Akın ÖZÇER

Akın ÖZÇER
Akın ÖZÇER
Tüm Yazıları
Daha çok egemenlik, daha az bağımlılık
9.10.2012
2490

 Sosyolojik Araştırmalar Merkezi’nin (CIS) cuma günü yayınlanan son kamuoyu yoklaması, Bask milliyetçiliğinin tarihî önderi Sabino Arana tarafından bundan tam 117 yıl önce kurulan PNV’nin erken seçimlerden 27 milletvekiliyle birinci parti çıkacağını gösteriyor. PNV, kendisinden kopanEusko Alkartasuna’nın (EA) ayrı bir parti olarak girdiği 1986 seçimleri dışında özerk parlamento seçimlerini sürekli kazanıyor. 1986’da da en çok oyu almasına karşın milletvekili sayısı itibariyle ilk sırayı alan Sosyalist İşçi Partisi Bask kolunun (PSE) kurduğu özerk hükümetin küçük ortağı olan PNV son yasama dönemi hariç hep iktidarda kaldı. 1 Mart 2009’da yapılan bir önceki seçimlerde 30 sandalye kazanan PNV, Batasuna’nın faaliyetleri askıya alındığı, kurdurduğu kukla partilere de izin çıkmadığı için yurtsever (abertzale) solun temsil edilmediği özerk parlamentoda 75 sandalyeden ilk kez 38’ini alan merkez partilerinin (PSE ve PP) anlaşması sonucu muhalefete düşmüştü.

CIS araştırması ayrıca, ETA’nın silahlı faaliyetine son verme kararıyla sandıkta temsil imkânına yeniden kavuşan ve güçlenen yurtsever sol kesimin, yeni partisi Euskal Herria-Bildu ile 21-22 parlamenter çıkararak tarihî bir rekor kıracağını gösteriyor. 1,7 milyon Bask seçmenin yüzde 10’u civarında kemikleşmiş oya sahip olan yurtsever sol kesimin partilerinin, ETA’nın eylemsizlik ilan ettiği dönemlerdeki seçimlerde oylarını bu oranın üzerine çıkardığı zaten gözlemleniyordu. 1998’de ETA’nın ateşkes ilanıyla desteklediği Lizarra sürecinde yurtsever solun partisi Euskal Herritarrok (EH) yüzde 18 dolayında oyla 14 milletvekili çıkarmayı başarmıştı. O seçimlerde PNV 21, EA altı milletvekili çıkarmış, Bask milliyetçilerin toplam sandalyesi (41) de salt çoğunluğu geçmişti. CIS araştırması bugün PNV ile EH Bildu’nun sandalyelerinin 49’u bulabileceğini gösteriyor ki bu da terör ve şiddetten arındırılmış ortamın milliyetçi partilere ne kadar yaradığının somut göstergesini oluşturuyor.


Batasuna
’nın cezaevindeki lideri Arnaldo Otegi, bundan üç hafta önce yakında yayımlayacağını açıkladığı kitapla ilgili olarak yurtsever solun yayın organı Gara’ya verdiği bir mülâkatta, ETA kurbanlarının yakınlarından “içtenlikle” özür dilemişti. Otegi bu söyleşide ayrıca kendisine bugün birisi herhangi bir koşulda nasıl bir mücadele yöntemi benimsemek gerektiğini soracak olsa ona“siyasi ve etik nedenlerle barışçı mücadeleyi önerirdim”  diyerek bir anlamda günah çıkarmıştı. Otegi, bir hafta sonra Gara’da yayımlanan bir başka söyleşisinde de,  ETA’nın silah bırakmasında kendisinin rol oynadığını açıklamış ve yurtsever solun bu mücadelenin siyasi yollardan yürütülmesi konusunda ETA’yı ikna süreci başarılı olmasaydı, “silahlı mücadele Bask siyasi sahnesinin parçası olmaya devam ederdi” demişti.

Batasuna’nın sivri isimlerini bir tarafa bırakıp “lendakari” (özerk hükümet başkanı) adayı olarak ılımlı profile sahip Prof. Laura Mintegi’yi seçen EH-Bildu’ya, Otegi’nin bu açıklamaları da katkı sağlıyor. Aynı şekilde bünyesinde PNV’den kopan EA ile Aralar ve Alternatiba gibi şiddetle arasına mesafe koymuş partilerin bulunması da olumlu puan kazandırıyor. PNV ile birlikte milliyetçi bir çoğunluk oluşturmasından korkuluyor belki ama yurtsever solun DNA’sında PNV ile işbirliğinden çok rekabet dürtüsü var.

CIS araştırması, PP destekli sosyalist Patxi López hükümetinin eski ortağı iki merkez partisinin 21 Ekim seçimlerinin kaybedenleri olduğunu gösteriyor. PSE’nin 25 milletvekilinden 11’ini, PP’nin de üç veya dördünü yitirmesi bekleniyor. İki merkez partisinin geleneksel ve radikal milliyetçiler arasında olası bir bağımsızlık cephesi oluşumunu engellemek ve hükümet senaryolarında yer alacak sayıda milletvekili çıkarmak gibi benzer hedefleri olduğunu söylemek mümkün. PP özellikle bağımsızlıkçı cephenin olası girişimlerine ve yaratacağı “tehlikelere” dikkat çekerken, PSE çıkarması beklenen 14 milletvekiliyle hükümet senaryolarında yer alıyor. PSE’nin PNV ile ya da daha düşük ihtimalleBirleşik Sol’un Bask kolu (Ezker Anitza) ve EH Bildu ile koalisyon olasılıklarından söz ediliyor.  

CIS araştırması, ETA’nın silah bırakmasıyla artık çok daha çoğulcu olan Euskadi’de 21 Ekim’in anahtarının PNV Başkanı Íñigo Urkullu’nun elinde olduğunu ortaya koyuyor. PNV, 2000 yılındaki parti kongresinden bu yana eski başkan Juan José İbarretche ile daha bağımsızlıkçı bir politikaya yönelmişti. Ibarretche’nin bu yönde iki önemli girişimi olmuştu. Birincisi kendi kaderini belirleme hakkının Gernika özerklik statüsüne dâhil edilmesiydi ki anayasaya uygun bir prosedür izlenmiş, özerk parlamentodan geçen metin Temsilciler Meclisi gündemine “organik yasa değişikliği önerisi” olarak gelmiş, ancak 29’a karşı 321 oyla reddolunmuştu (2005). İkincisi, “referandum tartışması” başlıklı yazımda söz ettiğim özerk parlamentodan çıkan ama Anayasa Mahkemesince iptal olunan yasaydı (2008).

 Íñigo Urkullu seçim kampanyasını açarken, kendi kaderini belirleme hakkının hukuki çerçeveye oturtulması için öncelikle özerk parlamentoda bir anlaşmaya varılması gerektiğini vurguladı. Bu konunun yanı sıra Euskadi’nin uluslararası alanda ve Avrupa kuruluşlarında temsili gibi formüller üzerinde de çalışacaklarının altını çizdi. Yeni referandum yasası çıkartılmayacağını zira eskisinin daha önce iptal edildiğini anımsatan Urkullu hedeflerini şöyle özetledi: “PNV’nin 117 yıldır yaptığı gibi özerklikten daha çok egemenliğe gitmek ve her seferinde (İspanya’ya) daha az bağımlı olmak.”


[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar