Yasin AKTAY

Yüzyıl bir an gibi geçti...
10.11.2012
2241

 Çağımızın en özgün felsefecilerinden Slavoj Zizek onbir yıl kadar önce 11 Eylül olaylarının gündeme getirdiği çokkültürlülük, kültürel hoşgörü veya birarada yaşama tartışmaları üzerine Balkanlara dikkat çeken ilginç bir tespitte bulunmuştu. Ona göre bugün Balkanların yakın tarihinin çatışmalarla anılmasının bizi yanlış yönlendirme ihtimali vardı. Buraları yüzyıllarca yönetmiş olan Osmanlı'nın geride son derece sorunlu bir alan bırakmış olmasının sonuçlarını yaşıyor olduğumuzu düşünenlere ders veren tespitinde Zizek, bugün bu sorunları yaşıyor olmamızı bizzat Osmanlı'nın ne kadar güçlü bir adalet ve rıza ilişkisiyle yönetmiş olduğunun kanıtı olarak gösteriyordu.

Bugün bu sorunlar bu bölgede bu çağda bile hala farklı kültürlerin birarada yaşayabilmiş olmasından kaynaklanıyor. Osmanlı çekildiğinde bu farklılıkları tekrar aynı barış ortamı içinde bir arada tutacak denge düzeni de kaybolmuş oldu ve bir daha bu dengeyi kimse kuramadı. Oysa bu sorunların bugün yaşanmamasının bir şartı belki Osmanlı'nın zamanında diğer Avrupa ülkelerinin yaptığına benzer bir biçimde soykırım veya kitlesel tehcirler yoluyla kültürel homojenleştirme faaliyetlerini yürütmesi olabilirdi.

Oysa Osmanlı bunu yapmadı ve toplumu bir mozaik içinde birarada tutmayı başardı. Kuşkusuz Osmanlı'yı bir çok oryantalistin yaptığı gibi bu başarısızlığından (!) dolayı suçlamak büyük haksızlık olur. Asıl ayıplanması gereken şey Avrupalıların benzer bir denge düzenini ancak kültürel ve demografik arındırmalarla, tasfiyelerle başarabilmiş olmasıdır.

Geçtiğimiz yüzyılın başlarında Batılıların artan müdahaleleri ve milliyetçi kışkırtmaları yüzünden Osmanlının bu kültürel çeşitliliği birarada tutacak imkanı kalmamıştı. 1912 Balkan harbinin sonunda Osmanlı 400 yıldan fazla bir zaman yönettiği bu coğrafyadan arkasında yüzbinlerce ölüm, milyonlarca insanın tehciriyle sonuçlaran büyük acılar bırakarak çekilmek zorunda kaldı.

2012 yılı Osmanlı'nın Balkanlardan çekilmek zorunda kalışının yüzüncü yıl dönümü. Bu vesileyle gündeme gelen Balkanlar aslında beşyüzyıllık Osmanlı tecrübesinin model boyutlarına dikkat çekmesi bakımından çok önemli. Türkiye'nin bugün dünyaya söyleyeceği sözler için son derece zengin ve güçlü bir vesiledir Balkanlar. Bu amaçla TİKA'nın Balkanların değişik merkezlerinde Osmanlı'nın Balkanlar'dan çekilişinin yüzüncü yılı münasebetiyle doğrudan düzenlediği veya desteklediği faaliyetler hafızaları tazelemek ve Türkiye'nin yeni medeniyet yolculuğundaki özkaynaklarını değerlendirmek açısından çok anlamlı.

Bu faaliyetler kapsamında geçtiğimiz günlerde Sırbistan'ın Sancak bölgesinde ağırlıkla Boşnakların yaşadığı Novi Pazar şehrinde bir etkinliğe konuşmacı olarak katıldım. Üç gün süren etkinliği organize eden Şehir Kütüphanesinin müdürü Avdiya Salkoviç Türkiye'de eğitim görmüş, mükemmel Türkçesi ve inanılmaz pozitif enerjisiyle tam bir Osmanlı akıncısı modunda. Dedesi bir Osmanlı subayı olarak Osmanlı'nın çekilişinin ardından yaşadığı travmayı ailenin bütün fertleri bütün varlıklarıyla sonuna kadar yaşamışlar.

Avdiya Osmanlı'nın Balkanlar'dan ayrılışına 'çekiliş' dememeye özen gösteriyor. Onun için bu daha ziyade 'gidiş' olmalı. İkisinin arasındaki farkı, Osmanlı'nın birgün geri geleceğine dair ümit kesmek veya kesmemekle açıklıyor:

'Çünkü biz hiç bir zaman umidimizi kesmeyip bir gün mutlaka tekrar geleceklerine inandık. Galiba o günler geldi, Türkiye dediğiniz gibi kendi 'Arap baharını' yaşayıp başını kaldırdı ve etrafındaki evlatlarını yeniden keşfetmeye başladı. İşte o hüzünlü bekleyişimizden dolayı bizim için o 'Yüzyıl bir an gibi geçti...' Nice acılar çektik fakat Türkiye'nin yeniden şahlanışı bize moral, sevgi ve onur kaynağı oldu. Bu senenin başından beri Osmanlıyı anmak isterdim, onlara layık bir şekilde bir dua etmek, kendi etrafımda yaşayan insanlara da aynı duyguyu tattırmak çok büyük arzumdu. Allahıma şükürler olsun o isteğim de yerini buldu, sizin de gördüğünüz gibi salonda bulunan ve sizi dinleyen insanların gözünde çok güzel parıltısı vardı. Buna da ben umud ve gurur parıltısı derim, her nekadar sadece bir veya iki saat sürse de...'

Avdiya, Türkiye'nin siyasi ve kültürel gündemini Boşnaklara taşımayı adeta misyon edinmiş. Daha önce Mehmet Niyazi'nin Çanakkale üzerine kitabını çevirmişti, şimdi de Hüseyin Besli'nin Recep Tayyip Erdoğan: Bir Lider Doğuyor isimli kitabını çevirip yayımlamış. Etkinlikte bu iki kitap ile İbrahim Karagül'ün son bir yıllık yazılarından Avdiya'nın derleyip hazırladığı Arap Baharı Yazıları isimli kitap izleyenlere dağıtıldı.

Yeni Pazar, Avrupa'nın en genç ama aynı zamanda Avrupa'nın en işsiz şehri. Ekonomi çok kötü, gençlerin yüzde 80'i çalışamıyor. Ama Adviya ve arkadaşları 'sabırlıyız, bu bir imtihan, geçecek, güzel günler gelecek' diyor ve konuşmayı izleyen birçok kişiyle birlikte Türkiye'ye selam söylüyor.

Kaynak:http://yenisafak.com.tr/yazarlar/YasinAktay/yuzyil-bir-an-gibi-gecti/34893

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar