Atilla YAYLA
Cumhurbaşkanı seçimi ana muhalefet partisi CHP'yi karıştırdı. Buna şaşırmalı ve CHP hakkında yorum yapmayı durdurmalı mıyız? Sanmıyorum. Uğradığı hezimetin bu partiyi karıştırmasında hiç de şaşılacak bir taraf yok. Üstelik son mağlubiyet bir ilk değil, on yıllardır devam eden bir serinin son halkası. Yani, CHP, istese de istemese, CHP yandaşları sevse de sevmese de, hem içinden hem dışından tartışmalara konu olacak.
Türkiye demokrasisi henüz olgun bir demokrasi olmaktan hayli uzak. Bunun iktidarlar açısından sebepleri olduğu gibi muhalefet açısından da sebepleri var. İktidarı bir yana bırakalım, netice itibariyle muzaffer bir orduya herkes övgüler yağdırır. Nitekim Ak Parti hakkında şimdilerde yapılan tartışmalar 10 Ağustos seçimiyle değil partinin yeni genel başkanı ve başbakan hakkında. Durumu asıl tuhaf olan CHP. Konsolide demokrasilerde seçim kaybeden liderler ve ekipler koltuğunu da kaybediyor. 'Tıpış tıpış' istifa edip köşesine çekiliyor. Ailesine ve çocuklarına zaman ayırmaya başlıyor. Bizde ise seçim kaybeden ekiplerin partideki yerleri sağlamlaşıyor ve partilerinin boynuna geçirdikleri pençe çelikleşiyor.
CHP ilginç bir parti. Galiba tarih onu yaptıklarından ötürü lanetlemiş. Demokrasiye geri döndüğümüz 1950'den beri hiçbir seçimde iktidarı kazanamadı. Önde tamamladığı tek tük seçim oldu ama asla tek başına iktidara gelemedi ve istikbalde geleceğe de benzemiyor. Yine de üst perdeden konuşmaktan geri kalmıyor. Geçenlerde partinin genel başkanı tek parti diktatörlüğünün banisi partisinin Türkiye'ye demokrasiyi getiren parti olduğunu iddia etti. Seçimde yenilip galip çıktığını ilan etmesinin mantığıyla aynı mantığı paylaşan bir açıklama.
Parti karışınca, parti içi muhalefet başkaldırınca parti yönetimi şark kurnazlığına bir kere daha başvurdu ve baskın kurultay yapmaya karar verdi. Parti içi muhalefet daha ne olduğunu anlayamadan etkisizleşecek, muhtemelen bazı muhalif şahsiyetler tasfiye edilecek ve 'galip sayılır bu yolda mağlup' ekibin lideri partinin yeri sarsılmaz başkanı olarak yoluna devam edecek. Ne zamana kadar? En azından bir sonraki seçim hezimetine kadar.
CHP hakkında yapılan yorumların bazıları da gerçekten tuhaf. CHP sola açılmalıymış, sol parti olmalıymış. Sol partiymiş gibi yapmamalıymış. Söyleye söyleye dilimde tüy bitti ama sol tapıcılarına ve sol karşısında eziklere hâlâ anlatamadım. CHP'nin sola kaymasına gerek yok, o zaten sol bir parti. Bunu söyleyenler CHP'nin sol parti olmasıyla demokrat olmamasını birbirine karıştırıyor. CHP sol bir partidir ama demokrat değildir. Diktatörlük zihniyetinin hâkim olduğu bir partidir. Üstelik biat kültürüne sahiptir. Bakın, cumhurbaşkanı seçiminde CHP'nin müktesebatına ve geleneğine hiç uymayan biri emri vaki yapılarak aday gösterildi ve parti liderinin 'tıpış tıpış gidip oyunuzu vereceksiniz' dediği parti tabanı gerçekten de 'tıpış tıpış' sandığa koşup emredileni yaptı.
Şu sol meselesine tekrar dönelim. Solun dünyasının merkezinde devlet vardır. Sol demek toplumsal hayata hemen her alanda yaygın ve yoğun devlet müdahalesi demektir. Sivil toplum alanının devlet lehine daraltılması demektir. CHP zaten tarihi boyunca bunu yapmadı mı? Sivil toplumu budamadı mı? Tüm temel hak ve özgürlükleri bastırmadı mı? Tek parti diktatörlüğü kurmadı mı?
Ayrıca, zaten sol bir parti olan CHP sola daha fazla açılsa ne olur açılmasa ne olur! Sol toplum içinde, entelektüel muhitlerde sahip olduğu popülaritenin tersine, pek sevilmiyor. Sol parti Cihangir'de, Bebek'te, Çankaya'da, Karşıyaka'da, yani toplumun varlıklı kesimlerinde ilgi görebilir ama toplumun asıl geniş kesimlerinde reddedilir. Solun ciddiye alınacak bir toplumsal tabanı yok. Türkiye'nin sorunlarına çözüm getirecek bir ufku da yok. Bu yüzden CHP veya bir başka parti solda ileriye hareket ettikçe oy potansiyeli artmaz, azalır. Kılıçdaroğlu 'muhafazakâr seçmenden oy almazsak kimden oy alacağız?' diye sordu. Haksız mı? CHP Marksist-Leninist bir parti olduğunu ilân etse toplum onu bağrına basacak mı zannediyorsunuz?
Bence CHP bir yere açılmalı ama sola değil demokrasiye açılmalı. Demokrasinin tüm ilkelerini ve prosedürlerini kabul etmeli. Üzerine oturduğu anti demokratik mirası reddetmeli. Aynı anda hem tek parti diktatörlüğünün lanetli mirasına sahip çıkıp hem demokrat olunamayacağını kavramalı. Ortodoks soldan uzak durup liberal demokrasinin genel ilkeleriyle artık bir problemi olmayan Avrupa sosyal demokrasisi çizgisine yönelmeli. Bunun ilk adımı olarak da Kemalizmi ıskartaya çıkarmalı...
CHP bunları yapabilir mi bilmem. Hatta bunların gerekli olduğunu anlayabilir mi, ondan da emin değilim. Ama bu Türkiye'nin meselesi olmaktan çok kendisinin meselesi. Türkiye demokrasi yolunda yürümek için CHP'ye ihtiyaç duymuyor. CHP'nin ana muhalefet partisi olması da şart değil. Bakarsınız başka bir parti ana muhalefet partisi statüsüne ulaşır ve Türkiye CHP'yi kendi kaderiyle baş başa bırakıp yoluna devam eder.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019