Ayhan ONGUN
Siyasette liyakat kavramı her zaman, her parti tarafından sıkça dile getirilen ama ne yazık ki, hiç uyulmayan, dikkate alınmayan bir kavram.
Kuşkusuz kurumların önemsemesini beklediğimiz bu kavramın kişilerde karşılığı da “had bilmektir”. İnsanın kendi özelliklerini, yeteneklerini, kapasitesini bilmesi, tanıması anlamına gelen bu terim, şu günlerde sanıyorum çok konuşulacak.
Bizlerin siyaset kurumundan; görev talep edenlerin liyakatine bakılmasını isterken, doğal olarak bu göreve talip olan kişilerden de haddini bilmesini bekleme hakkımız vardır.
Düşünün ki, benim gibi yaşı altmışı geçmiş, kilosu doksana yaklaşmış, hantal bir adamın kalkıp maraton koşmaya kalkması ne kadar gerçekçi olur. Belki bir kilometre koşabilir, ikiyi zorlayabilirim ama ondan fazlasını ne kimse benden bekleyebilir, ne de ben böyle bir iddiada bulunabilirim.
Bunun adına “had bilmek” diyorlar.
Siyasette de herkesin, temsil noktasında her göreve talip olma hakkı vardır.
Ancak siyaset kurumunun belirlediği koşullara uygun olsak bile, bilgi ve birikim, siyasi derinlik, deneyim olarak kendimizin böyle bir göreve ne kadar hazır ve uygun olduğunu yine en iyi biz biliriz.
Ne çevremizde bizleri kullanarak bir yerlere gelmek isteyenlerin samimi olmayan teşvikleri, ne de siyasetin o baş döndüren cazibesi bizi yanıltmamalı.
Yaşamı boyunca iki kişiyi yönetmemiş insanların ülkeyi yönetmeye talip olması ne kadar yanlış ise, kişinin ekonomik gücü, etnik kimliği ya da sosyal konumundan yararlanmak adına kişileri taşıyamayacağı yükün altına sokmak da bir o kadar yanlıştır.
Milletvekilliği, belediye başkanlığı gibi görevler bir meslek değildir.
Ancak bir meslek için gerekli olan teknik donanım ve eğitimden çok daha fazla donanım ve yetenek gerektirir.
İçinde bulunduğu çevreyi, insanları yeterince tanımayan, sosyal ilişkileri sınırlı, emek ve insan odaklı düşünmeyen, demokrasiyi içselleştirememiş kişi hangi meslekte, ne kadar başarılı olursa olsun, temsil kabiliyeti gerektiren görevlerde aynı başarıyı gösteremeyebilir.
Bu yüzdendir ki, iyi doktor, iyi avukat, iyi mühendis, iyi iktisatçı ya da iyi insan olmak tek başına siyasette başarıyı getirmiyor.
Keza genç, yakışıklı, güzel, bakımlı veya çok deneyimli olmak da tek başına yetmiyor.
Bu durumda iş seçmene düşüyor demek isterdim ama onu da diyemiyorum.
Bir yanda Olağanüstü Hal koşullarında ve çok erkene alınmış bir baskın seçim, diğer yanda bu mazeretin ardına sığınan yöneticiler.
Parti içi demokrasiyi uygulamaya pek istekli olmayan yöneticiler için seçimlerin erkene alınması da bir bahane oldu.
Şimdi büyük olasılıkla yine o bildik siyasi ayak oyunları öne çıkacak, sübjektif değerlendirmelerle yine liyakat göz ardı edilecek ve bize rağmen bize seçtirecekleri ama bizim irademizi temsil etmeyen kişiler tarafından yönetilmek durumunda kalacağız.
Öyle sanıyorum okuyucuların bir çoğu” yeter ki, benim partim kazansın, iktidar olsun,kimin vekil, kimin başkan olduğunun ne önemi var” diyecekler.
Bir kısım okurlar da “bu ülkenin beka sorunudur” ya da “söz konusu vatansa, gerisi teferruattır” türünden beylik sözcüklerin ardına sığınarak duygusal beklentilerini ve siyasi fanatizmi öne çıkaracaklardır.
Hangi durum ve koşulda olursa olsun, yaşamın her alanında olduğu gibi siyasette de liyakat çok önemlidir.
Liyakate bakılarak tercih yapabilmek de ayrıca bir erdemdir, yürekliliktir, cesarettir.
Daha da önemlisi siyaset gibi çok özel bir alanda, uzun soluklu, sabırlı ve toplum yararına bir mücadelede kararlılık önemlidir.
Kararlı olabilmenin ön koşulu da bilgidir, inançtır, fedakarlıktır, emektir.
Emek verilmeden alınan hiçbir görevde başarılı olmak mümkün olamayacağı gibi, liyakat sahibi olmayan birine verilecek her görev o kişi için bir yüktür ve zaman içerisinde bu yükü taşıyamayıp, yıkıldığı zaman; ondan niye yıkıldığının hesabını sorma hakkınız da olmaz.
Yaklaşan 24 Haziran seçimlerinde olağanüstü koşullar gereği tüm siyasi partiler adaylarını belli ki, merkez yoklamasıyla belirleyecekler. Adına temayül yoklaması, mülakat ya da ne derlerse desinler, yapılacak değerlendirmelerin liyakate dayalı, objektif değerlendirmeler olacağına inanmak çok zor.
Yine de biz seçmenler bu anlamda ısrarlı taleplerimizi her platformda yinelemek, bu konuda mücadelemizi sürdürmek zorundayız.
Umarım temsil kabiliyeti yüksek bir meclis oluşur.
Yazarlar
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.08.2021
31.03.2021
17.03.2021
3.02.2021
23.10.2020
30.09.2020
28.07.2020
19.05.2020
15.05.2020
19.03.2020