisinin işlediğini gösteriyor.
Çin’in stratejisine ve BYD’nin yatırımlarına, konuyu yeniden Avrupa’ya bağlayabilmek için değindim. Zira AB geçtiğimiz haftalarda, Çin’den ithal edilen bazı ürünlere karşı yeni gümrük vergilerinin konulması kararlaştırdı. Ve bu karar oylamada Almanya’nın, Çin’e karşı gümrük duvarı konmasına karşı oy kullanmasına rağmen çıktı. AB düzeyinde alınan bu kritik kararın Almanya’nın iradesinin tersi yönde çıkması konusunu bir kenara koyarsak, Almanya’nın neden bu şekilde oy verdiği konusu ayrıca ilginç bir konu.
KORUMACILIK VE SERMAYE FRAKSİYONLARININ FARKLILAŞAN ÇIKARLARI
Normalde, iki yıldır resesyonda olan, ekonomisinde lokomotif rolü oynayan Alman otomotiv şirketlerinin Çin’den gelen rekabete karşı pazar paylarını sürekli kaybettiği, hatta Almanya’nın simge firmalarından olan Volkswagen’in ilk kez Almanya’da fabrika kapatmaya hazırlandığı bir dönemde Almanya’nın oyunun gümrük vergilerini yükseltmek yönünde olması beklenebilirdi.
Hükümetten gelen açıklamalara bakıldığında Almanya’nın serbest ticareti savunduğunu ve küreselleşmeden geri dönüş anlamına gelecek bu tip bir adımı atmak istemediklerini görüyoruz. Ancak daha ilginç bir yorum Mercedes-Benz’in yöneticilerinden geldi. Buna göre, Çin’den gelen rekabete rağmen Mercedes firması gümrük duvarları ile gelecek korumayı talep etmiyor. Bu kararda, Mercedes’in pazar hakimiyetine ve Almanya’daki tüketici alışkanlıklarına güvenmesinin etkili olduğu düşünülebilir. Ancak esasında daha farklı bir faktör bu kararda etkili olmuşa benziyor.
Mercedes’in Çin’deki yatırımı ve Çin pazarındaki büyüme potansiyeli firma için oldukça önemli. Avrupa tarafından Çin’den yapılan ithalata uygulanacak bir gümrük vergisine, Çin tarafından Avrupa’dan yapılacak ithalata koyulacak bir karşı gümrük vergisi ile yanıt verilmesi yüksek ihtimal. Dolayısıyla Mercedes, kendi yatırım ve karlılık stratejisi gereği rasyonel bulduğu serbest ticareti savunurken, diğer firmalar yine aynı saiklerle korumacılık talep ediyorlar. Almanya’da hükümetin kararında sermaye fraksiyonları arasında farklılaşan çıkarların ne kadar etkili olduğunu bu aşamada tespit etmek zor, ancak bunları göz ardı etmediklerini yaptıkları açıklamalardan biliyoruz.
‘ALMAN MODELİ’ KRİZDE Mİ?
Çin ile rekabette ancak korumacı önlemlerle ayakta kalmaya çalışan otomotiv sektörünün yaşadığı sorunlar, esasında sadece bu sektörle sınırlı değil. Yazının girişinde Almanya’nın iki yıldır resesyonda olduğunu belirtmiştim. Bunun nedenlerine bakıldığında, sıklıkla dile getirilen Almanya’nın dijitalleşme adımlarında çok geride kaldığı gerçeğini bir kenara bırakırsak, üç temel gelişmenin Alman ekonomi modelini temelinden sarstığını görebiliriz.
İlki, büyüme modeli ile ilgili. Küreselleşmenin ve serbest ticaretin gerilemesi ve yeni korumacılık önlemlerinin arttığı bir dönemde büyümesi ihracata dayalı olan ülkeler büyük sorunlar yaşıyorlar. Almanya bu sorunlarda yalnız değil, geçtiğimiz hafta da Çin ekonomisinin benzer sorunlarla baş etmeye çalıştığını yazmıştım. Dolayısıyla, artan korumacılık önlemleri ve dış talebin gerilemesi sonucunda ihracatın büyümeye katkısı azalmaya devam edecekse, ekonomik büyümenin iç talep dinamikleriyle sürmesi gerekir. Ancak bu göründüğü kadar kolay çözülebilecek bir sorun değil. Bu bizi ikinci soruna getiriyor.
İkincisi kronik yatırım eksikliği. Esasında bu da büyüme modelinin bir sonucu. Kamu harcamalarının denk bütçe bahanesiyle sürekli kısıtlandığı bir ortamda yatırımların bir türlü artmaması, hem mevcut altyapının ve kamu hizmetlerinin sürekli kötüleşmesine neden oluyor, hem de büyümeyi sürekli aşağıya çekiyor. Dahası, kronik yatırım eksikliği, ABD ve Çin’den gelen rekabet baskısına karşı adım atılmasını da geciktiriyor.
Üçüncü ve son faktör ise Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimi sonrası süren savaş nedeniyle hem enerji fiyatlarındaki belirsizliğin artması, hem de Almanya’nın Rusya’dan doğal gaz ve bazı kritik hammaddeleri almayı sonlandırmasıdır. Esasında Rusya’dan gelen ucuz enerji, Almanya’daki sanayinin en önemli rekabet avantajlarından biriydi. Bunun ortadan kalkması, alternatif enerji kaynaklarının istikrarlı bir fiyattan temin edilmesine kadar ekonomi üzerinde baskı yaratmaya devam edecek.
Tüm bu sorunlar yaşanırken, halen kamu harcamalarını anlamlı bir şekilde artırmaya yanaşmayan sosyal demokratların liderliğindeki koalisyon hükümetini zor günlerin beklediği aşikar. Şimdiden çeşitli yerel seçimlerde aşırı sağcı AfD’nin oldukça yüksek oy aldığı görülüyor. 2025’teki federal seçimlere ekonomik durgunluğun sürdüğü, işsizliğin arttığı, kamu hizmetlerinin kalitesizleştiği ve sınırlandığı bir ortamda gitmek, patlayıcı bir bileşim yaratıyor ve bu koşullar değişmezse, aşırı sağın etkinliğini artırmasında katalizör etkisi görecek.
Önümüzdeki dönemde Almanya’daki ekonomik gelişmeleri yorumlamayı sürdüreceğim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.03.2025
27.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
7.02.2025
31.01.2025
23.01.2025
16.01.2025
9.01.2025
2.01.2025