Sezin ÖNEY
Gayet insani bir konu Türkiye gündemine düşmeye görsün... Kısa zamanda, özellikle siyaset işin içine karışınca, konu tamamen çarpık çurpuk, eğri büğrü bir hâl alıyor.
Sanki, Türkiye gündemi, lunaparklarda olan ve imgeleri korkunç, gülünç, tuhaf bin bir şekle sokan aynalarla çevrili. O aynaların önüne ne düşerse, olduğu hâlden çıkıp bir garabete dönüşüyor.
“Kaçırılan”, “alıkonan” veya “kendi isteğiyle giden” çocuklar meselesinde olduğu gibi...
Bu konuda konuşan politikacıların hiçbiri ne dediğini bilmiyor; kimse kusura bakmasın...
Hepsi ezberden, birbirine laf yetiştirmek için öylesine manasız konuşuyor ki...
Konuşmaların içinde insan yok, insani bir yan yok.
Sonuçta sözkonusu olan çocuklar... Bu ülkenin sürekli, herkes tarafından hoyratça davranılan küçük insanları.
Boylarından büyük yoksunluk, yoksulluklar içinde yaşayanlar bir yana, özene bezene büyütülenlere de, ya devleti ele geçiren hükümet kimse, o hoyrat davranıyor. Ya da devletin küçük şubesi, ceberut “eli (veyadili) sopalılar”... İçimizde, başkalarını ezmekten haz duyan, bunun için yaşayan ne faşistler, ne diktatörler, biraz eline güç geçirmeye görsün hemen başlarına eziyet için yanıp tutuşan ne vatan evlatları var...
Türkiye’de yaşamak zaten, sıradan bir insan için, her yönden yaylım ateşinde hayatta kalma çabası... Sokakta geçen bir günde, “iyi” davranılmayı özlüyor insan, biraz özeni...
Çocuklara da, bugün çocuklarla ilgili konuşan hiçbir siyasi taraf, “iyi” davranmıyor.
Elbette, çatışmalara yol açan sebepler olmasa, o çocuklar da dağda olmazdı.
Elbette, çatışma da olsa, çocukların dağda olmaması gerekirdi.
Elbette, hiçbir insan, çocuğunun “ölüm riskiyle” burun buruna yaşamasını istemez.
Bugün birçok çocuğun dağda olmasının sebeplerini de konuşamıyoruz. Kürt Sorunu’nu son 10 yıldır ekranlarda tartışan insanlar, gene aynı yüzler, gene aynı sözlerle medyada. Sanki, medyanın bir deposu var; belli konuların belli bellenmiş “uzmanları”, zamanı gelince, naftalinlenip kaldırıldığı köşeden çıkarılıyor... Ve başlıyor, düğmesine basılmış gibi aynı teraneleri anlatmaya.
Bu yorumların içinde de insan yok, insani bir yan yok.
Hemen her yorumcu, bir siyasi tarafa akıl vermeye çalışıyor; ortada “akıl” çok da, çözüm yok. Çünkü, kimsenin dönüp de insanlara, onların gerçek dertlerine baktığı, onları konu ettiği yok.
1 Şubat 1976’da, Ankara’da “Evlat Acısına Son Mitingi” düzenlenmiş.
Bu mitingde, teyzem Sevgi Soysal da bir konuşma yapmış. Şöyle demiş; “Bugün, burada ‘Evlat acısına son’, diyoruz, çünkü biz anayız, doğumu biliriz. (...)
İşte bunun için, bizler, gençlere, aslında hayata savaş açanlara karşıyız, çünkü analar, her yeni kuşakla yükselen insanlık mücadelesinin gönüllü savaşçılarıdır. Ana, bir çocuk yüzünün nice umudu, güzelliği, başlangıcı gizlediğini bilendir. Ana, çocuğun, gencin hayatını kendi hayatından üstün tutandır.
Onun için bizler, Azrail’in maskesi ardına gizlenerek, bütün başlangıçları, umutları durduracaklarını umanların yenileceklerini biliyoruz, çünkü ölüm bir gerçektir, evet ama aslolan hayattır analar, aslolan hayattır.”(*)
Çıkıp da, “kaçırılan”, “alıkonulan”, “kendi isteğiyle giden” çocuklar mevzubahis olunca da, bir siyasetçi de bu gibi insani bir şey söyleyemiyor; çünkü “hayattan” uzak, hayata tepeden bakan bir yerlerde kendi aralarında savaşıyorlar.
(*) Bu konuşma, Sevgi’nin 1970’lerin başındaki gazete yazılarını toparlayan bir kitaptan; İpek Şahbenderoğlu’nun derlemesiyle, “Türkiye’nin Kalbi: Kabul Günleri”.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Yargıya güvenin’ 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUABD Büyükelçisi bir şeyler söylüyor da, ne diyor? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024