Akın ÖZÇER
15 Temmuz kalkışmasının yakın siyasi tarihimizin önemli dönemeçlerinden biri olduğunu düşünenlerdenim. Önemli çünkü toplumdaki keskin kutuplaşmanın ve Batı medyasının ölçüyü kaçırmış yalan haberlerinin yarattığı anormalliğe karşın daha sekiz 8-9 ay önce sandıktan çıkmış hükümetin yeterli çoğunluğunun bulunduğu bir ortamda demokrasiye karşı askeri bir darbeye girişilmesi için iç dinamiklerden kaynaklanan en ufak bir bahane yoktu. Generaller eskisi gibi hamasi siyasi açıklamalar yapmadıklarından darbe olabileceğine dair kuşku uyandıran herhangi bir somut gösterge de yoktu. Belli ki eskiden yaşadıklarımızdan farklı olarak bu defa doğrudan dışarıdan dayatılan bir darbe girişimiydi söz konusu olan. Bu nedenle ben de, 15 Temmuzun sadece askeri bir darbe değil, Türkiye’yi içeriden işgal girişimi olduğu görüşüne katılıyorum.
15 Temmuzdan sonra kaleme aldığım yazılarda hep altını çizdiğim gibi, sokaktaki adam ilk andan beri bu kalkışmanın arkasında, dünyadaki darbelerin çoğunu planlamış ve desteklemiş olan ve FETÖ liderini barındıran Amerikan derin devletinin, dolayısıyla Washington’un olduğuna inanıyor. Kalkışmanın başarısız kalmasının ardından Amerikan yönetiminden gelen tepkiler ve medyasında yer alan darbecileri değil de, Cumhurbaşkanı Erdoğan üzerinden Türkiye’yi tüm halkıyla birlikte karalayan yalan haberler de bunu doğruluyor.
2000’li yılların başında işgaline zemin hazırlamak için Irak’ın nükleer silah geliştirdiğine ilişkin sahte delillerle haberler yapanların yalanları o kadar insan yaşamını kaybettikten sonra ortaya çıktı. Sonuçta bu iddiaların doğru olmadığı ilk bakışta anlaşılamayacak teknik bir konuyla ilgiliydi. Ama darbe girişiminin başarısız kalmasından sonra Türkiye’nin İslam Cumhuriyeti’ne dönüştüğü gibi yalan olduğu apaçık belli haberlerle bu girişimin arkasına geçmeyi aklamak mümkün değil. Bu yalan haberler suçüstü yakalananların üste çıkma gayretini değilse, ortaya çıkan şeytani planlara devam etme arzusunu gösteriyor ki bundan da Türk-Amerikan ilişkileri, Türkiye’de kim iktidarda olursa olsun, olumsuz etkilenir elbette. Ama sadece Türk-Amerikan ilişkileri mi?
15 Temmuzdan bu yana geçen uzunca süre içinde AB’nin bazı başkentleri de Washington’la benzeri bir tutum içinde görülüyor. Amerikan medyasıyla birlikte Erdoğan düşmanlığı üzerinden Türkiye’yi karalama kampanyasını çılgınca yürütmekte olan Batı Avrupa medyası da şimdi aynı perspektiften hareketle Türkiye’nin İslam Cumhuriyeti’ne dönüştüğü yalanını pompalıyor. Yetmiyor olmalı ki hedefine şimdi bir de, darbeyi başarısız kıldığı için herhalde, tümden İslamcı yaftası yapıştırdığı halkımızı da koymuş durumda.
Bundan, 15 Temmuzda belki Amerikan derin devleti kadar kilit rol oynamamış ama aynı amacı paylaşmış bir Batı Avrupa bloğunun da bulunduğu izlenimi ediniliyor. Sadece medyaları değil, siyasetçileri ile de, saldırıda bulunan, demokrasiye kasteden, suçlu olan sanki darbeciler değil de Türkiye’ymiş gibi açıklamalar yapan, gerçekleri ters yüz eden bazı Batı Avrupa ülkeleri var. Derin bir güven bunalımına yol açan bu durumda, AB üyesi olan bu dost ve müttefik bildiğimiz ülkelerle ilişkiler de artık eskisi gibi olmayacak elbette. Bu ilişkileri bir sonraki yazımda ayrıntıyla ele almak üzere kapıyor ve bugün Türk-Amerikan ilişkilerinin geleceği üzerinde yoğunlaşmak istiyorum.
Türk-Amerikan ilişkilerinin geleceği
“İade şart ama yeterli değil” başlıklı yazımda belirttiğim gibi, “ABD Türkiye ile ilişkilere önem veriyorsa, Fetullah Gülen’i Türkiye’ye iade etmekten kaçınma lüksüne sahip değil.” ABD bu konuda kuşkusuz uzun sürecek hukuki bir sürecin işleyeceğinden söz ediyor. Bu doğru veya en azından Türk-Amerikan ilişkilerinin hasarsız devamını sağlayacak bir yaklaşım değil. Burada söz konusu olan bürokrasisinin içinde örgütlenmek suretiyle o ülke yönetimini ele geçirmek gibi sadece Türkiye’ye özgü olmadığı da anlaşılan yukarıda belirttiğim gibi son derece şeytani bir plan var. Darbelere desteği tüm dünyada kanıksanmış olsa da, başarısız kalarak artık deşifre olduğu için ABD için utanç verici bir plan bu.
Bu itibarla, Washington Gülen’in iadesini uzun bir hukuki süreçle geciktirebilir belki ama bu planı artık ne Türkiye’de, ne de bölge ülkelerinde veya dünyanın başka yerlerinde uygulama imkânı olamayacağı gibi, ayrıca siyasi faturasını da ödemek zorunda kalabilir. Peki, nasıl bir siyasi fatura söz konusu olabilir?
