Millet İttifakı’nın İstanbul’daki Maltepe Mitingi, Türkiye tarihi açısından tüm ülkenin demokrasinin koca bir yürekmişçesine attığı bir dönüm noktası.

Maltepe Etkinlik Alanı’na sabah saatlerinden itibaren akanlar, hakikaten de sadece miting sahasına varmak için büyük emek vermek zorunda kaldılar. Miting alanlarına-muhalefetinkilere yani, ulaşmak zaten zor. İstanbul’da çok daha zor.

Mitingleri tek başına gösterge almak da doğru değil: o an, o alana toplananlar toplumun tümü değil sadece bir kısmı.

Yine de, Maltepe Mitingi; tüm Millet İttifakı kampanyasının domino taşlarının tüm dolambaçlar, engeller, yokuşlar ve tuzaklara rağmen akışı gibi seyreden gidişatını yansıtan en büyük gösterge.

Çünkü:

Maltepe Mitingi’nde; “ex” hâle getirilmeye çalışılan Türkiye demokrasisinin kalbi küt küt attı, ülke genelinde toplanan yaşam nefesinin rüzgarının dalgalandı.

Tek bir partinin klasik kitlesi dışında, her kesim, sınıf ve ideolojiden insanların iradesine; tüm imkânsızlıklara, öne konan tüm engellere rağmen inatla, yılmadan sahip çıktığı bir buluşma oldu.

Tüm Türkiye’nin her kesiminin temsil bulduğu İstanbul’da, seçimde Millet İttifakı performasının simülasyonu gibiydi.

Türkiye’nin demokrasisi için birbirinden çok ayrı ve farklı kitleler, her şeye ve tüm imkânsızlıklara rağmen tek yürek. Bu seferki, o veya bu takımınki değil; milli maç zira…

Maltepe Mitingi şunları somutlaştırdı:

Liderler, partiler, politikacılar ötesinde bir sinerji doğdu.

Elbette, öncelikle Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 15 Mart’ta Amasya’daki ilk mitinginden beri, her gün çizgisi daha da yükselen bir takım oyunu var karşımızda.

Ve tabandaki değişim arzusu ve isteği, giderek kusursuzlaşan takım oyunu ile müthiş bir etkileşime giriyor.

Etkileşimden doğan da, halktan yansıyanın siyasette ifadesini bulduğu; siyaseti şekillendirdiği bir sinerji.

Zaten olması gereken bu; zaten “normalde” siyaset böyle birşey-böyle olmalı.

Türkiye açısından, “normale” dönmenin ötesinde, ölüme sürüklenen demokrasinin yeniden kalbinin yeniden atmaya başladığını görüyoruz. Şimdiden, sandık günü dahi gelmeden Türkiye kazanmaya başladı: demokrasisini, dengesini, değiştirebilme gücünü kazanmaya başladı.

AK Parti, tıpkı logosundaki eski model ampul gibi miyadını doldurdu; sadece fazla enerji tüketiyor.

Artık, Türkiye başka noktada; ihtiyaçları, dertleri, meselelerinin yeni fikirlere, yeni çözümlere ihtiyacı var.

Kupaya giderken yarı finali de, Maltepe Mitingi ile açık ara fark kazandı Millet İttifakı ve hakikaten muhalefet edenler-şimdi sırada 14 Mayıs final maçı var.

Millet İttifakı’nın Maltepe Mitingi için toplanan kalabalık da, tıpkı Türkiye’nin diğer yerlerindeki mitinglerinde, kampanya çalışmalarında olduğu gibi; gayet net bir talebi yansıtıyordu:

“Haydi değiştirelim”.

Ve aynı zamanda “haydi değişelim”; “beraber değiştirebiliriz” etkileşimi dalga dalga yayılıyor. Sadece “dip dalgadan” değil; her yönden ve her taraftan harekete geçen dalgalardan bahsediyoruz.

“Etkileşim” diye üzerine basarak söylüyorum çünkü, sadece Millet İttifakı ve tabii Emek ve Özgürlük İttifakı’nın ortaya koyduğu takım oyunu değil söz konusu olan. Takım oyununun başlangıç pasını kamuoyu attı; Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu olarak açıklandığından beri de, muhalefetin tabanın paslarını gole çevirdiği bir dönem başladı.

Kupaya giderken yarı finali de, Maltepe Mitingi ile açık ara fark kazandı Millet İttifakı ve hakikaten muhalefet edenler-şimdi sırada 14 Mayıs final maçı var.

Elbette, “hakem faktörü” de var devrede… Ama, her ne kadar günümüz Türkiyesi’nde oyununun kuralları maç sırasında değiştirilse de; takım oyunu öyle kurdu ve kusuruzlaştırdı ki kendini, herşeye rağmen, tüm çelmelere ve faullere rağmen kupa yolda…

Çünkü, Türkiye’nin demokrasisi için birbirinden çok ayrı ve farklı kitleler, her şeye ve tüm imkânsızlıklara rağmen tek yürek. Bu seferki, o veya bu takımınki değil; milli maç zira…