Akın ÖZÇER
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın çok tartışılan konuşması yazımın konusunu seçmekte bana esin kaynağı oldu ama bu başlığı çok uzaklarda, Brezilya’nın Minas Gerais Eyaleti’nin yaklaşık 700 bin nüfuslu Uberlândia kentinde çıkan Correio gazetesinde buldum. Gazetenin 19 Mart tarihli nüshasında yayımlanan Profesör João Batista Domingues Filho imzalı köşe yazısı aynen bu başlığı (Juristocracia contra a soberania) taşıyor.
“Juristocracia” veya yargının diğer erklerden üstünlüğüne dayanan siyasi sistem Brezilya’da sıkça tartışılan bir konu. Yasamayı temsil eden Kongre ile yüksek yargıyı temsil eden Federal Yüksek Mahkeme, kısa adıyla STF (Supremo Tribunal Federal) arasındaki gergin ilişkiler, 21 yıl askeri diktatörlük (1965-85) altında yaşamış bu dev ülkenin en büyük sorunlarından birini oluşturuyor. Bugün Türkiye’de darbe yönetimi altındaki Mısır’da yargının idam kararları tartışılıyor ama bence bu konuyu 1988 anayasasıyla demokrasiye geçmiş Brezilya üzerinden örneklendirmek Türkiye bakımından çok daha anlamlı olur.
Federal Yüksek Mahkeme (STF)
STF, Brezilya’da yargı erkini kullanan en yüksek organ; hem Anayasa Mahkemesi, hem de -Türkiye’den farklı olarak- “Süper Temyiz Mahkemesi” işlevini üstlenmiş durumda. 1988 anayasasının bekçiliğini yapan STF, yasaların anayasaya uygunluğunu doğrudan –başvuru üzerine değil- denetleme yetkisine sahip. 2002’den bu yana tüm toplantıları televizyondan canlı olarak yayımlanıyor.
Mahkeme 11 üyeden oluşuyor ve bu üyelere, hükümet üyeleriyle hiçbir benzerlikleri olmasa da Bakan (Ministro) adı veriliyor. Belki de gölge kabine gibi çalıştıkları içindir kim bilir. Bu üyeler Devlet Başkanı tarafından 35 ile 65 yaş arasında belirli niteliklere sahip hukukçular arasından seçiliyor ve Senato tarafından salt çoğunlukla uygun bulunmaları halinde atanmış oluyorlar. Üyelerin Türkiye’de olduğu gibi 65 yaş haddi dışında anayasa ile sınırlanmış görev süreleri bulunmuyor.
Demokratik ülkelerde mahkeme üyelerinin görev süreleri genelde dokuz (Fransa, İspanya, İtalya) ya da 12 yılla (Almanya) sınırlı tutulduğu dikkate alındığında, bununanti-demokratik bir uygulama olduğunun altını çizmek gerekir. Örneğin 65 yaşını gelecek yıl dolduracak olan José Celso de Mello Filho ve 2016’da dolduracak MarcoAurélio Mendes De Farias Mello toplamda 26’şar yıl görev yapmış olacaklar. Brezilya’da başkanlık sistemi olduğundan halk tarafından seçilen Devlet Başkanı tarafından atanmaları kendilerine demokratik meşruiyet kazandırıyor belki ama başkanlar değişirken onların bu kadar uzun süre görevde kalmaları ister istemez siyasallaşmalarının önünü açıyor.
Başkanlık sistemi olmayan Türkiye’de, bileşimi farklı ve 12 Eylül referandumuyla bir ölçüde demokratik meşruiyet kazanmış olsa da, Anayasa Mahkemesi’nde, Başkan Haşim Kılıç gibi, 20 yıl gibi çok uzun bir süre görev yapmış, yapacak olan üyeler var. O bakımdan yeni anayasada mahkeme üyelerinin görev süresinin tercihan dokuz yılla sınırlanması şart.
Halk egemenliğinin hukukileştirilmesi
OAB/RJ dijital portalı, geçen 22 Martta, São Paulo Üniversitesi’nden siyasetin ve halk egemenliğinin hukukileştirilmesi konusunda doktorası olan filozof Maria Luiza Quaresma Tonelli ile yapılan bir röportajı yayımladı. Maria Luiza diktatörlük dönemi ardından yapılmış olan 1988 anayasasının Brezilya’da halk egemenliğini yargının vesayeti altında tuttuğunu vurguluyor. Bunu Brezilya’nın Latin Amerika’nın en uzun askerî diktatörlük dönemini yaşamış olmasına bağlayan Bayan Tonelli, demokrasi kültürünün gelişmediği ülkelerde halkı sorunların siyasetle değil, hukuk yoluyla çözülebileceğine ikna etmenin daha kolay olduğuna dikkat çekiyor. Bu durumda siyaset alanını hukukun doldurduğunun ve bu nedenle halkın egemenlik alanını daralttığının altını çiziyor.
