Ümit KIVANÇ
Soyluların naaşlarının lağım suyunda yüzmesi gibi durumlarla karşılaşınca insan ilâhî mesajların varlığına daha çok ihtimal veriyor. Eninde sonunda kudret simgesi ve ispatı lahtin içerisinde lağım suyuna batmış halde bin yıllar geçirmek var!..
Mısır’da bulunan iki bin küsur yıllık lahit başarılı bir işlem sonucunda açıldı. Açılırken kimseye bir şey olmadı, lanet durumu var mı, henüz saptanamadı.
Haberlerden öğrenmiştik ki, İskenderiye’de bir binanın temel kazısı sırasında bu lahite rastlanmış, müteahhit herhalde, “ulan şimdi birileri görür, sosyal medyadan falan başıma iş açılır” diye düşünmüş veya kendisi aynı zamanda turizm yatırımcısı olduğu için eski eşyanın bilahare işe yarayacağını öngörmüş, bu yüzden kepçeyi sokamamış, lahiti kırıp bozmadan çıkarmak için ordu ile Tarihî Eserler Bakanlığı’nın birlikte çalışması kararlaştırılmıştı. İşte, son haberlere göre, çalışmışlar, becermişler.
Lahit açıldığında içinden üç insan iskeleti çıktı. Şahısların Ptolemaios’lar (M.Ö. 300’lerin sonlarından M.Ö. 30’lara kadar) veya Roma döneminden (M.Ö. 30 sonrası) kraliyet mensupları olduğu tahmin ediliyor.
Buraya kadarı tamam. Gelin görün ki, bir zamanların soyluları lağım suyuna batmış haldeydiler. Artık lahitte çatlak mı oldu, taş ustası aslında egemenlerden hoşlanmayan, sivil itaatsizliğe meyyal bir kimse miydi, bilmiyoruz, lağım suyu içeri dolmuş, lahitlerde görmek istemediğimiz türden bu manzarayla soyluların tarihinde leke yapmıştı.
Sen “Büyük” İskender’in adamıyken satraplıktan krallığa sıçra, sülaleni firavundan saydır, Mısır denince bilmem kaç kuşak insanlığın aklına ilk gelen şahsiyeti dünya tarihine ve tabiî öncelikle Julius Sezar ve Markus Antonius beylere armağan et, Holywood da onu Elisabeth Taylor’a oynatıp hepten ölümsüzleştirsin, koskoca Mısır tarihi, papirüs ve piramitlerin yanı sıra Kleopatra’dan ibaret sanılsın… Kim bilir ne taşını kaç köle zâyi ederek bilmem nerelerden getirt, kendine lahit yaptır, sonra lahtine lağım suyu dolsun! Gerçi Ptolemaios’ların dar zamanına denk gelmiş olmalı hadise; lahti üç kişi paylaşmışlar. Belki ikisi az ötede inecekti, bilemeyiz. Yine de lahit lahittir; bulununca “kraliyete ait” deniyor, ona göre muamele ediliyor. Ayrıca, lahitteki talihsiz soylular Roma döneminden birileri de olabilirmiş; ille Ptolemaios’lar değil. Onlar belki lağım suyu sızdırmaz lahitleriyle ünlüydü. Kara propagandaya girişmiş havuz medyası gibi davranmayalım, delil yokken ileri geri konuşmayalım.
Soyluların naaşlarının lağım suyunda yüzmesi gibi durumlarla karşılaşınca insan ilâhî mesajların varlığına daha çok ihtimal veriyor. Eninde sonunda kudret simgesi ve ispatı lahtin içerisinde lağım suyuna batmış halde bin yıllar geçirmek var!..
ZAMÂNE İDEALİ
Geçen gün hiçbirşeyyapmadanmeşhurolanlar sınıfının uluslararası kategorisinden Kim Kardashian’ın beş dakikada beş milyon dolar kazandığını görünce, dünyadaki düzenin artık uzun süre bu halde devam edemeyeceğini düşünmüştüm. Bu kadın bu parayı nereden kazanmış, diye bakınırken, kendisinin parfüm serisini sosyal medya mecrasından tanıtarak milyonlarca dolar kazanmayı alışkanlık haline getirdiğini, geçen yıl da, beş dakikada değil ama görece kısa bir sürede 14 milyon dolar kazandığını öğrendim.
Aklım çıktı çıkmasına da, iki bin yıllık lahtin içindeki kraliyet mensuplarının lağım suyuna batmış bulunduğunu öğrenmek kadar tesirli olmadı ruhum üzerinde.
Belki de meselenin ruhla ilgisi yok. Yani benimkiyle. Genel bir “insanlık ruhu” var mı? Olabilir mi böyle bir şey? Sadece soruyorum. (Bakın, bu ikisi arka arkaya fena gitmedi. Ortak bir hayat tavrının ürünü olduklarından, hayatın değip geçtiği, hattâ geçerken değmediği insanlara özgü olduklarından mıdır?)
Soylu, muktedir, her kimse, hemcinslerinin üstüne basa basa yaşadıktan sonra kendini 30 tonluk lahite koyduruyor. Ölüsünün oraya konacağını bilince mi çıkarabiliyor hayatın tadını?
Yoksa başkalarınınkinin, dışarıdaki kalabalığın, kendisi gibi olmayan, olamayan, olamayacakların naaşlarının asla lahit yüzü görmeyeceğini bilince mi? Birilerini işlerinden attırıp, hapse attırıp, mahkûm ve muhtaç hale koymanın, kudret kelimesini anca helvayla beraber telaffuz edebilen biz sıradan kimselerce dokunulamayacak ve kavranamayacak keyfi ve büyüklenmesine benziyor mu bu duygu?
Elbette dünyadaki rezilliğin baş sorumlusu Kim Kardashian değil. O, eğer çok farklı düşünülmez, davranılmaz, “değer” dendiğinde bambaşka şeyler anlaşılmaz, mutluluk bambaşka şeylerde aranmazsa eşitsizliğin nasıl “insanın doğadaki durumu” sayılacağının emsal ve timsali. Günün birinde bütün işleri robotlara yaptırmanın insan için hiç de anlamlı olmayabileceğini haber veren elçilerden. Aynı zamanda, ezilenlerin aptallaştırılması gibi muazzam ve korkunç işi muktedirlerin becerebildiğinin kanıtı. Kardashian, herhangi bir televizyon dizisinden çok fazlasını başarıyor. Hiçbir şey yapmıyor ve dünyanın en ünlü kişilerinden biri ve muazzam paralar kazanıyor. Kabul edelim ki bu zamâne idealidir.
LANET POTANSİYELİ KUDRETTE Mİ SAKLI?
Ve Zamâne Ruhu, değerli kayadan lahit yaptırmayı firavun ayrıcalığı olmaktan çıkarmış bulunuyor. Beş milyonu illâ beş dakikada kazanmasanız bile dünyanın en nadir mermerinden lahit yaptırabilirsiniz. Para, elde edilebildiğinde, herkesi eşitleyebiliyor. Bu yüzden, çok parası olanlar hep daha çok kazanmak zorunda. Çünkü büyük çoğunluğun değil, ama o azınlığa mensup herkesin parası var. Oysa zenginlik miktar olarak ölçülebilen bir şey değil; başkasınınkiyle kıyaslanabildiğinde zenginliğe zenginlik deniyor. Fakat her neyse, bu lahit işi uzun vadede tehlikeli.
Üstelik içine yerleştirilecek cansız beden için barındırdığı tehlikeden bin beterini başkaları için arz ediyor. Çünkü bir “lanet” potansiyeli var, bu muktedir lahitlerinin derinliklerine gizlenmiş. Belki de hizmetkârları, yağcıları, suç ortakları mücevherlerini ve silahlarını yanlarına dizdikleri esnada, melekler de yaşarken yaptıkları kötülükleri altlarına seriyorlardır. “Firavunun laneti”! 1920’lerde Tutankamon’un mezarını açan ekipten birçok kişinin peş peşe ölmesinden sorumlu tutuluyor. Buna Holywood’un katkısı ne kadar, hesaplamamız zor. Öyle görünüyor ki, Eski Mısır hakkındaki bilgimizi Holywood’dan ediniyoruz. Zararı yok. Osmanlı’yı “Muhteşem Süleyman”dan öğrendik, yerli-millî şahsiyetimizi “Diriliş Ertuğrul”u elimizde kılıçlar ve tencere kapaklarıyla hatmederek edindik de zararını mı gördük? Asla! Üstelik bizim ecdat ölüp gittikten sonra mezarıyla millete sorun yaratmıyor. Lanet bizden olmayanlara özgü.
