Zeki ALPTEKİN
Avrupa'da kimi Merkez Bankaları bir süredir "negatif faiz" politikası uyguluyor. Ama bunun ekonomide -mesela Almanya ekonomisinde- gözle görülebilir bir düzelme sağladığını, hedefine ulaştığını söylemek bizce mümkün değil! Basitçe söyleyecek olursak bu politikanın amacı, bankaların Merkez Bankalarında tuttukları paraları "cezalandırarak" bunları kendi kasalarında bulundurmalarını ve kredi halinde "dışarıya" vererek ekonominin canlanmasına katkıda bulunmasını sağlamak..
Mantık olarak "akla yatkın" geliyor, ama "kazın ayağı" biraz farklı! Buralarda zaten neredeyse „sıfır“ noktasına gelmiş olan (politika) faizi, böylesi bir "negatif faiz" politikası ile dolaylı olarak desteklenmiş oluyor bir yerde.. Zira Merkez Bankalarınca desteklenen yatırım hedefli bu kredi bollaştırma politikası, para dolaşımında oluşan şişme ile, paranın fiyatı demek olan faizin düşük kalmasına neden oluyor. Verili sartlarda bu, "kaş yapayım derken göz çıkarmak" gibi bir durumu meydana getiriyor: Enflasyonun yıllardır neredeyse „sıfır“ düzeyinde seyretmesi şartlarında talebin de cansız kalması, yani satın alma gücünün artmaması, girişimcileri ucuz kredi varlığına rağmen "düşük kâr beklentisi" nedeniyle yatırım yapmaktan alıkoyuyor; bu ise istihdamı, yani talebi negatif yönde etkiliyor. Böylece oluşan ve biribirini karşılıklı olarak üreten „faiz-talep-yatırım“ fasitinde sonuç olarak deflasyonist baskılar oluşuyor, ekonomi -bir ucu „resesyona“ kadar uzanabilecek- göreceli bir durgunluğa giriyor.
Sonuç olarak bu çelişkili duruma çözüm bulunamıyor. Avrupa'da 2008-2009 krizinden sonra oluşan ve halen devam etmekte olan göreceli ekonomik durgunluğun başlıca göstergeleri bunlar! En son olarak Avrupa Merkez Bankası'nın (EZB) başlattığı ve benim de zamanında uygun olarak telakki ettiğim "piyasaya para pompalayarak enflasyonu artırma, yani fiyatlarda canlılık sağlama“ politikası da sonuç vermedi. Ne kadar ilginç! Evvelden, yani 20.yüzyılda piyasada aşırı para bollaşması enflasyona, sıkı para politikası ise paranın değerlenmesine neden olurdu. Şimdi işler tersine işlemeye başladı!! Neden acaba? Bu soruya cevap veren, çözüm üreten bence "Nobel Ekonomi" ödülünü alır. Şimdi standart „ama işte FED..“ yollu sözümona açıklamaları duyar gibi oluyorum, ama burada da klasik açıklamalar durumu açıklamaya yetmiyor. Zira Dolar, Euro karşısında değerleniyor; „daha da değerlenip dolar girdiler yolu ile enflasyon ve piyasa biraz hareketlenir“ düşüncesi ile EZB piyasaya milyarlarca para pompalıyor. Ama nafile! „Tık“ yok!..
Buradaki „sıfır“ enflasyon da üzerinde durulması gereken bir olgu! Ekonomi tarihinde ender rastlanan gelişmelerden biri, bu kadar uzun dönemde fiyatların aynı kalması yada düşmesi! Bu da araştırılması gereken yeni 21. yüzyıl gerçeklerinden bir tanesi.. Yada son olarak özellikle hammadde zengini, gelişmekte olan ülkeleri yakından ilgilendiren „petrol fiyatlarını“ ele alalım. Fiyatların hiç kimsenin öngöremediği biçimde -Venezuella, Rusya gibi hammadde zengini gelişmekte olan ülkeleri „kalbinden“ vuran- seviyelere düşmesini bir yanı ile piyasadaki „arz fazlalığı“ ile açıklamak bizce rasyonel! Ama burada, mesela Rusya'nın Orta-Doğu'daki, özellikle Suriye'deki „angajmanını“ düşündüğümüzde „rasyonel olmayan“ birşey daha var!.. Ne denirdi evvelden?: „Savaşlar piyasayı tedirgin eder, fiyatlarda istikrarsızlığa neden olur!“ Rusya'nın Orta-Doğu'daki motivasyonunun önemli nedenlerinden biri de bizce bu: Güvensizlik ortamı yaratarak hammadde fiyatlarını yukarıya çekmek ve böylece döviz girdilerini yükseltip ekonomik krizini hafifletmek! Ama petrol fiyatları bırakalım „tık“ demeyi, sanki mevcut durumu „protesto edercesine“ daha da aşağıya düştü. Neden acaba? Olayı sadece bir „arz genişlemesi“ ile açıklamak ne kadar inandırıcı olur? Alın size bir "Nobellik" bir araştırma konusu daha!