Brezilya’da Bayan Tonelli’nin işaret ettiği STF’nin yasama alanına müdahalesi üzerine yazan çok. İnternette arama motorlarına “juristocracia” yazıldığında çıkan yazıların büyük kısmının Portekizce olduğunu ve bu konudan söz ettiğini fark etmek mümkün. Alagoas Eyaleti Federal Üniversitesi (UFAL) Anayasa Hukuku Profesörü Othoniel Pinheiro Neto da konuyu ele alan hukukçulardan. “STF, Kongre ve yurttaşlar; demokrasi ile jüristokrasi arasında” (O STF, o Congresso e os cidadãos: entre a democracia e a juristocracia) başlıklı yazısında, 2011’de Kongre tarafından hazırlanan, ancak hâlâ yürürlüğe girmemiş olan “PEC 33” işaretli anayasa değişikliği önerisini savunuyor.
Söz konusu öneri, STF’nin doğrudan anayasaya aykırı ilan edeceği anayasa değişikliklerinin yürürlüğe girmeden Kongre’ye iade edilmesini ve Kongre tarafından uygun görülmüyorsa halkoyuna sunulmasını öngörüyor. Pinheiro Neto, Yüksek Yargı’nın iptal kararlarının karşına doğrudan egemenliğin sahibi halkın çıkarılmasını SFT’nin yasama alanına sürekli olarak müdahale etmesinin önüne geçecek demokratik bir önlem olarak alkışlıyor.
Türkiye’de Anayasa Mahkemesi’nin STF gibi yasaların anayasaya uygunluğunu doğrudan denetlemesi de, süper temyiz yetkisi de bulunmuyor. Bununla birlikte, mahkemenin bugüne kadar altına imzasını atmış olduğu yasama alanına müdahale anlamı taşıyan yanlış kararları da var. Bunlar arasında anayasa değişiklikleriyle ilgili olanlar da (büyük bir çoğunlukça kabul edilen başörtüsü yasağının kaldırılmasına ilişkin değişiklik gibi) bulunuyor. O bakımdan Brezilya’daki anayasa değişikliği önerisine benzer bir hükmün yeni anayasada yer alması düşünülebilir. Hassas bir konu olduğuna şüphe yok ama Pinheiro Neto’nun altını çizdiği gibi, yargının da yasamanın yerine geçmek suretiyle egemenliğin sahibi olan halkın iradesine karşı kendi iradesini ortaya koymaya hakkı bulunmuyor.
Brezilya’da hazırlanan bu anayasa değişikliği önerisinin akıbetine gelince, Meclis Anayasa Komisyonu tarafından kabul edildikten sonra, STF üyelerinden Gilmar Mendes, öneriyi “karanlık bir manevra” olarak nitelemekle kalmadı; 1937 anayasasının da dönemin Başkanı Getúlio Vargas’a Yüksek Mahkeme kararlarını iptal yetkisi verdiğini hatırlattı. Başkan Vargas diktatör olarak biliniyor.
Aslında önerinin henüz Kongre’den geçirilememesinin bir başka nedeni de iktidar partisi PT (Partido dos Trabalhadores) üst yönetiminin (Parti Başkanı José Genoino ve Kongre Başkanı João Paulo Cunha) STF tarafından hapis cezasına mahkûm olmasına neden “mensalão” yolsuzluk skandalıydı. Çünkü her iki isim de Anayasa Komisyonu üyesiydi ve Kongre’nin mahkûmiyet kararına karşı söz konusu öneriyi STF’ye karşı bir silah olarak kullandığı algısı yaratılmıştı.
Brezilya’da mahkûm olan isimlerin milletvekilliğinin düşüp düşmeyeceği konusunda Kongre ile STF arasında da sert tartışmalar yaşandı. Özet olarak belirtmek gerekirse yasama ile yargı arasındaki çatışma, Brezilya gibi dünyanın 7. büyük ekonomisine sahip bir ülkede de siyaset gündemini işgal ediyor.
Görünen o ki kendi bölgelerinin vazgeçilmez iki siyasi aktörü Türkiye ve Brezilya’nın, hızlı gelişen ekonomilerine karşın üstesinden gelmeleri gereken benzer demokrasi sorunları var. Jüristokrasi ya da yargı vesayeti bu sorunların başında geliyor kuşkusuz. Ama 2013 itibariyle iki ülke arasında daha başka benzerlikler de ortaya çıkmıştı; iktidar partilerine bulaşan ya da bulaştırılmak istenen yolsuzluk iddiaları, birbirini izleyen dönemlerde meydana gelen şiddetli sokak eylemleri gibi.
Bilmem ama bana birileri Türkiye’ye, Mısır ya da halkı Müslüman başka bir Orta Doğu ülkesi değil de, Brezilya gibi bakıyorlar gibi geliyor. Ekonomik gerekçeler siyasi nedenlerin arkasına gizleniyor belki de kim bilir.
Yazarlar
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
1.08.2025
26.06.2025
6.05.2023
24.05.2018
9.02.2018
24.04.2018
11.04.2018
28.03.2018
22.03.2018