Şu son lahit bulunduğunda çok insan tedirginlik duymuş. Tutankamon hadisesini hatırlatıp, “açmayalım, başımıza yeni bela almayalım” diyenler çıkmış (“zaten astığı astık kestiği kestik askerî dikta var, başımız belada”yı haliyle kimse ekleyememiş). Fakat mistik mevzulara pek sıcak bakmayan, halkın da bakmamasını tavsiye maksadıyla bir gecede bin iki yüz kişiyi cansız yere seren Mısır ordusu bunlara aldırış etmemiş ve açmışlar, lağım suyunda yüzen talihsiz soyluları bulmuşlar.
TİMUR DEVREYE GİRİYOR!
Lanet mevzuuyla yakından ilgilenen Russia Today, Mısırlıların takıntısına gülüp geçiyor. “Birkaç kişi Tutankamon’un gazabına uğradı diye sizinki de lanet mi sayılır?” demeye getiriyor. RT’nin hatırlattığı hadise gerçekten de bu alanda payeyi Ruslara vermeyi gerektiriyor: 1941 yılında Semerkand’da Timur sülalesinin aile kabristanına (Gur-ı Emir) dalan arkeologlar, RT’ye göre, orada şu yazıyı okuyorlar: “Ben ölümden tekrar ayağa kalktığımda dünya tir tir titreyecek.” Buna aldırmayan ekip, mezar taşındaki ikinci yazıyı da dikkate almıyor: “Kim mezarımı kurcalarsa benden beter bir istilacının şerrine uğrayacak,” diyormuş Timur. (Rivayet muhtelif. Bunun “Mezara saygısızlık eden Allah’ın gazabına uğrar” türü versiyonları da var.)
Özbek halkı mezar açılmasın diye uğraşmış, Stalin devrinde yaşandığına aldırmadan protestolara bile girişmiş. Sebep, kimine göre, mezar açmak uğursuzluk getireceği için duyulan tedirginlik, kimine göre de mezardaki şahıs tekrar ortaya çıkar da eline kudret geçirirse maazallah bize neler yapar korkusu. (Stalin’in Timur’u neden böylesine merak ettiği, kendisinin sosyalistler bir vakit bir yerde yanlış mezarı kurcaladığı için başlarına getirilmiş lanet olup olmadığı hususlarına girmiyoruz.)
Arkeolog ekibi Özbeklere de kabirdeki uyarı yazılarına da aldırmayıp mezarı açtı, naaşı götürüp inceledi (Timur’un sahiden aksak olduğu, kalça kemiğindeki deformasyonun buna yol açtığı, boyunun 1.73 olduğu, kafatası-yüz kemik yapısından hareketle oluşturulan yüz hatları bu sırada ortaya çıktı), bilahare getirip yeniden defnetti.
Ve fakat laneti de çağırmış oldu! Timur’un yeniden defin töreninin İslâmî usûllere uygun yapılması bile bunu önleyememişti.
Lanet neydi? Kabrin açılmasından iki gün sonra Nazi Almanya’sı ordularının Rusya’ya saldırması. 20 milyon insanın ölümüne yol açan hadiseye lanet diyebiliriz şüphesiz.
Gerçi bazıları, Nazilerin bu saldırıya uzun zamandır hazırlandıklarına ve taarruz gününü Timur’un kabrinin açılmasına denk getirmek gibi bir niyetlerinin bulunmadığına işaretle, lanetin varlığını inkâr ediyorsa da, biz Zamâne Ruhu’na ihanet etmeyelim, akılla mantıkla iş görmeye kalkmayalım. Bakın Mısır ordusu böyle davrandı da ne oldu: Lağım suyunda yüzen soylular buldu, günümüzün zenginlerinin, muktedirlerinin içine kurt düşürdü.
Zenginlerin, güçlülerin, muktedirlerin içine kurt düşer mi? Normal şartlarda düşmez gibi görünüyor, öbür yandan, yakın zamanda dünyadan ayrılan şair İzzet Yasar, 12 Eylül öncesinde, bambaşka yollardan yürür ve bambaşka göklere bakarken, şöyle yazmıştı: “Kaybedecek öyle çok şeyimiz var ki / zincirlerimizden başka / biraz daha az vakit ayırmalıyız aşka; / köprüden panzerler geçiyor ruhum, duyuyorum.”
Eh, aşk demeyelim de… Para pul, kıymetli eşya, panzerler, köprü, oradan lahit ve lağım suyu.
Şöyle, şehirden uzaktaki bir ağacın altına gömülmek var, gürültüsüz, püfür püfür, için rahat…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024