Atilla YAYLA
Gezi olaylarının ikinci yılı doldu. Doğal olarak, araya zaman girdikçe heyecanlar tavsıyor, iddialar pörsüyor, olup bitenler parça parça unutuluyor. Ne günlerdi ama! Gezi olaylarında aktif biçimde yer alanlar ve onlara sempati duyan bazıları, Gezi'yle birlikte mevcut dünyanın yıkılmakta, yeni bir dünyanın kurulmakta olduğuna iman etmişti. En azından böyle olmasını ummuştu. O günlerde bu beklentilerin hepsinin boş olduğunu, hayatın ve siyasetin eskisi gibi akmaya ve yaşanmaya devam edeceğini söylemiştim.
Gezi olaylarına katılanlar ve destek verenler, tüm düşüncelerini ve davranışlarını, hükümetin topluma/halka bir dayatmada bulunduğu iddiasına dayandırmıştı. Onlara göre, seçilmiş kamu otoritesinin, Gezi Parkı'nda, “halkın” itiraz etmesine rağmen, Topçu Kışlası'nı yeniden yaptırmak istemesi bir dayatmaydı. Gezi olayları, özü itibariyle, bu dayatmaya bir isyandı, direnişti.
Geriye dönüp baktığımızda, hükümetin Gezi krizini iyi idare edemediği açıkça görülüyor. Kötü kriz yönetimi özellikle iki alanda boy gösterdi. Yanlış üslup ve referanduma gitme kararını erken almama. Buna rağmen, Gezi'de bir dayatmadan çok, belli bir toplum kesiminin hoşuna gitmeyen bir kararın meşruiyetini ve meşru kamu otoritesinin yetkisini reddetme tutumu söz konusuydu. Topçu Kışlası'nı yeniden inşa etme kararı yanlış olsa bile meşruydu, bu karara itiraz eden ise halkın tümü değil, azınlıkta olduğu aşikâr bir kesimiydi. Nitekim, hükümet referandum yapacağını açıkladıktan sonra Gezi olaylarının baş aktörü Taksim Dayanışması halka başvurmayı kendi ideolojik haklılığına, bilim anlayışına ve asıl halkın veya halkın özünün kendisi olduğu inancına dayanarak reddetti. O andan itibaren de Gezicilerin davranışlarının neredeyse hiçbir meşruiyetinin bulunmadığı iyice meydana çıktı.
Bununla beraber, olayların çok ateşli, tartışmaların olabildiğince canlı olduğu günlerde Geziciler (en azından önemli bir kısmı) ne kendileri tarafından fark edilen ne de geniş toplumda yeterince farkına varılan yaman bir çelişkiye düştü. O kadar ki, bu çelişki Gezi'nin bağrına adeta bir merdiven gibi saplandı.
Olayları takip edenler hatırlayacaktır. O günlerde Fındıklı'da bir merdiven boyama olayı yaşandı. Dik bir merdiveni olan bir mahallede yaşayan bir vatandaş rengini beğenmediği merdivenin basamaklarını bir sabah erkenden kalkıp boyayıverdi. AK Parti'li Beyoğlu Belediyesi'nin bölgesi olduğu için yeni bir çatışma ihtimâli sezen Geziciler “hurra” merdivenlere koştu ve renkli basamakları belediyeye karşı savunma savaşına hazırlandı. Belediye alttan alınca kiminin umduğu, kiminin korktuğu vuku bulmadı. Merdivenler boyandığı gibi kaldı, hatta beladan korkan belediye boyama işini bizzat üstlendi. Geziciler böylece bir kere daha zafer kazanmış havasına girdi.
Geziciler aslında bu davranışla derin bir çelişkiye düşmüştü. Dayatma olmayana dayatma deyip savaş açarken, asıl dayatmayı aşkla şevkle sahiplenmişti. Merdivenleri boyayan vatandaşın hiçbir kamusal temsil niteliği ve kamusal yetkisi yoktu. Meselâ, muhtar değildi. Belediye başkanı değildi. Belediye Meclisi üyesi değildi. Merdivenin rengi konusunda mahallede bir tartışma forumu oluşturulmamıştı. Mahallede herhangi bir kimseye haber vermemiş, belediyeyi bilgilendirmemişti. Yaptığı tam bir dayatmaydı Ancak, sonucun hoşlarına gitmesi ve hareketin AK Parti'ye karşı yapılmış olması, Geziciler için ona sahip çıkmaya yeterliydi.