Akla belki ilk başta NATO’dan, Kuzey Atlantik Antlaşması’nın 13. maddesi uyarınca çıkmak ya da Fransa’nın 1966’da yaptığı gibi askeri kanadından çekilmek geliyor. Dr. Nejat Tarakçı gibi, öteden beri bunu savunan strateji uzmanları var. Tarakçı, TASAM’da kalkışmadan sadece 45 gün önce yayımlanmış olan “Türkiye’nin NATO’dan çıkma zamanı geldi mi?” başlıklı yazısında bu görüşünü şöyle gerekçelendiriyor: “bölgedeki gelişmelerin ve gizli ittifakların önümüzdeki 2-3 yıl içinde Türkiye’nin bizzat NATO müttefikleri eliyle benzer bir tehdide maruz kalacağını gösterdiğini söylemek yanlış olmayacaktır. “ 15 Temmuzu, ABD’nin Türkiye’ye karşı Contras gibi kullandığı açık olan PKK’nın Van’da, Elazığ’da, diğer yerleşim yerlerindeki bombalı saldırılarını, hatta Daesh ’in canlı bombalarını belki artık bu çerçevede değerlendirmek durumundayız. Bunlar, dostlukla, müttefiklikle bağdaşmadığı gibi, doğrudan düşmanlık değil midir?
Türkiye’nin NATO’ya üyelik başvurusu resmi olarak Sovyet tehdidi (Molotof’un Boğazlar ve Kars ve Ardahan’la ilgili talepleri) ile ilişkilendirildiğine ve ulusal güvenlik ihtiyacının doğal bir sonucu kabul edildiğine göre, bu ihtiyacın 15 Temmuz sonrası sorgulanması normal. ABD Suriye ve Irak’ta en azından Türkiye’nin güvenliğini öncelemeyen bir stratejiyi inatla izliyor. NATO içinde beraberken bütün bunlar oluyorsa, dışında kalırsak bundan daha kötü ne olabilir diye sormak mümkün. Ama Batı medyasında yayımlanan “Türkiye’yi NATO’dan atalım” gibi mesnetsiz yazılar dikkate alındığında, yalan söylemekten utanmayan bazı üyelere sahip bir askeri bloğu tümüyle karşımıza almaya gerek var mı?
Gülen’in derhal “siyaseten” verilmemesi halinde, NATO’dan çıkmak değil belki ama 15 Temmuza tanker uçaklarıyla katkıda bulunduğu anlaşılan İncirlik’le ilgili bir karar alınması gündeme gelebilir diye düşünüyorum. En azından bu yönde bir kamuoyu baskısı olacağını dikkate almak gerekiyor.
İncirlik Hava Üssü resmen 1954’te faaliyete geçmiş olsa da statüsü, diğer üs ve tesisler gibi, bugün 1980 tarihli Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması ile belirlenmiş bulunuyor. Bu anlaşmanın 5.maddesi, öngörülen savunma işbirliğinin kapsamının NATO Antlaşmasından doğan yükümlülükler ile sınırlı olmasına hükmediyor. Dolayısıyla İncirlik’in 15 Temmuzda bu hukuki sınırların dışına çıkılarak kullanılmasına Amerikan tarafının da katkıda bulunduğu tespit edilirse, ikili ilişkilerde yeni ve çok büyük bir sorunla karşılaşılacağına kuşku yok.
Bu durumda ya da böyle bir durum söz konusu olmasa bile, Gülen’i kısa sürede iade etmediği takdirde, ABD’ye tepki olarak, İncirlik Üssü’nün Amerikan kuvvetlerince kullanımının uygun görülen ölçüde kısıtlanmasının gündeme gelebileceğini düşünüyorum. Bu kısıtlamanın hangi boyutta olacağını, ABD yönetiminin Türkiye’nin Suriye’deki güvenlik kaygısına göstereceği saygı belirleyecek olasılıkla. Örneğin Mümbiç- El Bab hattında ilerleyen ve Washington’un açıklamasına karşın bölgeden geri çekilmeyeceğini söyleyen PYD’nin Türkiye’yi güneyden kuşatabilmesi için federal veya simetrik/asimetrik özerk bölge ya da kantonlardan oluşacak yeni Suriye’ye ışık yakılması bardağı taşıracak son damla olur kuşkusuz. Böyle bir olasılıkta, ABD’nin Suriye’deki ortağı PYD’nin kurucusu PKK’nın Türkiye’deki bombalı eylemlerini tırmandırdığı da dikkate alınarak, İncirlik’teki kısıtlamanın NATO faaliyetleri dâhilindeki personel ve ekipmanın çekilmesini de kapsayacak şekilde olabildiğince geniş boyutlu olması gündeme gelebilir.
Kısacası, ABD Başkan Yardımcısı Biden’ın ziyareti arifesinde Türk-Amerikan ilişkilerinin geleceği pek de parlak görünmüyor. Kabul etmek gerekir ki 15 Temmuz kalkışması özünde Amerikan karşıtı olmayanların bile ABD’ye olan güvenini onarılamayacak ölçüde sarsmış bulunuyor. Dostluğun, müttefikliğin, artık kötü bir şaka olarak algılanan stratejik ortaklığın böylesine derin bir güvensizlik ortamında yürütülebileceğine inanmak ne derece gerçekçi olabilir ki?
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları


































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.12.2025
13.12.2025
6.12.2025
1.12.2025
13.11.2025
6.11.2025
30.10.2025
19.10.2025
14.10.2025
8.10.2025