Yalçın AKDOĞAN
Türkiye’de evlere şenlik bir yazar taifesi var. Bunlar, her sabah kalkıp Başbakan’a nasıl bindirsek diye düşünüyorlar, içindeki kin ve nefreti akıtmayı gazetecilik zannediyorlar, ideolojik hezeyanları fikir diye aktarıyorlar. Ne gazetecilikle alakaları var, ne düşünceyle... O kadar üst perdeden ve hakikatin merkezinden yazıyorlar, tepeden ve aşağılayarak konuşuyorlar ki,sanırsınız onlar efendi, herkes şamar oğlanı... Sonra da utanmadan ‘otoriterlikten’, ‘diktatörlükten’ bahsediyorlar.
Kendi ülkesinin ve milletinin menfaatleri zaviyesinden olaylara bakmak yerine hükümet karşıtlığı yapayım derken yabancı ülke yönetimlerini ve onların yanlışlarını savunan bir anlayış... Bunu CHP’de sıkça görüyoruz. Suriye’nin zalim rejimi Türk uçağını düşürdüğünde hemen kendi hükümetini yerden yere vurmuşlardı. Türkiye sınırına tecavüz eden Suriye uçağını Türk savaş uçakları düşürdüğünde de yine hükümeti eleştirmişlerdi. Her halükarda kendi ülkesinin hükümetine efelenen, başka hiç kimsede yanlışlık veya haksızlık olabileceğini düşünmeyen bir yaklaşım.
Bunun bir tezahürünü Alman Cumhurbaşkanı hadisesinde gördük. Alman Cumhurbaşkanının sözlerinin diplomatik nezakette nereye oturduğu, hakkaniyetle ne kadar örtüştüğü, Türkiye’yi küçümseyen eleştirilerinin ne kadar doğru olduğu hiç değerlendirilmeden Başbakan Erdoğan’ın eleştirilerinin üzerine atladılar.
Onların her yaptığı doğru, Başbakanın her yaptığı yanlış! Kutsal AB ülkelerinin kutsal yöneticileri hem mutlak hakikate sahipler, hem en üst değerleri temsil ediyorlar, hem de müstemleke valisi gibi her türlü yakıştırmayı yapma hakkına sahipler. Onlar Türkiye’yi eleştirebilir, siz onları eleştiremezsiniz. Onlara dönüp “ya siz önce kendi yaptıklarınıza bakın, hala diri diri yakılan Türklerin hesabını veremediniz, manipüle edilen ırkçı Nazilerin katliamlarının hesabını soramadınız, elaltından desteklenen terör örgütlerinin Avrupa ülkelerinde palazlanmasına ses çıkarmadınız” diyemezsiniz. Onlar size ayar verme, had bildirme, nezaketsizlik yapma hakkına sahiptir, siz gıkınızı çıkaramazsınız. Böyle ezik, kompleksli, kendine yabancılaşmış bir anlayış olabilir mi?
Bu yazar taifesine göre Başbakan, Gauck’a saldırmış, nezaketsizlik göstermiş, sinirlenmiş, kafa tutmuş vs...
“Taşralı” Türk başbakanı “soylu ve elit” Alman Cumhurbaşkanı’nın eleştirilerine nasıl cevap verebilir!
Erdoğan düşmanlığından mıdır bilinmez her gününü kin kokan yazılara ayıran bir yazar Türkiye Cumhuriyeti başbakanını otoriter ve nezaketsiz bir taşralı politikacı olarak tanımlamış.
Milleti hor gören, adam yerine koymayan, göbeğini kaşıyan adam sayan laikçi seçkinlerin medya versiyonu olan bu tiplerin Erdoğan’a ‘taşra politikacısı’ muamelesi yapması şaşırtıcı değil. Bu tiplerin kendi ülkesinin Başbakanını aşağılamayı adet edinmesi aslında millete duydukları öfkenin de bir dışavurumu. Bir insanın kendi ülkesinin başbakanına asgari nezaketi ve saygıyı göstermemesi milliyetçilik açısından, milletin seçtiği yöneticilere saygısızlık yapması ise demokratlık açısından eleştirilebilir.
Merkez medya diye tanımlanan yayın kuruluşlarında onlarca yıl önce çöreklenen katı ideolojik bazı kişiler kendi kişisel kavgalarını bu gazeteler üzerinden veriyorlar. Bunların bir çoğu merkez medyadan ayrılınca bütün sükselerini ve popülaritelerini kaybettiler, marjinal gazetelerde aktivistliğe soyundular. Bunların hazin çöküşü ne milletin umurunda oldu, ne de medya ve iletişim dünyasında bir boşluk oluştu.
Merkez medyada rejim bekçiliği yapan bu tipler, marjinal medya mezarlığında gece bekçiliğine düştüler. Hayatı, AB’den evrensel haklara kadar her türlü gelişime karşı olan statüko bloğunun aktörlüğüyle geçen bu insanların bugün evrensel haklar söylemiyle Erdoğan’a yüklenmesi hiç inandırıcı olmuyor. Sanırsınız ki, onlar yılladır darbeci ve vesayetçi anlayışa karşı demokrasi mücadelesi verdi, Erdoğan da tüm reformlara ve değişim projelerine karşı çıktı... Onların bu tür konuşmalar yapan AB’li liderlerle tek benzerlikleri kibir ve tepeden bakma konusunda olabilir...
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- ‘Yüzyılın anlaşması’ barış değil savaş mı getirecek?
22.05.2019 - Gerilim, savaşa dönüşür mü?
17.05.2019 - YSK bir mağduriyeti önledi
8.05.2019 - Yeni bir ittifak arayışı mı var?
2.05.2019 - Erdoğan’ın ustalığı ve kurbanlık siyasetçi arayanlar
1.05.2019 - ABD’nin anlaması gereken…
19.04.2019 - ABD ile ilişkiler nereye evrilir?
17.04.2019 - ABD, İsrail ve İstanbul seçimleri…
12.04.2019 - Kimin perdesi kapanacak göreceğiz!
11.04.2019 - İmamoğlu yanlış üstüne yanlış yapıyor
4.02.2019
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
hltgltkn
adil ve cesur olmak kişilere mahsus olduğu kadar devlet aklı olarak ta oluşturulmalı.Kendine güveni olan devlet bunu denemeli diye düşünmeyi,umut etmeyi istiyorum.