Bu yaman çelişki Gezici zihniyetin temel problemini tüm çıplaklığıyla ortaya serdi: Meşruiyete saygısızlık ve usül kurallarını reddetme. Bu basit bir problem değil. Meşruiyeti önemsemez ve usül kurallarını tanımazsanız, ortaya tam bir cangıl çıkar. Kaba güç beşerî ihtilâfları çözmenin, kamusal kararları almanın yegâne aracı hâline gelir. Bu durumda kavgadan, gürültüden geçilmez. Toplumsal hayatın daha çok alanı daha yoğun şekilde şiddet tarafından işgal edilir. Şiddetin olağanlaşması ve ağır basan yöntem hâline gelmesi sadece demokrasiyi değil, uygarlığı da öldürür. Geziciler pek farkında varmadı ama talep ettikleri, netice itibariyle, daha az demokrasi, daha çok şiddet, daha geri uygarlıktı. Gezi'nin bağrına saplanan merdiven bunun anlaşılmasını kolaylaştırdı ve hâlâ saplandığı yerde duruyor.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Emekli Amirallerin Bildirisi Neden Yanlış?
16.04.2021 - 23 Nisan 100’üncü Yılında Niçin ve Nasıl Kutlu Olsun?
24.04.2020 - Hükümetin Ekonomi Politikasındaki Temel Hata
12.02.2020 - Unutulan ve Unutturulan Mümtaz’er Türköne
13.11.2019 - Su Fiyatları Niye Artırılmalı?
28.07.2019 - Neler Haktır Neler Hak Değildir?
28.05.2019 - Demokratik totaliterizmin kısmî bir örneği: Amerikan totaliterizmi
22.05.2019 - Seçimi sınırları içinde tutmak
14.05.2019 - Seçim sistemimizi ıslah etmeliyiz!
12.05.2019 - AK Parti’nin Yersiz Telaşı
18.04.2019
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
















































































































Hikmet Pala
Eğer biri bana: "Biz ahlaklı, terbiyeli, sorumlu, çalışkan bir gençlik yetiştirmek istiyoruz!" derse benim artık o memlekette yerim de yoktur, işim de olmaz! Gençliği "eline, beline, diline" hakim!, büyüklerine sağgılı, tertipli, sakin, sessiz yetişti,rmek isteyen kadar hastalıklı, şirazesini bozmuş bir mantık düşünmek dahi istemem! Yaşamsan, yaşamın getireceği ufak tefek aşırılıklardan, yaşamla gelen hatta kötü örneklerden masun, izole yaşamış, zevk, delişmenlik, biraz da sorumsuzluk yaşamamış bir gençlik beni ölümüne korkutur! Böyle bir gençliğin şekillendireceği mazbut, müstebit, diktatoryal, yasakçı bir toplum olsa olsa dünyaya erken gelmiş bir cehennem olur! Kendinize sorun: hakikaten çocuklarınızın kuzu gibi, pisi gibi yetişmesini ister misiniz? Uslu çocukları siz sadece kendi yetiştirme kolaylığınız için mi istiyor sunuz? Dizinizin dibinden ayrılmadığı için dünyayı tanımayan, insanlık hallerini bilmeyen zenofobik sapıklar mı istedikleriniz? Ya da karşı cinsi tanımadığı için cinsellik hakkında en sağlıksız, sapık fikirlere saplanan, ya da cinselliği sadece misyoner pozisyonu ve çocuk fabrikası olmak olarak düşünen, ama yine aynı cinselliği ceza olarak kullanan ruh hastaları mı? Ya da herşey yolunda gittiğinde, hayatında engeller pürüzler olmadığı zaman yumuşak huylu bir melek olan ama en ufak bir anormallikte çılgına dönüp cihad açan, kitle kıyımı yapan sadistler mi hayallerinizi süsleyen! Fatih gençliği mi? Yok anacığım, ben kafası kıyak olanı tercih ederim! Sağlıklı olanı odur! Diğeri kesinlikle hastalıklıdır!