Özetle; 21. yüzyılda (ekonomi-politik) işler, 20. yüzyıla göre biraz „değişik“ cereyan ediyor. Tüm bu yeni gelişme trendllerine ilişkin bir açıklama bizce, kapitalizmin geçmişten gelen, gelişme genlerinde var olan "serbest rekabetin" 21.yüzyılda'da tekrar yeniden keşfedilmesinde yatıyor. Üretici güçlerin gelişmesinin bugün geldiği aşama, teknolojik gelişmenin önündeki engellerin kalkması ile üretimin daha da kaliteleşip ucuzlaması, teknolojiye ulaşımda tekellerin kırılması, bölgelerarası (ekonomik) farklılıkların göreceleşmeye başlaması, piyasa aktörlerinin çoğullaşması ile serbest rekabetin dünyanın en ücra köşelerine kadar yayılması vs. ile karakterize ediliyor. Bu ise, serbest rekabet şartlarında "fiyat savaşlarını" beraberinde getiriyor! „Daha iyi kalitede, daha ucuza“! Motto bu! Bu rekabet, tabii ki 19. yüzyılın "öldürücü rekabeti" değil! Henüz daha değil! Kapitalizmin yaşam mücadelesinde „Batılı“ merkez ülkelerinde geldiği yer ve bunun sonuçları böyle!
Türkiye ise bambaşka! Burada tarihimizden gelen bir "kapitalizm özgünlüğü" söz konusu. Kimi "ekonomik yasalar" bir başka işliyor yada işlemiyor burada.. Bu da ayrı bir yazı-araştırma konusu, ama (anti-parantez) küçük bir örnekle somutlayalım:
İstanbul yada Bodrum'daki konut piyasasını ele alalım. Burada yılların getirdiği gelişme ile belli bir şişkinliğin olduğu ortada! Genelde inşaat piyasasının nasıl işlediğine dair Güngör Uras'ın yazdığı makale bu konuda oldukça açıklayıcı (bkz.: http://www.milliyet.com.tr/konut-yapiyoruz-aliyoruz-/ekonomi/ydetay/2183797/default.htm; indirme tarihi. 05.02.2016.) Özetle; inşaat sektöründe dünyada başka örneği olmayan çarpık gelişmenin sektörü getirdiği nokta, konut fiyatlarının -arzın talep edilenin üstünde olmasına rağmen- sürekli artması!.. Diğer yandan normal piyasa şartlarında arzın talebin üzerinden seyretmesi durumunda bunun fiyatları düşürücü etkisi olması, olmadı en azından fiyatların artmasını biraz frenleyici etkisi olması gerekir. Bu normal „piyasa yasalarına“ göre böyle.. Ama burası Türkiye! Yukarda G. Uras'ın açıkladığı sektör gerçekliği, „istediği fiyatı bir şekilde herhangi bir zaman nasılsa alabileceği“ şeklindeki insanımıza özgü beklenti yada „ekonomik rasyonalite“ ile birleşince, kapitalizmin klasik yasalarının yada mekanizmalarının işlemediği bir durumu ortaya çıkarıyor. Ekonomide insan unsurunun, kültürünün etkisine daha iyi bir örnek başka ne olabilir..
Konumuza geri dönecek olursak;
Genelde piyasada da belli değişimler söz konusu. Evvelden müşteri pazara giderdi, satıcısını bulurdu. Şimdi ise süreç "tersine" işliyor, satıcı müşteriye geliyor. Burada yeni iletişim araçlarının da -mesela internet ticaretinin- büyük rolü var. Evvelden bir meta konusunda fiyatı belirleyen aktörler, onları üretip piyasaya süren üreticilerdi. Şimdi fiyat -yerine göre- bu metaları direk olarak üreticiden alıp piyasaya sunan "büyük alıcılar" tarafından üreticilere, serbest rekabet şartlarında adeta dikte ediliyor. Özellikle parakende piyasasında yaygın olan ve „tekelciymiş“ gibi görünen bu eğilimlerin karşısında, klasik ticari ilişkilerinin -deyim yerinde ise- „belini kıracak“ yapılanmalar, örneğinAmazon'un Markt-Place'i vb. alış-veriş platformları hızla gelişiyor. Herkesin programında bulunan metaları satıp alabileceği ortak bir pazar! Bu ve böylesi çelişkiler ile ilerleyen süreç, değişimler bizce sistemin yapısındaki dönüşümlere işaret ediyor. Velhasıl araştırılması gereken konular çoğalıyor.
Hadi bakalım, kolay gelsin!
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları



































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.08.2025
13.04.2025
25.02.2025
4.02.2025
22.12.2024
1.07.2024
12.05.2024
15.04.2024
3.02.2024
24.11.2023